English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ K ] / Know what that is

Know what that is Çeviri Türkçe

7,494 parallel translation
Do you know what a rhetorical, no of course you don't know what that is, you're an idiot.
"Retorik" ne demek, biliyor musun? Tabii ki de bilmiyorsun. Sen gerizekalısın.
I don't know what that is.
Ne olduğunu bilmiyorum.
I have to figure out something else to do, but I don't know what that is yet.
Başka bir yöntem bulmam gerek ama henüz ne olduğunu bilmiyorum.
You know what that is?
Bu ne biliyor musun?
I know what that is.
Bunun ne olduğunu biliyorum.
I know what that is. Why do you have that?
Bunun ne olduğunu biliyorum.
He doesn't know what that is.
Bunun ne anlama geldiğini bilmez o.
Finding a cure or making a vaccine is nearly impossible, but what we can do is take everything we know about how to stop an epidemic and use that knowledge
Bir tedavi bulmak veya aşı yapmak neredeyse imkansız. Fakat yapabileceğimiz şey, bu salgını nasıl durdurabileceğimiz hakkında elimizdeki her bilgiyi toplamakla başlamak.
But what we can do is take everything we know about how to stop an epidemic and use that knowledge to start one.
Fakat yapabileceğimiz şey, bu salgını nasıl durdurabileceğimiz hakkında elimizdeki her bilgiyi toplamakla başlamak.
You know what that reason is?
- Bu sebebin ne olduğunu biliyor musun?
Muff is not a code word, asshole. - They know what that means.
Onun ne olduğunu biliyorlar.
I don't know what that kid is trying to prove.
Bu çocuğun neyi ispatlamaya çalıştığını bilmiyorum.
Does anyone know what is taking Ballistics so long on the bullet that killed Walt?
Balistiğin, Walt'u öldüren mermiyi incelemesi neden bu kadar uzun sürdü bilen var mı?
Now, I don't know what you think you're doing here but I do know that you're involved with Matthew Kellogg, and so do the police.
Sizin burada ne yaptığınızı bilmiyorum ama Matthew Kellog ile iş birliği yaptığınızı biliyorum ve bu polisi ilgilendirir.
I mean, there's no way for me to know if what's in that basin is the same as what she drank, but... Well, two liquid lunches do seem coincidental.
Yani, benim bilmemin bir yolu yok lavaboda onun içtikleriyle aynı şeyler var iki içecek de tesadüfi görünüyor.
What we know about this guy is that he doesn't pick up a phone for less than $ 10 million.
Bildiğimiz bir şey varsa... o da en az 10 milyon dolarlık bir iş değilse telefonunu açmaz.
I know what you're saying. That bitch is a Monday.
- Bu sürtük pazartesi gibi.
What makes it happen? It's like trying to predict an earthquake. Scientists can know that an earthquake on a particular fault line is coming, but not when.
Bu bir depremi tahmin etmeye çalışmaya benzer bilim adamları bir fay hattından gelen depremi bilebilirler ama zamanını değil.
What kind of world is it that my son will have to grow up and never know his father?
Nasıl bir dünyada oğlum babasını hiç tanımadan büyümek zorunda kalacak?
Then you know that what's in Mark's brothers is in Mark, too.
O zaman, kardeslerinin kaninda olanin Mark'in da kaninda oldugunu biliyorsun.
I don't know what this other shite is, but I'll tell you this, this here number says that this Castor fellow was a guest of her majesty's.
Bunlar ne anlama geliyor bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim bu numara gösteriyor ki bu Castor elemanı majestelerinin misafiriymiş.
Is that really what you want to know, or do you want to know if I'm good enough for Michelle, here?
Gerçekten bunu mu öğrenmek istiyorsun yoksa Michelle için yeterince iyi biri olup olmadığımı mı öğrenmek istiyorsun?
Barton, what have you and I learned through all of our pain if you're lying to a woman who cares about you and I can't tell Graham why sex is the only way I know that he loves me?
Barton, biz bütün bu acılardan bir şeyler öğrendik. Eğer seni önemseyen bir kadına yalan söylersen ve ben de Graham'a anlatamıyorsam beni sevdiğini anlamamın tek yolu neden seks olsun ki?
you know what kind of a load that is to carry? Pride, brother.
Gurur kardeşim.
Okay, I don't know what you're talking about, but I do know that this is all by design.
Tamam, söylediklerinden bir şey anlamadım ama hepsi özellikle planlanmış.
You know, it scares me to think what that guy's gonna be like when he actually is a grumpy old man.
Gerçekten aksi bir bunak olduğunda neye benzeyeceğini düşünmek beni korkutuyor, biliyor musun?
