It should've been me Çeviri Türkçe
90 parallel translation
You and me, the way it should've been all along from the start.
Sen ve ben, ta en başında olması gerektiği gibi.
After it's done, after it's all over and we're safe, it'll be just you and me, you and me, the way it should've been all along from the start.
Bitince, her şey bitip tehlike geçince yalnızca sen ve ben olacağız. Sen ve ben, ta en başında olması gerektiği gibi.
To think that it should've been me.
Onun yerinde ben de olabilirdim.
You've told me there's already someone who knows... but do you realise that it should have been you instead of Carroll?
Bana demiştin ki ; zaten bilen birisi... Caroll değil de öldürülenin sen olabileceğinin farkında mısın?
It even seems incredible to me that all that I have passed through... all those weird and terrifying experiences, should have been encompassed within as short a span as three brief months.
Geçtiğim tüm yerlerde olanlar.. bana da inanılmaz geliyor tüm bu garip ve ürkütücü deneyimler, üç ay gibi kısa bir zaman dilimi.. içerisinde yaşandı.
But it had seemed only natural that I should enjoy certain privileges... outside of Claire's presence since they had already been granted to me so liberally.
Ama doğal görüntüsü ve farklılığı hoşuma gidiyordu. Claire yanımda olmadan bana hiç yüz vermeyeceği belliydi.
Take it from me, man, I've been married three and a half times. I should know. Who should know if I should know, huh?
3,5 kez evlendim, ben bilmiyim de kim bilsin?
I should have taken something, but it isn't in me to violate the trust of a person I've been stupid enough to love.
Aslında birşeyler almalıydım, ama bu benim içimde yok sevecek kadar aptal olduğum bir erkeğin güvenini sarsamazdım.
"I am confident, had I been damn'd in hell, and should have heard of this, it would have put me into a cold sweat."
Cehenneme gideceğimden oldukça eminim ve bunu duyman gerekiyordu. Bu, bana soğuk terler döktürecek. İçeri, içeri Augus'un uykusunda.
Yeah, see, the thing is, Rabbi, it should've been me.
Mesele şu ki Haham, ben olmalıydım.
It should've been me. lt wss my idea.
Bu ben olmalıydım. Benim fikrimdi.
You've not told me they're pleased, and if they had been, I should have had some sign of it.
- Memnun olduklarını söylemedin. Ve eğer olsalardı mutlaka... bir işaret görürdüm.
It should've been me instead of you.
Senin yerine bana olmalıydı.
It has taught me that a person who has once been guilty of a dishonest and dishonorable action may be guilty of it a second time and should be shunned.
Dürüst olmayan bir hareketten dolayı bir zamanlar..... suçlu olan bir kişi ikinci kez de suçlu olabilir ve kendisinden uzak durulmalıdır.
It should've been me.
Ben olabilirdim.
You should have just told me,'cause I'd have said, "No," and I'd have been jealous... and told you it was gonna muck everything up, but at least we'd still have been friends.
Benimle konuşmak zorundasın, çünkü, bana "hayır" dedin ve ben biraz... bağırıp çağırır, biraz söylenirdim. Ama yine de dost olarak kalabilirdik.
Look, I know why you broke up with me in college... and not that it wasn't messed up... but I should have been there for you.
Bak, üniversitede benden neden ayrıldığını biliyorum... ve adil olmadığından değil... ama senin yanında olmalıydım.
It should've been me!
Bu, ben olmalıydım!
It's something that's been growing inside me for some time, but what I learned from my mother confirmed me, not only in who I am... a Jew, and proud to be a Jew... but what I should do with my life... work for my people...
Ama annemin bana anlattıklarından öğrendiğim şey sadece kim olduğum yani bir Yahudi olduğum değil Yahudi olmaktan gurur duyduğumu ve ne yapmak istediğimi de öğrendim.
I had my first kiss there. It should have been romantic. She rammed her tongue down my throat and, probably blinded by passion, her thick woollen gloves - it was in winter - tried to haul me out of the Roxy by my privates.
Aslında ilk öpücük genellikle çok romatik olur ama bu sinemada öpüştüğüm bir genç kız, belki de çok heyecanlandığı için içindir, bilemem dudaklarıma öyle bir yapışmıştı ki, sanki beni boğmak ister gibi, dilini benim ağzımın içinde dolaştırdı ve bu arada da ellerinde eldiven vardı.
- It should've been me.
- Giren ben olmalıydım.
IT SHOULD'VE BEEN YOU AND ME IN THERE.
