Munchies Çeviri Türkçe
200 parallel translation
Why don't you guys admit it, you've got munchies.
Neden kabul etmiyorsunuz, sizler maymunsunuz.
Even great authors get the munchies!
Harika yazarların bile karnı acıkır.
They get the munchies, right after Carson.
Evet, Carson'dan sonra biraz çerez yerler.
Some booze, a lot of pretzels, some munchies, get a lot of people together.
Biraz içki, bir sürü kraker, karışık cips ve bir sürü insanı bir araya getirmeliyiz.
- We're gonna need munchies.
- Çereze ihtiyacımız olacak.
We'll all go to the mall, get munchies and stuff, and we'll all meet up there.
Biz de markete gidip yiyecek bir şeyler alalım, orada buluşuruz.
Come on, kids. We're gonna watch a movie, we've got munchies, and we've got each other.
Üzerinde hiç et Olacak mı?
I got the munchies.
Acıktım aslında.
Got a bad case of the munchies, man.
Biraz tıkınalım adamım.
I brought some munchies.
Sana biraz cips getirdim.
Hey, look, we got some fruit... we got munchies...
Hey bak meyvemiz var... atıştırmalıklarımız var...
When she gets the munchies, you better watch out.
Yeme isteğine, kendine dikkat etse iyi olur.
- I got the munchies, homes.
- Midem deliniyor ahbap.
Man, I got the munchies like a motherfucker, boy.
Ben çerezlerin amına koydum.
- Got any munchies?
Atıştıracak bir şeyleriniz var mı?
Hey, yo, what kind of munchies y'all got?
Hey, alo, tıkınacak ne var?
I got the munchies.
Çok acıktım.
it gives you the munchies.
Bunu dışında beni sersem eder.
The key to my success : The munchies.
Başarımın sırrı : kıtır kurabiyeler.
She's got the "munchies" for a California cheeseburger.
Bir Kaliforniya çizburgeri için "yeme isteği" gelmiş.
- Lunchy munchies?
- Lunchy munchies?
Hey, Cooper, you were the one who had the munchies.
Daha erken varabilirdik ama adamlar atıştırmalık yiyecek almak için sürekli durdular. Duman çektikçe acıkıp duran sendin Cooper.
Yo, who's on munchies tonight, yo?
- Hey, bu gece yemeği kim alacak?
Hey, who's on munchies tonight?
Hey, bu gece yemeği kim alıyor?
Oh, you got the munchies?
Atıştıracak bir şeylerin var mı?
I'm sorry. - I got the munchies.
- Oh, bebeğim, midem zil çalıyor.
Forget munchies.
- Dans etmek istemiyorum. Gidelim.
- I got the munchies.
- Elimde yiyecek bir şeyler var.
It is when you got the munchies.
Yemekleri goturdugunde oyle oluyor.
I think they call that the munchies.
Miden kazınıyor da diyebiliriz.
I got the fuckin'munchies real bad.
Karnım fena halde acıktı.
I got the munchies.
Abur cubur sipariş ettim.
Oh, munchies.
Ah, tıkınacak malzemeler.
I got the munchies like a motherfucker.
Acayip acıktım.
Wife's probably only alive'cause our guy got the munchies.
Herhalde kadın, sadece adam acıktığı için hayatta kalmış.
Ever notice after dialysis... you always get the munchies?
Diyalizden sonra acıktığını hiç farkettin mi?
There's munchies on the tables, sodas in the ice chest. And don't break anything.
Abur cuburlar masada, içecekler buzlukta.Ve hiç bir şeyi kırmayın.
He's got the munchies for freedom.
Ne hallere düşmüş.
Cheese Munchies? Right here.
Peynirli kraker mi?
Like in scooby doo, all those scooby snacks because he's got the munchies.
Scooby Doo gibi, bir sürü Scooby Cipsi var çünkü abur cubura düşkün.
Munchies?
Munchies mi?
I thought I might be able to swap it for some pie or maybe Munchies?
Belki bir turta ya da çikolatayla takas edebilirim diye düşündüm.
Oh, boy! Do I have the munchies!
Mükemmel miyim neyim ben?
Well, maybe she had the munchies.
- Ne biliyorsun Greg? - Belki karnı acıkmıştır.
Do you get the munchies?
Isırıkları sen mi aldın? Ne zaman?
50 people coming here tonight... and all I have in the way of munchies... is a bottle of olives and a box of baking soda.
Bu gece 50 kişi geliyor ve tüm sahip olduğum ; atıştırmalık bir kutu zeytin ve bir sürü kabartma tozu.
I think I've got the munchies.
Galiba burada abur cubur vardı.
We got the munchies, so we decided we'd go to Hot Dog Heaven.
Hafif bir şeyler yemek istedik, bu yüzden biz de Hot Dog Heaven'a gitmeye karar verdik.
Yo, man, where the grubbles at? We got the munchies like a mug, man.
Kurt gibi açız.
Munchies.
Çok açım.
Hello? We had the munchies and no cash.
Alo, acıkmıştık ve paramız yoktu.