It all goes away Çeviri Türkçe
79 parallel translation
It all goes away.
Hepsi biter.
We give him Post, it all goes away.
Ona Post'u verelim, her şey kapanır.
But the other option, losing yourself, hoping it all goes away I know that never works.
Ama diğer seçenek ; kendini kaybetmek ve her şeyden kaçmak bu işe yaramaz, biliyorum.
I mean, God, everybody thinks that everything has to be so planned out you know, like our life is on a rail and one misstep, it all goes away.
Yani, Tanrım, herkes herşeyin planlanmış olmasını istiyor hayatımız bir demiryolu gibi tek bir yanlış seçim herşeyi mahfeder.
It's true. I say no, it all goes away.
- Hayır diyeceğim ve hepsi gidecek.
You tell me where my stuff is and it all goes away.
Bana mallarımın nerede olduğunu söyle ve herşey yoluna girsin.
- Fine. Step down and it all goes away.
İstifa et ve her şey unutulsun.
Without that kid, they'll vote no bill and it all goes away.
O çocuk olmadan, oy kullanamayacaklar ve herşey bitecek.
Look, without that tablet, all of this this whole coming-to-life-at-night thing, it all goes away.
Bakın, tablet olmazsa tüm bu, gece canlanma olayı sona erer.
Give me $ 500, closet boy, and it all goes away.
500 dolar ver gizli eşcinsel. Sonra her şey kapansın.
You know, no matter what goes wrong in my life, every time I set foot on that basketball court, it all goes away.
Yaşamımda bazı terslikler olsa da... o sahaya adım attığımda tüm dertler yok olup gider.
Look, I know that you feel stupid for falsely accusing Sam, but it all goes away if you just apologise to him.
Sam'i hatalı bir şekilde suçladığın için, aptal gibi hissettiğini biliyorum, ama özür dilersen hepsi bitecek.
- and hope it all goes away.
-... her şeyin unutulmasını umsam?
There are times, I swear times when it all goes away.
Yemin ederim bazı zamanlar oluyor her şey geçiyor.
Otherwise this dream you've had your whole life, well, it all goes away.
Bir kitap aldığımda düşündüğüm ilk şey, son sayfasınını okumak. Seni izleyeceğim, Jessica. Hayal kırıklığına uğratma.
It all goes away.
hepsi kayboldular.
Everything that you've worked for- - everything that you've killed for- - it all goes away.
Uğraştığınız her şey, uğruna işlediğiniz cinayet boşa gider.
Give them a pill, put them in a corner, it all goes away.
Hastalara ilaç ver, bir köşeye koy, sorun falan kalmaz.
If I'm arrested, it all goes away.
Tutuklanırsam, hepsini yitiririm
And it all goes away if Harvey Dublin is dead.
Ve hepsi Harvey Dublin öldüğünde ortadan kalkacak.
That's a violation and mandatory bullet, compadre. Now, you give me that address, and it all goes away.
.. en azından vahşet biraz daha..
He's got a parole hold, so no bail. Lorazapam and Phenobarb, and it all goes away.
.. sandalyede gidiyordu
You relax once, let down your guard... and it all goes away.
Bir kere gevşedik mi, savunmamız düşer ve her şey elden gider.
But if I help her out, she gives me the file, it all goes away.
Ama ona yardım edersem dosyayı bana verecek ve tüm deliller yok olacak.
If enough kids stop believing, everything your friends protect, wonder, hopes and dreams, it all goes away.
Eğer çocuklar inanmayı bırakırsa dostlarının koruyuculuğu mucizeleri, umutları, rüyaları, hepsi yok olur.
- and see if it all goes away.
- Bakalım, her şey değişecek mi?
One sit-down with Amanda Tanner, and it all goes away.
Amanda Tanner'la tek bir görüşme ve her şey bitecek.
Every contract we've signed, every piece of the pie we've offered, it all goes away.
İmzaladığımız her mukavele yaptığımız her teklif, iptal olur.
Then you get hurt, and it all goes away.
Sonra sakatlanıyorsun ve hepsi yok oluyor.
His whole story unravels. It all goes away.
Tüm hikayesi açığa çıkarıyor, hepsi gidiyor.
