It died Çeviri Türkçe
5,169 parallel translation
It died of exposure.
- Açıkta kaldığı için öldü.
They put out a line of cereals based on classic monsters like Franken Berry, Boo Berry, Count Chocula and Fruit Brute was one of the cereals but no one bought it so it died.
Klasik canavarlardan esinlenerek bir dizi mısır gevreği yaptılar Frankern Berry, Boo Berry ve Count Chocula gibi ve Meyve Canavarı da gevreklerinden biriydi ama kimse almayınca öldü.
When she died it started again. Very naturally.
O öldükten sonra tekrar başladı, doğal olarak.
All your patients died here in Arcadia, and then where they reappeared seemed random, except stuff like this, to me, it's never random.
Tüm hastalarınız burada Arcadia'da ölmüş ve sonra yeniden göründüklerinde rasgele göründüler bunun gibi şeyler hariç, bana göre hiç rasgele değil.
I'll remember that. She wanted the details of how he died, and then she imagined it like she wanted to live it.
Benden kocasının ölümünün detaylarını istedi sonra da hayalinde kocasının nasıl öldüğünü canlandırdı.
It will be about what happened here, who got out, who didn't, who died.
Her şey burada olup bitenlerden ibaret olacak. Gidenler, gidemeyenler, ölenler...
Boss died, and he just left it to her. Wow.
Patronu öldü ve evi ona bıraktı.
Since he died, it won't start.
Öldüğünden beri, çalışmıyor.
By the way, it wasn't any 150 slaves that died up here.
Bu arada burada ölen kölelerin sayısı yüz elli değildi.
- So, yeah, it was, like... It's been incredibly hard since my boyfriend died.
- Evet, erkek arkadaşım öldüğünden beri zor zamanlar geçiriyorum.
No, and if daddy had cancer, he'd have the kind where you looked at... like the one... all your friends died of it...
Hayır, eğer babamız kanser ise, ona bakılabilecek bakılabilecek.... bir yer lazım...
But it seems they've all died in vain.
Fakat görünüşe göre tüm bu hayvanlar boşu boşuna öldü.
It was raining the day Siegel died, right?
Siegel'ın öldüğü gün yağmur yağıyordu, değil mi?
You know, we had a thing, it ended, and she died, and I'm fine.
Aramızda bir şey vardı. Sona erdi ve o öldü. Ben de iyiyim.
When he died, the Travelers took it.
Öldüğünde panzehri gezginler aldı.
- I'm not going. Are you just gonna let him figure that out for himself, let him deal with it on his own? Somebody died.
Bir insan öldü.
That's why this happened, you know, because he chose to be like that, and he came in like he did, and it all happened, and he died.
Bu yüzden bunlar oldu. Böyle olmayı kendi seçtiği için ve yine o şekilde geldi, olaylar oldu ve öldü.
It's a myth, Elijah, a myth I died for.
Bu bir efsane Elijah. Bir efsane uğruna can verdim ben.
I spent a lot of time wondering if it would matter if I died.
Ölsem bir önemi olur mu diye çok düşündüm.
When Granddad died, she taught herself how to invest in the stock market and got really, really good at it.
Büyükbabam öldüğünde borsada yatırım yapmayı öğrendi. Gittikçe de bu işte uzmanlaştı.
We've pinged the GPS in his car, and it told us that he was here on Sunday, the day before he died.
Arabasındaki GPS'ten anladığımız kadarıyla pazar günü buraya gelmiş ölmeden önceki gün.
I never told anyone this, but a few months before she died, she told me she was having an affair - - that it was real love, and she'd never been happier.
Bunu kimseye söylemedim ölümünden bir kaç ay önce bana birisiyle aşk yaşamaya başladığını söylemişti. Gerçek aşkı bulduğunu söylüyordu ve çok mutluydu.
Your grandmother loved to read so much, you know, and when then she died, he was like, "good, get rid of it. I don't want it."
Büyükannen okumayı çok severdi, biliyorsun ve sonra o öldüğünde büyükbaban, " İyi, kurtulayım şundan.
A parent died getting it out of the CIA for the kidnapper.
Çocuklardan birinin babası, bu görüntüyü CIA'dan alıp suçlulara ulaştırırken öldü.
It's where you used to take me after mom... after I thought she died.
Burası beni annemden sonra, annemin öldüğünü düşünmemden sonra getirdiğin yerdi.
They both died after we dreamed it!
Bunu rüyada görmemizden sonra ikisi de öldü!
