English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / It's gone

It's gone Çeviri Türkçe

8,107 parallel translation
Bangers and Match, boop, it's gone.
Sosisler ve birleşme. Yok oldu.
It's all gone.
Hepsi gitti.
He said it's almost gone.
Neredeyse gittiğini söyledi.
Johnny, do you ever wonder what the world would be like if it hadn't all gone wrong?
Johnny, dünya nasıl bir yer olurdu hiç düşündün mü işler bu kadar yanlış gitmeseydi?
According to my godsister Attallah Shabazz... I was staying with them, and Mom had gone away, and the phone would ring and whenever it would ring, I would go running, saying, "Is that my mommy on the phone?"
Vaftiz ablam Attallah Shabazz'a göre onlarda kalıyormuşum, annem gitmiş telefon çalarmış, ne zaman telefon çalsa koşarak gider, "Telefondaki annem mi?" diye sorarmışım.
And I remember thinking of the United States as something that I had had in a dream sometime in my life, but is now gone, like it never existed!
Amerika'nın bir ara rüyamda gördüğüm bir şey olduğunu ve artık hiç var olmamış gibi yok olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.
I'm so sorry, it's all gone.
Hepsini kaybettim üzgünüm.
It's bad enough that she's gone, but if she went like this...
Ölmesi yeterince üzücüyken bir de bu şekilde olması...
Mom, it's the first time I've even gone to visit Alison...
Anne, Alison'ı ilk kez ziyaret edişim oldu- -
He's gone and... it's painful for all of us.
Norman gitti ve bu hepimiz için acı verici.
It seems your friends have gone exploring.
Görünüşe göre arkadaşların keşfe çıkmış.
Every photo of Lewis that existed online, it's gone and irretrievable.
Lewis'in nette olan tüm fotoğrafları gitti ve geri getirilemez.
Now it's gone.
Şimdi yok.
It seems like somebody here has gone to the anger place, which is not a positive place.
Birisi öfke sınırını geçmiş anlaşılan. Pek de olumlu yer sayılmaz.
Listen to me, when a soul gets killed down here, it's gone forever.
Dinle beni, bir ruh aşağıda öldürüldüğünde, ilelebet yok olur.
It's sex, sure. You know, I've gone out and had one-night stands before but... ( SIGHS ) I don't know.
Önceden dışarı çıkıp tek gecelik ilişkiler yaşardım ama- -
It's like "residents gone wild."
"Asistanlar çıldırdı" adlı bir filmin içinde gibiydim.
Let's drop it. "Residents gone wild."
"Asistanlar çıldırdı."
It... it was a year ago, and she's gone now.
Bir yıl önceydi, artık burada çalışmıyor.
It's like they've gone underground.
Sanki yer yarıldı da içine girdiler.
There's no way I can tell if I can reverse this until I know how far it's gone. Now...
Ne kadar ilerlediğini öğrenmeden bunu geri çevirmenin bir yolu yok.
Look, I know you want to keep your family as normal as possible, but it's gone way beyond that now.
Bak, ailenin mümkün olduğunca normal bir hayat yaşamasını istiyorsun ama artık o kısmı geride bıraktık.
Look, I know you want to keep your family as normal as possible, but it's gone way beyond that now. I need to see Jennifer.
Bak, ailenin mümkün olduğunca normal bir hayat yaşamasını istiyorsun ama artık o kısmı geride bıraktık.
It's all gone, everything we built, we did.
İnşa ettiğimiz ve yaptığımız her şey gitti.
It's gone. Isn't it? What?
- Gitti, değil mi?
Lu. - The other car... it's gone.
- Lu... diğer araba yok.
So, if he really is gone, I guess it's your turn, Newbie.
Cidden öldüyse, sıra sende Çaylak.
She's gone and it's my fault.
O gitti ve bu benim suçum.
She's gone and it's my fault.
- O gitti ve bu benim suçum.
- It's gone.
- Evet, ettik.
Are you so certain it's all gone, every last splinter of it banished for good?
Hepsinin yok olduguna emin misin? Bütün ufak parçalari. Tamamen yok oldu mu?
But it's good you have an interest to keep you occupied, as I'm gone for months at a time.
Ama seni meşgul eden bir uğraşın olması çok güzel ben de bir defasında aylarca yoktum.
It's too romantic, but whatever it... this is never should have gone past the hotel lobby.
Bu çok romantik olur, ama her neyse asla otel odasında olmamalıydı.
If you're wondering about what you stored there, it's long gone.
Eğer orada nelerin olduğunu merak ediyorsan, çoktan gitmiş.
It's all gone to shit anyway, Mom.
Her şey boka sardı zaten.
If you think our marriage is so far gone it's not even worth discussing, I must have done something wrong.
Eğer evliliğimizin çoktan bittiğini tartışmaya bile gerek olmadığını düşünüyorsan, birşeyleri yanlış yapmış olmalıyım.
Now, though, sadly, it's gone and in its place, there is a new car.
Maalesef artık gitti, yerine yenisi geldi.
It isn't easy loving someone who's gone all the time, trust me.
Emin ol hiç etrafta olmayan birini sevmek kolay değil.
There is emergency hatch, but if I had gone through it, the alarm would have sounded.
Acil çıkış bölmesi var ama eğer oradan çıksaydım alarm uyarı verirdi.
Well, it's gone.
- Artık yok.
It's gone.
Bitti.
All right, it's 11 : 00 P.M. now ; That means Al's long gone.
Saat 11, yani Al çoktan gitmiştir.
And, uh, it closed up around, we must have gone asleep.
Sonra da kapsül kapandı. Uykuya dalmış olmalıyız.
Your mind's gone, and without it...
Beynin ölürse...
So whatever hidden agenda I might have had, it's gone now, right?
Gizli emellerim her neydiyse, artık yoklar, tamam mı?
Wexler used to take down the Android and now it's gone.
Wexler, Android'i saf dışı bırakmak için kullandı ve şimdi ortada yok.
It's gone mainstream.
Bu "mainstream" oluyor.
She's just one of these people where everything has gone her way and she thinks she did it, but it's luck.
Her şeyin istediği gibi gittiği şu insanlardan ve kendi becerisi olduğunu sanıyor ama şans.
It's gone.
Gitti.
- It's just gone.
- Sadece gitti.
What do you mean it's gone?
Gitti de ne demek?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]