One of those things Çeviri Türkçe
1,549 parallel translation
Fire one of those things, let's go!
Birine ateş et de gidelim!
I mean, everyone you air has to sign one of those things, correct?
Burada da herkese imzalatıyorlar değil mi?
I thought if I could hang on to one of those things, I could blackmail them!
O şeylerden birini saklarsam şantaj yapabilirim demiştim.
How many nights have you boys been out trying to catch one of those things?
Siz, bu şeylerden birini yakalayabilmek için kaç gecedir dışarıdasınız?
Having one of those things inside you like that.
Öyle bir şeyin içinde olması...
You know, getting off one of those things is a lot harder than getting on. You...
Trenden inmek, binmekten çok daha zor oldu.
She's spinning around like one of those things that spins.
Hani şu dönen oyuncaklar var ya, onlar gibi dönüp duruyor.
You bit by one of those things?
O şeyler seni ısırdı mı?
What is this, one of those things Aunt Martha had to wear?
Nedir bu? Martha halanın giymek zorunda kaldığı şeylerden biri mi?
Arvilla, you don't know how to drive one of those things.
Arvilla, böyle bir arabayı nasıl kullanacağını bilmiyorsun.
I just pray it's one of those things where he's unconscious throughout the entire trial... and when it's over he wakes up and gets a big toy.
Duruşma boyunca şuuru böyle kapalı kalsın diye dua ediyorum. Her şey bitip de uyandığında ona büyük bir oyuncak alacağım.
It was one of those things.
Şu şeylerden biriydi.
It's one of those things!
Bu onlardan biri!
Oh, you're okay, but compared to my girl, g you look like one of those things from The Lord of the Rings that crawled out of the ground to attack the castle.
İdare edersin, ama benimkiyle karşılaştırılınca, Yüzüklerin Efendisi filmindeki kaleye saldıran sürüngen tiplere benziyorsun.
Making my inventories is sort of one of those things, kind of like masturbating or flossing my teeth, where even though you know I do it, I'd just rather you not witness it.
Envanterlerimi düzenlemenin sanki, mastürbasyon yapmak veya diş ipiyle dişlerimi temizlemek gibi... birşeymiş gibi olduğunu bilmene rağmen, buna şahit olmanı tercih etmezdim.
Florida's just one of those things you gotta let go.
Florida unutman gereken şeylerden yalnızca birisi.
If I turn into one of those things If you can't save me ; Then I want you to kill me.
- Beni kurtaramazsanız ve o şeylerden birine dönüşürsem, beni öldürmenizi istiyorum.
I got addicted to one of those things.
Bir ara ben de o aletlerden kullanıyordum.
- It was just one of those things, you know?
- Sadece gelip geçici bir şeydi.
And then I realized it's probably one of those things I should've run past you. So I'm running it past you now.
Sonra bunun da önce sana sormam gereken şeylerden biri olduğu aklıma geldi ve şimdi soruyorum.
Indian cinema is one of those things, and that is all you need to concern yourself with.
Hint sineması bunlardan biri. Sizi de ilgilendirmesi gereken tek şey.
Any one of your clients happen to own one of those things?
Müşterilerinizden hiçbirinde bu hayvanlardan var mı?
It's pretty hard to break one of those things off.
O zinciri koparmak oldukça zor olmalı.
I didn't know you knew how to use one of those things.
Bu şeylerden birinin nasıl kullanılacağını bilmediğini sanıyordum.
This is one of those things you have to do before you turn 30.
Bu, 30 yaşına gelmeden yapman gereken şeylerden biri.
Not one of those things sounds right to me at all.
Dediklerinin bir tanesi bile bana doğru gelmedi.
It's one of those things where you get excited about it.
Bunlar sizi heyecanlandıran şeyler.
It sounds cliched, but it's one of those things - I can relate now when people say, "We have a family going on."
Bu söylediklerim kulağa çok klişe gibi gelebilir, ama insanların söylediklerini şimdi anlıyorum.
you're one of those things from that ship.
Sen, o gemiden çıkanlardan birisin.
It's just, I don't know, one of those things.
