It takes Çeviri Türkçe
16,862 parallel translation
You do what it takes.
Gerekli olanı yaparsın.
Whatever it takes to keep your head above water.
Boğulup gebermemek için ne gerekiyorsa.
If that's what it takes to prove to Fiona that I'm my own person, yes.
Fiona'ya kendime bakabileceğimi kanıtlamak için gereken buysa, evet.
So my plan is to stay here as long as it takes, to speak to each one of you individually, and answer every question that you might have.
Planım ne kadar sürerse sürsün burada durmak her birinizle tek tek konuşmak ve aklınızdaki tüm sorulara cevap vermek.
I'll do whatever it takes, too.
Ben de ne yapmam gerekirse yaparım.
It takes 13 years, you know?
13 seneni alıyor bu.
Go and say and do whatever it takes to gain his acceptance.
Kabulünü gerektirecek ne varsa söyle ve yap.
I believe it takes two to birth a child.
Çocuk doğurmak için iki kişi gerekli diye biliyorum.
Well, it takes two to make a child, one of us births it.
Çocuk yapmak için iki, doğurmak için bir kişi tabii.
Because I cannot for the life of me reconcile hat cocksure student I remember with a man who believes he doesn't have what it takes o save Ms. Saunders'life.
- Çünkü o ukala öğrenciyle Bayan Saunders'ın hayatını kurtarmak için elinden bir şey gelmediğini düşünen bu adamı aynı göremiyorum.
Have you any idea how many years of practice... it takes for someone to reach that level?
Bu seviyeye gelmek için insanların ne kadar çalıştığını biliyor musun?
It takes time.
Biraz vakit alır.
I don't care how long it takes.
Ne kadar süreceği umrumda değil.
Look, I know why you did what you did and I will do whatever it takes to help you.
Bak, neden yaptığını, ne yaptığını biliyorum ve sana yardım etmek için elimden gelen her şeyi yaparım.
All it takes is patience.
Sabretmek gerekiyor.
Frankly, I don't think your boss has the stomach to do what it takes.
Frankly, patronunun gerekenleri yapabilecek yüreği olduğunu düşünmüyorum.
Wow! You will really say whatever it takes.
Ne gerekiyorsa söyleyeceksin değil mi?
The next, it takes you somewhere you don't want to be.
Sonra bir bakmışsın hiç olmak istemediğin bir yerdesin.
All it takes is one bad day.
Tüm gereken bir tek kötü gün.
Whatever it takes.
Ne olursa olsun.
Doesn't matter if it takes you down the road or through time. An engine's still an engine.
İstersen yolda, istersen zamanda kal motor motordur arkadaş.
So what if it takes a supernatural creature to find it.
Peki ya onu bulmak için doğaüstü bir yaratık gerekiyorsa?
When I wake up at night, when it takes over, I want you to follow me.
Gece uyandığımda, o şeye dönüştüğümde beni takip etmeni istiyorum.
It takes a certain power to put it back together.
Tekrar bir araya getirmek için de belli bir güce ihtiyacın var.
Whatever it takes.
Neye mal olursa olsun.
As long as it takes.
Ne kadar sürerse.
Scott told us to do whatever it takes to keep Gwen safe.
Scott, Gwen'i güvende tutmak için ne gerekiyorsa yapmamızı söyledi.
As long as it takes.
Ne kadar kalmak gerekirse.
Well- - And what if it takes too long?
Ya uzun sürerse?
It takes a monster to fight monsters.
Çünkü bir canavarla ancak bir canavar savaşabilir.
A friend of mine told me that living in Star City, it takes a special kind of tenacity, but we do live here, because this is our home.
Bir arkadaşım bana Star City'de yaşamanın özel bir azim istediğini söylemişti ama burada yaşıyoruz çünkü burası bizim evimiz.
It takes a monster to kill a monster.
Bu bir canavarı öldürmek için bir canavar alır.
Ideally, less than it takes Mr. Darhk to nuke the world.
İdeal olarak, dünyayı nuke Bay Darhk alır daha az.
All I can do is show you that I will do whatever it takes to keep you safe.
Tek yapabileceğim şey seni güvende tutmak için elimden geleni yapacağımı göstermek.
Yup, that's what it takes now.
Evet, artık böyle oluyor.
Whatever it takes.
Ne kadar olursa.
It takes years.
Bu yıllarını alır.
You do whatever it takes to end this.
Sen de bu işi bitirmek için ne gerekiyorsa yapacaksın.
Which is why I will do whatever it takes to keep him away from her, even if it means rejoining the firm... for now.
Bu yüzden, onu Alice'ten uzak tutmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Bu firmayla yeniden iş yapmamı gerektirse bile. Şimdilik.
Because the powerful may have knowledge, but they don't realize what it takes to be more powerful than anyone else.
Çünkü güçlü kişinin bilgisi olabilir ancak başkasınınkinden daha güçlü olmak için nelerin gerektiğini anlamazlar.
It takes getting knowledge before anyone else does.
Bilgiyi herkesten önce edinmek gerekir.
The time it takes to develop and update the merchandise, it means we have to move right away, before the fakes start appearing.
Ürün geliştirme ve güncelleme zaman alan işler. Hemen harekete geçmeliyiz. Sahteleri ortaya çıkmaya başlamadan.
Well, Tina, it just takes time.
Tina, bu zamanla olan bir şey.
Sometimes it just takes a little longer.
- Bazen biraz daha uzun sürüyor.
It takes time.
- Bunlar zaman alıyor.
As long as it takes.
Gerektiği kadar.
- It just takes time... and distance.
Ve mesafe. Hayır.
- Because she never takes it off.
- Çünkü hiç çıkarmıyor.
But you have to do it now before your brother shows up and takes your checkbook away.
Fakat bunu hemen yapmalısın. Kardeşin gelip çek defterini elinden almadan.
- It only takes one, pal.
- 1 saniye bile yeter dostum.
It's well balanced, prudent, and takes account of various positions.
Dengeli, ihtiyatlı ve çeşitli pozisyonları göz önünde bulunduruyor.