Meaning me Çeviri Türkçe
489 parallel translation
- Meaning me, I suppose.
Beni kast ediyorsun sanırım.
Meaning me, I suppose.
Beni mi kastettin?
- Meaning me, I suppose?
- Beni kast ediyorsun, sanırım.
Is that meaning me?
Siz ne ima ediyorsunuz?
- Is that meaning me?
- Ne demek istiyorsunuz?
Meaning me.
Yani bana.
You wouldn't be half-meaning me by that, would you, Hank?
Beni yanlış anlamadın, değil mi, Hank?
Meaning me, Miss Sampson?
Bu bana mıydı, Bayan Sampson?
And as such, I'm privy to every single conversation that used me as a conduit, meaning that of course I know everything there is to know about the Emperor's scheme.
Ve böylece, beni kanal olarak kullanan her konuşmaya ortak oluyorum. Yani, İmparator'un planı hakkında bilinebilecek her şeyi biliyorum.
As Mrs Bis-on-ay often says to me, "C'est finnay." Meaning, "You can't fool me."
Bayan Bissonette'nin, bana sık sık "C'est finnay" demesi gibi. Anlamı, "Beni kandıramazsın."
Forgive me, good people, I fail to understand your meaning.
Bağışlayın beni, güzel insanlar. Dediklerinizden birşey anlayamadım.
I've been meaning to call, me and George and John here, my boy.
Sizi çağırmayı düşünüyordum, ben, George ve John burada.
To me, it has but one meaning.
Bana bu tek bir şeyi düşündürüyor.
I asked them to give me a six-letter word meaning embezzlement, and she said, "Prison."
Zimmete para geçirme anlamında 5 harfli kelime sordum o da, "hapis" dedi.
I'd like to ask anyone who has called us well-meaning amateurs... to stand up on the chair and tell me just why a well-meaning amateur... is any less reliable than a well-meaning professional at a moment like this.
Bize her kim iyi niyetli amatörler diyorsa şimdi ayağa kalkmalarını ve böyle bir zamanda iyi niyetli amatörlerin iyi niyetli profesyonellerden neden daha az güvenilir olduklarını açıklamalarını istiyorum.
It's recurred several times in our discussions, and its meaning still eludes me.
Toplantılarımız sırasında pek çok kez bahsi geçti ve anlamını hâlâ çıkaramıyorum.
It's worthless to anyone else, but it has great meaning to me.
Başkaları için bir anlam ifade etmeyebilir. Ama benim için çok değerlidir.
If you left me now, I'd drag you down with me without even meaning to.
Gitmeme izin verirsen istemesem bile seni de kendimle beraber sürüklerim.
Man hangs me, I wanna know if he knows the meaning of hangin'.
Eğer asmanın anlamını biliyorsa, beni asacak adamı tanımalıyım.
Let me tell you, that question has no meaning for a Russian.
Bunun Rusyalılara bir şey ifade etmediğini size söyleyeyim.
Tell me what's the meaning of life?
Hayatın anlamı nedir bana söylesene.
Meaning, "I'm sorry you caught me"?
Anlamı "beni yakaladığın için üzgünüm?"
Realising that I may prejudice the case of my client, I must tell you that right has no meaning for me whatsoever.
Müvekkilime zarar verebileceğimin farkındayım ama size şunu söylemeliyim ki erdemin benim için hiçbir anlamı yoktur.
Meaning you didn't want me along?
Yani beni istemediğin anlamında mı?
Without meaning to... or so it seems to me.
Anlam ifade etsin yada etmesin... Bana göre
You see, all this has a special meaning for me, Emily.
Görüyorsun, tüm bunların benim için özel anlamı var Emily.
You see, Mike and me, we've been meaning to talk to you.
Baksana, Mike ve ben, seninle konuşmaya niyetleniyorduk.
Without even meaning to, she was mocking me.
Buna niyet etmediği halde, resmen benimle dalga geçiyordu.
Yes, that is the meaning of you coming to me so late.
Evet, bu bana gelmekte çok geç kaldığının ifadesi.
Tell me the meaning of that bird.
Bana o kuşun anlamını söyle.
She has no meaning for me.
Benim için hiçbir şey ifade etmiyor.
Meaning it was meant for me?
Benim için olduğunu mu ima ediyorsun?
Meaning that... you have to forgive me.
Beni afftemeni istiyorum.
He described it to me as meaning "marriage or challenge."
"Evlilik ya da meydan okuma" anlamına geldiğini söyledi.
Meaning you won't tell me anything.
Bana bir şey söylemeyeceksin yani.
WHEN I IMAGINED THE DEATH OF SOMEONE I LOVED, THE TRUE MEANING OF DEATH HIT ME FOR THE FIRST TIME.
SEVDİĞİM BİRİNİN ÖLÜMÜNÜ HAYAL ETTİĞİMDE ÖLÜMÜN GERÇEK ANLAMININ İLK KEZ FARKINA VARDIM.
And, Enzor, a little slower, if you please, to give me a chance to express some meaning.
Enzor, biraz yavaş, müsade et ki anlamını kavrayabilmek için bir şansım olsun.
If my death is to have any meaning, at least tell me what I'm dying for.
Ölümümün bir anlamı olacaksa, en azından niçin öleceğimi söyleyin.
Suddenly life lost its meaning for me.
- Ansızın her şeyin manası değişti.
It has no meaning for me now...
Artık bunun benim için bir anlamı yok.
Love has meaning for me only as it applies to the chief.
Benim için aşk kendini şefe adamak demek.
I have no choice but to opt for B, because only the hypothesis that history has meaning... allows me to go on living.
Çünkü yalnızca tarihin anlamlı olduğunu savunan hipotez hayatıma devam etmemi sağlıyor.
The hungarian phrase meaning "can you direct me to the station" Is translated by the english phrase
"İstasyona nasıl gidilir?" anlamında Macarca deyim İngilizce'ye, "Lütfen kıçımı parmaklayın." diye çevrilmiş.
Yes I get your meaning, so why not let me leave?
Peki neden beni bırakmıyorsunuz?
Mr. Vladimir, can you explain to me the meaning of the word "racist" which Mr. Bobby X keeps throwing at me?
Bay Vladimir, Bay Bobby X'in sürekli şahsıma atıfta bulunduğu "ırkçı" kelimesinin anlamını açıklar mısınız?
The Hungarian phrase meaning, "Can you direct me to the railway station?"... is here translated by the English phrase...
"İstasyona nasıl giderim?" anlamına gelen Macarca cümlenin çevirisi :
Meaning you're going to give me a million dollars?
Yani bana bir milyon dolar mı vereceksiniz?
This has a very personal meaning for me.
Bunun bende kişisel anısı var.
Days and night passed without meaning for me.
Günler, geceler bana birşey ifade etmeden geçiyordu.
Soon you'll ask me about the meaning of life.
Yakında hayatın anlamını soracaksın sanırım.
You now contest some of my assertions, some sentences taken here and there from my writings, in order to twist their meaning and turn them against me.
Siz şu an benim savlarımı çarpıtıyorsunuz. Yazılarımın orasından burasından bazı cümleler çekerek, anlamlarını çarpıtarak, bana karşı kullanıyorsunuz.