Bunu birlikte yapıyor olmalıydık.
It holds the power to rejuvenate me... to make me young again... and to finally cleanse the world of all inferior races... as it should have been cleansed all those years ago.
Beni gençleştirecek, yine genç kılacak, ve dünyayı nihayet aşağı ırklardan arındıracak güç onda bu geçen onca sene önce olmalıydı.
Other kids. If it had been your son whose skull was smashed in with a hammer, you'd be asking me where I was when I should've been protecting him.
Eğer bir gün oğlunuzun kafatası bir çekiçle ezilirse, bana onu korumak yerine nerede olduğumu sorarsınız.
Though not for me yet for your vehement oaths you should have been respective and have kept it.
Bana verdiğin bütün sözleri tutmalı ve yüzüğe sahip olmalıydın.
It should've been me.
Ölen ben olmalıydım.
It should've been me who chewed through that extension cord!
O zımbırtıyı kemirmemeliydin!
I'm trying to do the right thing... and now I think I should have not...'cause... if she'd stayed with me out of guilt, that would have been fine, wouldn't it?
Doğru olanı yapmaya çalışıyorum ve şu anda keşke yapmasaydım diyorum... Çünkü suçluluk duygusuyla yanımda kalsaydı, çok güzel olacaktı, değil mi?
It should've been me, that's not fair, Crosbie.
Giden ben olmalıydım. Bu hiç adil değil.
It should have been me and Peter.
Ben ve Peter tanışmalıydık.
You really should've been there. You would've seen the mayor, who confirmed the document that says in two days'time, this land and everything on it belongs to me, the president of the bank who transferred your debt to me,
Keşke siz de orada olsaydınız, böylece bu arazi ve üzerindeki her şeyin iki gün içerisinde bana ait olacağını ilan eden belgeyi imzalayan belediye başkanını ve borcunuzu bana devreden banka müdürünü görmüş olurdunuz.
It should've been me
o ben olmalıydım.
Even though it should've been me thanking her.
Oysa ben ona teşekkür etmeliydim.
- It should've been me.
Benim başıma gelmeliydi.
It should've been me.
Onların yerinde ben olmalıydım.
If you wanted to shut me up, it should've been higher.
Beni öldürmek isteseydin daha yukarıya ateş ederdin.
I've been thinking and I know it's crazy, especially for me but maybe when we get back we should move in together.
Bir süredir düşünüyorum ve biliyorum bu özellikle benim için çılgınca ama geri döndüğümüzde belki de beraber yaşamalıyız.
Anyway, if anyone should be here it's Kelly Bailey, cos she's been saying really nasty things about me in front of my back cos she's well jealous cos she really, really fancies Steven Dean and he took me up the wrong'un round the back of Dunkin'Donuts.
Eğer burada olması gerek biri varsa, oda Kelly Bailey, çünkü benim kıçım hakkında çok kötü şeyler söylüyordu. çünkü çok kıskanç biri ve gerçekten ama gerçekten Steven Dean'dan hoşlanıyor ama o beni Dunkin'Donuts'un arkadasında beni domalttı.
It should've been me... not Lenny.
Ben olmalıydım Lenny değil.
It should've been me.
Ben olmalıydım.
I believe that you should give me the hair, because I've been scrapbooking the most disgusting things that I can think of, and I want to put it on the page in between my decayed molars and my snug,
Bence o kılı bana vermelisin, çünkü düşünebildiğim en iğrenç şeyleri biriktiriyorum ve kılını, çürük azıdişlerim ve salmüklüböcek sayfaları arasına koymak istiyorum.
If the rules were enforced it should've been me at the top 3 and not you!
Eğer kurallar uygulansaydı, ilk üçte benim olmam gerekirdi, senin değil!
It should've been me in prison, not her.
Hapse atılacak kişi ben olmalıydım, o değil.
It should've been me that went prison.
Hapse girmesi gereken bendim.
It should've been me.
Keşke ben ölseydim
And it should have been me.
Ve benim davam olmalıydı.
It should've been me on that table.
O masadaki ben olmalıydım.
It should've been me.
Onun yerinde ben olmalıydım.
It should have been me and you tonight.
Bu gece sen ve ben birlikte olmalıydık.
It's funny you should mention threats, Mr. Kerwin, because you've been threatening me all week.
Tehditlerden bahsetmeniz garip Bay Kerwin. Çünkü beni bütün hafta tehdit eden sizdiniz.
It should've been me anyway.
Yerinde benim olmam gerekiyordu zaten.