And then, all of a sudden, she goes away on a trip and leaves it behind.
Sonra birdenbire seyahate çıkıp onu evde bırakıyor.
Oh, it sometimes goes away for almost a year at a time and takes the form of Spring and Summer rain, but you can bet your boots that when a good jolly December wind kisses it, it will turn in to Christmas snow all over again!
Bazen bir yıllığına kaybolur ve İlkbahar ve Yaz yağmuru olarak geri gelir. Neşeli Aralık rüzgârı tarafından öpülünce tekrar Noel karına dönüşeceğine bahse bile girebilirsin!
Pretty soon he quits, packs it all in, goes away someplace.
Kısa süre sonra da vazgeçip pılını pırtısını toplayarak başka yere göçüyor.
Just when I think I've got it, visualized it, it just all goes away.
Tam anladığımı sandığımda, canlandırdığımı sandığımda, oracıkta yok oluyor.
All I can do is hope it goes away.
tek yapabaileceğim şey geçmesini ummak.
You said nothing else matters. It all just goes away.
Hiçbir şeyin önemi kalmaz, her şeyi feda edersin demiştin.
Willow, if you let this control you, then the world goes away, and all of us with it.
Willow, bunun seni yönetmesine izin verirsen dünya, biz dahil içindeki her şeyle birlikte yok olabilir.
And when someone goes away for good, all of us feel it immediately.
Ölen biri olduğunda... hepimiz o an hissederiz.
- It goes away? It comes back all crazy and pissed off.
Hepsi delilik ve sinir olarak geri döner.
I'm always listenin'and lookin'and... But, you know, who you are, you know, the part of you that's so full of life, I mean, we all have that feeling, that fire, but we usually never get a chance to use it and then it just goes away.
Hep dinler ve izlerim, ama olduğun kişi, hayat dolu olan tarafın, bu his, bu ateş hepimizde var, ama kullanma fırsatı bulamadan kaybolur.
You take the Pill, flush it away, it enters the water cycle, feminises the fish, goes all the way up into the sky, then falls all the way back down on to me.
Hapı alıyorsun, sifonu çekince kanalizasyona karışıyor, balıkları dişileştiriyor... bütün yolu kullanıp göğe çıkıyor ve yağmur olarak bana iniyor.
The aunt sees that Seela goes away for their bill and it leaves in their search to all the speed that it allows him / her their fat.
Teyzesi tek başına uzaklaşan Seela'yı görür ve ardından gider yağlarının ona izin verdiği kadar hızlı.
But when I'm around you, it all goes blurry and I... I get carried away.
Ancak senin yanındayken, her şey bulanıklaşıyor ve ben dalıp gidiyorum.
Well, maybe it's nothing, and then all this goes away.
Pekâlâ, bir şey yoksa o zaman bütün bunları unuturuz gider.
If she used her name, we all back you up, It goes away.
Eğer adını vermişse, hepimiz seni destekleriz dava yine kapanır.
Let someone else be D.A., and all of this, it goes away.
Bırak başkası bölge savcısı olsun ve hepsi de bitip gitsin.
It's called phantom limb syndrome, and all amputees get it and it goes away.
Ona hayalet uzuv sendromu deniyor ve bir uzvu kesilen herkes hisseder ama zamanla geçer.
And before it all goes to taxes, I'd rather give it away.
Tümü vergilere gitmeden önce onu vermeyi tercih ederdim.
I'll come by around that part of the day when the sun goes away and we're all terrified it will never come back.
Güneşin battığı ve herkesin bir daha gelmeyecek diye korktuğu zaman uğrarım.
We are winning an information war... which goes beyond any short-term alliance we have with the mainstream media... and you want to throw it all away because you fear... that some U.S. Government informant might come to harm?
Herhangi kısa zamanlı müttefikliğin ötesine geçen bir bilgi savaşını kazanıyoruz. Ana medya örgütleri bizim yanımızda ve sen tüm bunları Amerikan muhbirlerine zarar gelir diye korktuğun için bir köşeye atıyorsun.
"Maybe if he just goes away, it'll all get better."
"belki o olmasa, herşey düzelecek."