I don't know about that, but what I do know is that you are going to die in prison, a "useless, worthless punk" I don't know...
Bilmem...
Do you know what that one thing is, Son?
O Tek şeyin ne olduğunu biliyor musun evlat?
You need rest. What i need is to know that these sacrifices Haven't been made without purpose.
İhtiyacım olan, bu kurbanların amaçsız yapılmadığını bilmek.
What i did not know that night Is that you did not need my aid.
O gece bildiğim şey, benim yardımıma ihtiyacının olmadığıdır.
And I suppose that medication enabled her to perform and fulfill the business dealings that were taking place so that her career could get back on track, but there were times when I questioned that, you know, "But what about her heart?"
Sanırım o ilaç sayesinde sahneye çıkabildi ve kariyerine devam edebilmek için gerekli iş görüşmelerini yapabildi ama sorguladığım zamanlar da vardı. "Kalbi ne olacak?"
What I do know is that what happened to Alex today... I won't let that happen to us.
Bugün Alex'in başına gelenlerin bizim de başımıza gelmesine izin vermeyeceğim.
Mr. Hastings, with what we know about "A," that is just not the right move.
Bay Hastings, "A" yı tanıdığımız kadarıyla, bu doğru bir hamle olmayacaktır.
I know exactly how to reason with people like that, okay? Everybody has their price. We just got to figure out what hers is.
Parayı versek de, kim kızın, bu işin peşini bıırakacağını söyleyebilir?
What is important is that you guys know that there's chatter going around that Roman's using a decoy.
Önemli olan Roman'ın yem olarak birini kullandığına dair bir söylenti olduğunu bilmeniz.
How do you know what it is that you want?
Ne istediğini nereden bileceksin?
Is that what you wanna know?
Bilmek istediğin şey bu mu?
You know, that is exactly what my C.O. told me when he handed me my discharge papers.
Bölük komutanım da terhis belgemi verdiğinde öyle söylemişti.
- You know what? If one more person tells me that my baby is either hungry or full, I swear...
- Biliyor musun eğer bir kişi daha bana bebeğimin acıkmış ya da doymuş olduğunu söylerse, yemin ediyorum...
Okay, you know what? That's what the burner phone is for, okay?
Biliyor musun bak, kullan at telefonu bunun için verdim, tamam mı?
Let me make sure that you know exactly what is happening here.
Doktor... İzin verin de size burada tam olarak neler olduğunu anlatayım.
Well, we'll know more when Cam tests the blood. What is that?
Cam kanı analiz edince daha çok şey bileceğiz.
- I don't know - what that is. - It's a breakdown of the characters, sent out to agents to get casting.
Başta oyuncu ajansına gönderilen karakter dökümleri.
All I know is that we set her free, and we're gonna put her back in, no matter what it takes.
Tek bildiğim onu serbest bıraktığımız ve ne olursa olsun onu yerine geri göndereceğimiz.
I mean, if you really knew me, You'd know what a big deal that is.
Yani beni gerçekten tanısaydın, bunun ne kadar büyük bir olay olduğunu bilirdin.
In 2000, 16 area men, Caucasian in that age range, had their first child, and because I know what the follow up question is going to be, five of them had their second child 8 years ago.
2000'de bölgede o yaş aralığındaki beyazlardan 16'sının ilk çocuğu olmuş ve sıradaki soruyu da biliyorum, 5 tanesinin de 8 yıl sonra çocuğu olmuş.
The only thing I can think of is that... Another serum-enhanced superhuman took him out, which means whoever's behind this doesn't want us to know what Agent Thomas knew.
Düşünebildiğim tek şey başka bir geliştirilmiş serumlu süper insan onu ortadan kaldırdı bu da demek oluyor ki bunun arkasında her kim varsa Ajan Thomas'a ne olduğunu bilmemizi istemiyor.
I don't know what brought him back, but whatever he is now is dangerous... and a part of you has to feel that.
Onu geri getiren şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama ne olursa olsun o şu an tehlikeli. ... ve bir parçan bunu hissetmiş olmalı.
No, I mean, you know what would be fun... even more that that... is if we took a picture right here, and I could have my hand on this cabinet.
Olmaz! Yani demek istediğim ne daha eğlenceli olur biliyor musunuz? - Tam burada elim bu dolabın üstündeyken fotoğraf çeksek.
We don't need to do that because what we do together is solve crimes. You know it.
Onu yapmamıza gerek yok çünkü beraber suçları çözeriz biz.
Which is a thing that I definitely know what it is.
Ki bu da kesinlikle ne olduğunu bildiğim bir şey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]