Now's not the time Çeviri Türkçe
722 parallel translation
- Now's not the time to explain.
- Şu an açıklamaya uygun değil.
If anybody's not ready for that, now's the time to speak up.
Içinizden hazir olmayan bunu simdiden söylesin.
Now's not the time to get frustrated or anxious.
Şimdi hayal kırıklığı yaşama veya endişelenme zamanı değil.
I was in love with him, and I knew it for the first time that night but now he's dead, and I'm not sorry. He wasn't worth it.
Ona aşık olduğumu o gece anlamıştım ama şimdi ölü ve ben üzgün değilim.
Now's not the time
Şimdi sırası değil.
Perhaps I did, but now's not the time.
Söylemişimdir ama şu an sırası değil.
- And you must stop heckling me. We're working on our time now, not the old lady's.
Şu an kendi mesaimiz, yaşlı bayanınki değil.
Please, now's not the time.
Lütfen, şimdi sırası değil.
It was a hot time of day, like now and only the stupid gringos do not take time out for the siesta.
Şimdi gibi günün sıcak anlarından biriydi. Ve sadece salak beyazlar öğle uykusuna zaman ayırmaz.
Now's not the time for it.
Şimdi bunun sırası değil.
Not now. It's time I was getting dressed for the party.
Parti için giyinmem gerekiyor.
Some of you, at one time or another, may or may not have had a higher income, but you have never held a higher position of esteem... in the minds of the world or in your own self-satisfaction... than you now hold, knowing what you're doing... about your Father's business.
Bazılarınız şu ya da bu zamanlarda yüksek bir geliri olmuş ya da olmamış olabilir ama insanların zihninde ya da kişisel tatminiyetiniz için çok fazla saygınız hiçbir zaman olmadı. Ama Tanrı'ya hizmet etme konusunda ne yaptığınızı biliyorsunuz artık.
Now's not the best time for the press.
Merak etme anında kalırsın.
But you do not know that this consent is no longer sufficient and that heaven has given me back a brother at the same time that it has given me back a father and you have now to obtain me from him.
Onun da rızasının yeterli olmadığından haberiniz yok. Tanrı beni kardeşimle babama kavuşturdu. Onun da rızasını almalısınız.
That's not a reason to back off. Right now, when the German monarchy falters for the first time, and the Democratic Republic would really be possible.
Şu anda, Alman monarşisi ilk kez duraklıyor, ve Demokratik Cumhuriyet gerçekten olacaktır.
Come in the afternoon, it's not visiting time now.
Öğleden sonra gel. Şimdi ziyaret saati değil.
Now this does not mean that the situation is irreversible... but it's very important for you to try to think back... to any time, let's say within the last six months or so... when you might have come in contact with a toxic material... for example, contaminated water or gases... radiation, anything out of the ordinary, which... could have caused this.
Şimdi, bu yapılacak birşey olmadığı anlamına gelmez, Ama sizin geçmişinizi düşünmeniz, geçmişte herhangi bir zamanı düşünmeniz, çok önemli. Şimdi bana şunu söyleyin, altı aydır ya da, irtibata geçtiğimiz andan önce buna sebep olabilecek, zehirli bir madde, örneğin, pis su, yada gaz, radyasyon, alışılmışın dışında herhangi birşey kullandınız mı yada bunlara maruz kaldınız mı?
If you're not breaking the law now, the smart money says that it's only a matter of time before you will.
Eğer şimdi kanunları çiğnemiyorsanız, akıllı para bunun sadece bir zaman meselesi olduğunu söylüyor.
I'm not in right now to take your call at the moment, but if you'll leave your name, number and the time you called, I'll get back to you just as soon as I can.
Şu anda telefonunuzu yanıtlayamıyorum isim ve numaranızı ve aradığınız saati söylerseniz en kısa zamanda sizi geri aramaya çalışırım.
Now's the time not to trust anybody.
Şimdi kimseye güvenmeme zamanı.
Now's not the time for this, Jake.
Şu anda bunun zamanı değil, Jake.
Mr. Grey, now's not really the time.
Bay Grey şu an pek uygun bir zaman değil.
Now is not the time.
Şimdi sırası değil.
Now is not the time for the three of us to turn on each other.
Şimdi 3 kişi kaldık. Birbirimize yüklenmenin sırası değil.
- Now's not the best time.
- Şu an iyi bir seçim değil.
Now is not the time for doubts, Mollari.
Şüphelenmek için yanlış zaman seçtin.
Now is not the time for jokes.
Şakanın sırası değil.
Now's not the time.
Hiç zamanı değil.
President Clark's having a hard time keeping everything bottled up back home... so we're not on the top of his list of priorities right now.
Başkan Clark henüz anavatanda istediği her şeyi yapamadı o yüzden öncelikler listesinde şimdilik üst sıralarda yer almıyoruz.
Now's not the best time, George.
Zamanı değil, George.
Now is not the time. Now is all I got!
Şimdi sırası değil.
Mr. Grey, now's not really the time.
Mr. Grey, şimdi hiç sırası değil.
- Now's not the best time...
- Şimdi uygun bir zaman değil. - Biliyorum.
Now's not the time, Seska.
Şu anda bunun zamanı değil, Seska.
As a matter of fact, maybe now's not the best time for you to see him.
Bu sebeple, bence şu anda onu görmek için iyi bir zaman değil.
Now, at Miss Godard's we try to educate the mind and not the buttocks. So, unless your smarts begin migrating from your heinie to your head, the next time you find yourself in this office will be the occasion of your dismissal.
Sinclair ve Von Stephan, hemen benimle Bayan McVane'in odasına geleceksiniz.
No, now's not the time to be shy.
Hayır, şimdi utanmanın sırası değil.
Now's not the time to get picky.
Zor beğenme zamanı değil şimdi.
Now's not the time to be out of the loop!
Şimdi zincirin dışında kalmanın zamanı değil.
Now's not the time.
Şimdi bunun zamanı değil.
You know, now's really not the best time.
Şu an bunun için iyi bir zaman değil.
- Now's not the best time.
Ne?
Now is not the time.
Joey, şimdi sırası değil.
Now is not the time to say that!
Şimdi bunu söylemenin sırası mı!
Now is not the time for this.
Şu an bunun sırası değil.
- Now's not the time.
- Şimdi zamanı değil.
Now's not the time to fold.
Şimdi batırma zamanı.
Now is not the time to go to the bathroom!
Şimdi tuvalete gitmenin sırası değil.
But now's not the time to let that stufftear us apart.
Ama şimdi bunları konuşmanın zamanı değil.
I do. But now's not the time to give up!
Ama şu anda pes edecekz aman değil!
She was standing before me as innocent and as beautiful as ever and I wanted her just as much as I ever have but, I don't know, as large a part of me wanted her there's a part of me just as large that knows that now is not the right time for us.
Daha önce hiç olmadığı kadar güzel ve masum bir şekilde önümde duruyordu ve onu daha önce hiç istemediğim kadar istedim ama, bilmiyorum, büyük bir parçam onu istese de bir o kadar büyük bir parçam biliyordu ki bu bizim için doğru bir zaman değildi.