Living here Çeviri Türkçe
3,127 parallel translation
Someone's living here.
Burada biri yaşıyor.
I can't imagine children living here.
Burada çocukların yaşadığını hayal edemiyorum.
Y-you living here with Stan -
Stan'le burada kalıyorsun.
This is about them Levis living here forever, one-percenter style, while we march our dopey, fat asses down to the shiny new death camps at every corner.
Bunlar biz uyuşmuş şişko kıçlarımız üzerinde otururken her köşede bu ölüm merkezlerini yapıp sonsuza kadar yaşayacaklar.
"it's not for me, but I could so see you living here."
"Burası bana göre değil ama sana çok uygun" demiştim.
I mean, living here with you has been the most peaceful chapter of my story to date.
Burada seninle birlikte yaşamak tüm hayat hikayemin en güzel bölümüydü.
They drive us from valley, and we end up living here, in isolated crevice.
Bizi vadiden kovdular, ve sonuçta burada yaşıyoruz, yani bu ayrılmış yarıkta.
I tell ya, he was fun at first, but now I'm not sure I can take much more of him living here.
Başta komikti ama artık burada yaşamasına ne kadar daha katlanabilirim bilmiyorum.
This is the woman of the house, and there is no man living here.
Ben evin kadınıyım ve burada erkek yaşamıyor.
So, someone told me you have four people living here.
Birisi bana burada dört kişinin yaşadığını söyledi.
Hey, so... living here, it's probably fun, right?
Yani burada yaşamak muhtemelen eğlencelidir değil mi?
It's my job to try to get all living here.
BENİM İŞİM TÜM YAŞAYANLARI BURADA TOPLAMAK.
You're living here.
Sen de burada yaşıyorsun.
- Maybe she didn't like living here.
Belki de burada yaşamayı sevmemiştir.
It just... I don't know, my sister's living here, you're living here.
Sadece... bilmiyorum, kız kardeşim burada yaşıyor, sen burada yaşıyorsun.
I notice you've been living here.
Anlaşılan buradan ayrılmamışsın.
Now you'll be living here, taking his place.
Bundan sonra burada yaşayacaksın ve onun yerini alacaksın.
I gotta make a living here, goddang it
Ben buradan geçimimi sağIıyorum çok şükür.
Didn't it make it difficult living here with her?
Burada onunla birlikte yaşamak zor olmadı mı?
The problem is that I'm living here, in a house full of dwarfs instead of in my palace, with my father as a princess. But I can't do that any more, can I? Because he was murdered.
Tek sorun, sarayda babamla birlikte bir prenses olarak yaşamak yerine burada, cücelerle dolu bir yerde yaşamamdır ama sonuçta orada yaşayamam, değil mi?
- She's living here now?
Burada mı kalacak artık?
Uh... ( IN ENGLISH ) No, he's not living here.
Yok, o burada yaşamıyor.
Um, how did you end up living here?
Burada yaşamaya nasıl başladın?
For me to continue living here, huh?
Benim hala burada yaşamam.
Yeah, the building just got condemned, which means the artists living here are gonna be out on the street.
Evet, binaya el konulmuş. Bunun anlamı, sokak sanatçıları artık burada kalamayacak.
You know, if I'm gonna keep living here, I gotta get a job and make some money and turn my heat on.
- Burada yaşamaya devam edeceksem bir iş bulup, para kazanıp doğal gazımı açtırmam gerek.
Tessa's been living with leukemia for the past four years, and she's here with her dad to talk about it.
Tessa, dört yıldır lösemiyle mücadele veriyor, ve bu konuyu konuşmak üzere babasıyla birlikte buradalar.
It says here at the time of your arrest your were living with your grandmother... Dorothy McGwire on Robinson Street.
Tutuklandığın zaman Robinson caddesindeki büyükannen Dorothy McGwire ile yaşıyormuşsun.
You treat me with respect and I won't make your life a living hell out here.
Bana karşı saygılı davran, ben de senin hayatını cehenneme çevirmeyeyim. - Tamam mı?
Uh, there's a grill here in the living room. It's off now.
Salonda tost makinesi var
To live here is like living in you.
Burada yaşamak, senin içinde yaşamak gibi.
And yet here you are, counting your nut dishes, while the guy who iced your boyfriend is just living the good life, huh?
Sen burada keçileri sayarken, sevgilini haklayan adamın keyfi yerinde mi diyorsun yani?
Living out here by yourself in the middle of nowhere, you ever get lonely, freaked out?
Burada, hiçliğin ortasında tek başına yaşamak... Hiç yalnız hissetmiyor, korkmuyor musun?
We're selling perfume here, not remaking "Night of The Living Dead".
Parfüm satıyoruz burada, Ölülerin Şafağı'nı baştan çekmiyoruz.
It means that we gotta start living our own lives and stop following around some girl that doesn't even know that we're here.
Bu, artık kendi hayatlarımızı yaşamaya başlamalıyız demek oluyor. Ve, burada olduğumuzun farkında bile olmayan birinin peşinden gitmeyi bırakmalıyız.
Um, if you'll excuse me, some of us have to earn a living around here.
Ve izninle, bazılarımız para kazanmak için çalışmak zorunda.
Well, how can you stand living out here in this cemetery?
Bu mezarlık gibi yerde nasıl yaşayabiliyorsun?
But for me, to see you here... my amazing daughter... still in this house where you were with him, I mean, living, dying, to see this is my idea of hell.
Ama benim için seni burada görmek benim o harika kızımı hala o adamla birlikte yaşadığı bu evde görmek yani yaşamanı, ölmeni görmek benim için cehennem gibi.
And we get a lot of these vets living on the street around here.
Ve sokakta yaşayan bir sürü gazi var etrafta.
You can stay here until you find another job or living arrangements.
Başka bir iş bulana kadar ya da yaşam düzenlemeleri yapana kadar burada kalabilirsin.
- We are living goals here.
- BURADA AMACIMIZI YAŞIYORUZ.
Show me that incredible road from living there to here.
Linda benim için geçmişteki hayatımla şimdiki arasında adeta bir köprü.
So the living room will go right here.
Oturma odası şurada olacak.
Do you want to go through here? There's the living room.
Şuradan geçince oturma odası.
But here I am, in New York, living at a 24 hour fitness, just ready to be inspired.
Ama buradayım, New York'ta, ilham bulmaya hazır olmak için 24 saat çalışan bir fitness salonunda yalıyorum.
Something's been living in here.
- Burada bir şey yaşıyormuş.
Ooh! LISA : From egg to baby to grownup, we can see them living their entire penguin lives from up here.
Yumurtadan tutun da bebeklerin büyümesine çalışan kadar penguenlerin tüm hayatlarını burada görebiliriz.
That wouldn't be the best way to make friends around here. Well, the good news is, there aren't any kids living in the complex. One of the perks of renting here, if you ask me.
İyi haber.. buralarda çocuk yok rahat ol
If I'd been living it up in here like y'all, I wouldn't be so mad DJ W-Squared dropped another J-Stryke song tonight.
Eğer burada sizin gibi yaşasaydım DJ W-Squared'ın bu gece yeni bir J-Stryke şarkısı yayınlamasına sinirlenmezdim.
I suffer here on my own, Go, my love, I need to be alone I'm a zombie, the living dead Let miles distance us instead
~ Ben tek basima aci çekerim. Sana ihtiyacim yok, git askim, git. ~ ~ Ben yasayan bir ölüyüm.
Living down here, I've had time to reflect.
Burada dururken, düşünecek çok zamanım oldu.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20