Çok iyiydin. Bu sadece, nasıl desem.
We should've put one of those things that they put on dogs so you can track'em.
Ona şu köpeklere takıp da takip etmelerini sağlayan şeylerden takmalıydık.
That looks like one of those things that you get a goldfish in at the fair.
Bu panayırlarda balıkların konduğu şeye benziyor.
You're acting like one of those things out there.
Dışarıdaki o şeyler gibi davranıyorsun.
Dean, I'm not gonna become one of those things.
- Onlardan birine dönüşmeyeceğim.
Because a friend of mine went on one of those Internet blind date things recently.
Çünkü arkadaşlarımdan birisi geçenlerde, internetten görücü usulü, biriyle tanışmaya gitmişti.
I mean, I don't want to be one of those people obsessing about things that don't matter.
Önemsiz şeyleri saplantı haline getiren o insanlardan olmak istemiyorum.
You know, I've been working on one of those... Yeah, like that. One of them skyhook-type things.
Özellikle o çengel atışlar üzerinde bayağı çalıştım.
Unless it's one of those Crying Game things?
Tabii şu "Ağlatan Oyun" filmindeki gibi bir şey değilse.
Do I look like one of those fucking things?
O kahrolası şeylere benziyor muyum?
Maybe it's just one of those 24 hour things.
Belki de şu 24 saatlik şeylerden biridir. Mesela nezle gibi.
One of those pump things with gasoline. You throw it all over their face.
Pompalı olanlardan biriyle, yüzüne benzin püskürtüp yakarsın.
It's one of those "no cell phones allowed" types of things.
Şu cep telefonuna izin verilmeyen gezilerden biriymiş.
Maybe- - also Luke says Valentine's day is just another one of those fake things, like mother's day, created by greeting-card companies, and it is.
- Olabilir. Ama Luke Sevgililer Gününün de anneler günü gibi tebrik kartı üreticilerinin yarattığı sahte şeylerden olduğunu düşünüyor ve öyle de.
My point is, is that even though I am all of those things, I want each and every one of you to think of me as someone just like you.
Ana fikir şu, tüm bunlar olmama rağmen, sizlerin beni kendinizden farksız biri olarak görmenizi istiyorum.
Yeah. lt's one of those memory doodah things for a computer.
Biliyorum, şu bilgisayarların hafıza zamazingolarından biri.
There's a bloke in Melbourne, read one of those celebrity-at-home things in his wife's magazine.
Melbourne'da bir herif vardı karısının magazin dergilerinden birini okurken...
I was at a charity event, one of those horrible things where no one can remember the charity, but they all sure as hell know where the photographers are.
Bir hayır balosundaydım bilirsin, kimsenin hayır balosunun nerde yapıldığını hatırlamayacağı aksine hepsinin kahrolası fotoğrafçıları hatırlayacağı türden bir baloydu.
We're going to get us one of those disappearing TV furniture things.
Hemen bu televizyon gizleme mobilyalarından almaya gidiyoruz.
That's another one of those stupid things people say.
Al işte, insanların söylediği aptalca bir şey daha.
No, they gave her one of those ankle things instead with like a chain and cannonball on the end.
Hayır, onun yerine ayak bileğine zincir, ucuna da havan topu takmışlardı.
I'M NOT GONNA BE ONE OF THOSE WEAK-ASS WOMEN WHO GIVE ALL THAT UP THE MINUTE THINGS START TO GET SCARY.
Ben son dakikada pes eden o korkak kadınlardan değilim.
one of us 165
one of these days 218
one of them is 20
one of my favorites 32
one of each 28
one of a kind 52
one of you 61
one of them 249
one of yours 39
one of the best 51
one of these days 218
one of them is 20
one of my favorites 32
one of each 28
one of a kind 52
one of you 61
one of them 249
one of yours 39
one of the best 51
one of these 53
one of mine 19
one of those 110
one of the 57
one of many 31
one of my best friends 16
one of ours 44
one of 44
one of who 26
those things 62
one of mine 19
one of those 110
one of the 57
one of many 31
one of my best friends 16
one of ours 44
one of 44
one of who 26
those things 62