Congressman Wirth took a video from the CIA, uploaded it from his phone just before he died.
- Meclis üyesi Wirth, CIA'dan bir görüntü çalıp, ölmeden önce telefonu üzerinden göndermiş.
It would have been nice to have someone in my life when my mom died.
Annem öldüğü zaman hayatımda birinin olması iyi olurdu.
And then there's this witness saying that you were talking about Sam Hess the day he died, and, you know, then it turns out you and he had differences in the past, so...
Sam Hess'in öldüğü gün onun hakkında konuştuğunuzu söyleyen tanıklar var ve sonra, geçmişinizin pek parlak olmadığı ortaya çıkıyor ve...
Nobody's ever died on it.
Kimse bunu yaptı diye ölmedi.
She stood by me, and she died for it.
Yanımda durdu ve bunun yüzünden öldü.
I changed it when my stepdad died.
Üvey babam öldüğünde değiştirdim.
Well, not to the war, but to the men, the local men, who died in it.
Savaş için değil ama savaşta ölen buralı adamlar için.
I wouldn't put it like that, m'lord, but Mr Carson knew more of the young men that died than you did.
- Ben öyle demezdim lordum. Ancak Bay Carson ölen gençleri sizden daha iyi tanıyordu.
It only seemed right that he should rest with those who fought and died for him.
Onunla birlikte savaşıp ölenlerle birlikte olması için doğru olan buydu.
Ok. I'm in a crap mood because my Uncle just died and people are partying like it's Mardi Gras.
Moralim çok bozuk çünkü amcan yeni vefat etti ama insanlar sanki dışarıda bayram varmış gibi kutlama yapıyor.
For 30 seconds, it smiled and then died.
30 saniye boyunca, güldü ve sonra öldü.
Well, it was hard to pin down what he stood for but it's certainly not what he died for.
Aslında tam olarak neyi savunduğunu söylemek zor ama kesinlikle uğruna öldüğü şey bu değildi.
And if I don't make it... Tell my family that I died on "The Gambit."
Eğer ben kurtulamazsam aileme "Gambit" de öldüğümü söyle.
She made her bed, and now it appears she died in it.
Yatağını yaptı ve görünen o ki orada öldü.
It's a compendium of hidden wisdom that men have died to protect.
İnsanların koruma uğrunda canını verdiği saklı bilgeliğin özeti.
When Peg died, it was the first time I realized that, like... everybody I knew was gonna die, and that I was gonna die.
Peg öldüğü zaman ilk defa farkettim ki tanıdığım herkes ölecek, daha sonra ben de öleceğim.
It makes sense that they were returned once she died.
Ama tanımıyorsun, benden söylemesi.
She was wearing it when she died.
Öldüğü zaman bunu takıyordu. Sen de yanındaydın.
You... you talk about that like you had nothing to do with it, like you weren't there with him behind the wheel when he died.
Sen sanki bunların hiçbiriyle ilgin yokmuş gibi konuşuyosun sanki orada onunlaymışsın öldüğü zaman.
There are some days when it feels like, literally, I've died and gone to heaven...
Bazı günler, kelimenin tam anlamıyla, öldüm ve cennete gittim.
Tara had it on her the night she died, but can't seem to find it in any of her things.
Öldüğü gece Tara'daydı ama eşyaları arasında çıkmadı.
One by one, I made them suffer until they died, just so I can spit it back in your face!
Tek tek ölene kadar acı çektirdim onlara, hepsini yüzüne tükürebileyim diye.
How could Washington have written it after he died?
Washington öldükten sonra bunu nasıl yazmış olabilir?
CHAPEL : Acosta uses it as a day for the community to honor and celebrate friends and loved ones who died through the past year.
Acosta, geçen yıllarda ölen kim varsa onları onurlandırmak ve kutlamak adına sevenleri ve arkadaşları için bir festival düzenler.
I mean, right before I died, I was at my ideal body weight, but I don't have any pictures of it.
Ölmeden hemen önce ideal kilomdaydım. Ama o döneme ait hiç fotoğrafım yok.
died 275
died in 24
it didn't work 351
it didn't matter 54
it didn't hurt 23
it didn't help 17
it didn't make sense 16
it didn't 412
it didn't take 23
it didn't feel right 16
died in 24
it didn't work 351
it didn't matter 54
it didn't hurt 23
it didn't help 17
it didn't make sense 16
it didn't 412
it didn't take 23
it didn't feel right 16