It hurts me Çeviri Türkçe
662 parallel translation
It hurts me when you're ill and fanciful.
Hasta ve takıntılı olman beni üzüyor.
It hurts me to do this.
Beni incitiyorsun.
It hurts me to look at her face.
Yüzüne bakmak canımı acıtıyor.
It hurts me as much as it does you, but noblesse oblige.
Senin canını acıttığı kadar benim de canım acıdı, fakat asalet bunu gerektirir.
It hurts me even to think about him now.
Onu düşünmek bile canımı yakıyor artık.
It hurts me to see you go on living like this.
Senin, hayatını böyle harcadığını görmek beni çok üzüyor.
Enough, Caramella. It hurts me.
Yeter, Karamela, zaten üzgünüm.
Timmy, this hurts you more than it hurts me.
- Bu benden çok seni incitiyor.
Well, Susan, it hurts me to own up to this, but... I ain't fit for marriage.
Şey, Susan, bunu söylemek inan beni de üzüyor ama ben evliliğe uygun biri değilim.
It hurts me to ride you, son.
Seni azarlamak ağırıma gidiyor oğlum.
Even now it hurts me to think about it.
Şu anda hatırlaması bile içimi acıtıyor.
Ah, that's why I let it out before it hurts me.
Ben de bu yüzden bana zarar vermesin diye arada sırada dışarı veriyorum.
It hurts me to hear you say that, mister.
Bayım, kalbimi yaraladınız.
I must have pulled a muscle or something and it hurts me when I throw the right.
Bir kas çekildi galiba. Sağımı savurunca acıyor.
You don't know how it hurts me.
Beni nasıl incittiğini bilemezsin.
Oh, it hurts me to remember.
Hatırlamak canımı yakıyor.
I may not look the part, jesse, but i made love, walked uphill, swam in the ocean... when i think of the wonderful things there are to see and to do, it hurts me -
Orada ne var? 10 yıldır kimseyle konuşmadı. Kocası öldüğünden beri.
It hurts me the anguish of my heart
Yüreğimin acısını söylüyorum.
It hurts me the bitterness of my soul
Ruhumun yakıcılığını söylüyorum.
But I must see you even though it hurts me not to be able to visit you openly
Seni alenen ziyaret edememek bana acı verse de seni görmem gerek.
I guess that's to be expected... but it hurts me.
Sanırım bu beklenen bir şey ama bana çok acı veriyor.
It hurts me.
Kılıcın, acıtıyor.
It hurts me.
Acıtıyor.
It hurts me more for you than for me. Don't worry.
Kendimden çok, senin için üzüldüm.
It hurts me.
Üzüldüm.
It hurts me
bir yerime batıyor!
It hurts me a lot more here.
Buram daha çok acıyor.
But it hurts me to see you like this
Ama seni böyle görmek beni üzüyor.
Oh, it hurts me.
Oh, canım yanıyor.
Now, this hurts me more than it hurts you.
Bu, senden çok benim içimi parçalıyor.
I'll wager my gout hurts him more than it does me.
Bahse girerim hastalığım benden çok onun canını acıtıyordur.
I've got some lead in me, where it hurts.
İçimde bir kurşun var, canım yanıyor.
But at least it leaves me not caring whether it hurts or not.
Ama en azından çektiğim acıları anlık da olsa unutturuyor.
- Just show me where it hurts.
- Sadece bana nerenin acıdığını söyle.
And he hit me in the head. It hurts real bad, man!
Ve şu benim kafama vurdu.
He asks me if it hurts and I spit at him like always.
Acıyıp acımadığını soruyor. Ben de her seferinde yüzüne tükürüyorum.
It really hurts me.
Bu olay beni gerçekten üzüyor.
It's just that it makes me feel bad when Mr Hunsecker hurts you.
Sadece Bay Hunsecker'ın sana böyle davranması beni çok üzüyor.
If it hurts, let me know.
Eğer acıtırsa, beni de bilgilendirirsin.
- just let me know where it hurts.
- neren ağrıyor söyler misin?
That hurts me but it would have been unbearable if you had died
Bu beni incitiyor ama eğer ölmüş olsan, bu dayanılmaz olurdu.
It hurts but it does me good
Canım acıyor. Ama iyi geliyor.
They gave me an injection yesterday, it still hurts.
Dün bana iğne yaptılar, hala acıyor.
She told me how she was taking Grant for healthy payoffs... had him right where it hurts. You know, family name, philanthropist... hospital, crippled kids - the full enchilada.
Aile itibarını, hayırseverliğini, hastaneyi ve özürlü çocukları kullanarak nasıl canını yaktığını, ondan nasıl para sızdırdığını anlattı.
Show me where it hurts.
Neresi ağrıyor, göster bana.
Leave me, it really hurts!
Bırak beni, acıyor!
It hurts! - Show me!
- Göster çabuk!
Take your shirt off and tell me where it hurts.
Gömleğini çıkarın ve neresi acıyor göster.
Help me! It hurts!
Yardım edin!
- Tell me where it hurts.
- Neresi acıyor, söyle.
If you're asking the white part of me, it hurts like hell.
Beyaz tarafıma soruyorsan, canım fena yanıyor.
it hurts so bad 52
it hurts 1217
it hurts so much 65
it hurts a lot 21
it hurts too much 26
it hurts like hell 29
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
it hurts 1217
it hurts so much 65
it hurts a lot 21
it hurts too much 26
it hurts like hell 29
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31