One thing is certain Çeviri Türkçe
193 parallel translation
But one thing is certain, the place where this picture was taken... roams a spirit of a young girl who died too young before her time.
Ancak kesin olan bir şey var ki fotoğrafın çekildiği yerde haksız şekilde ölen bir kızın ruhu var.
One thing is certain, we must destroy this informer.
Kesin olan bir şey var ; o da bu gammazı yok etmeliyiz.
One thing is certain. The bridge must go when the attack starts.
Bildiğim tek şey, saldırıda köprünün havaya uçmasıdır.
One thing is certain.
Kesin olan bir şey var.
One thing is certain, and the rest is lies.
Kesin olan bir tek bu diğer herşey yalan.
One thing is certain, Sir Henry.
Kesin bir şey var Sör Henry.
One thing is certain.
Bir şey kesin.
One thing is certain...
Bir şey kesin...
One thing is certain.
Bir şey çok kesin.
One thing is certain : 8 years after Mattei's death people are sure he was murdered.
Kesin bir şey var ki ; o da sekiz yıl geçmesine rağmen halk Mattei'nin ölümünün suikast olduğunu düşünüyor.
But one thing is certain
Ama şurası kesin...
Only one thing is certain :
Bir şey kesin.
One thing is certain : Mr. Rechampot has just said he has substantial inventory.
Mösyö Rechampot'nun dediği gibi sağlam bir stoku bulunmakta.
- Well, one thing is certain.
- Kesin olan bir şey var.
One thing is certain.
- Kesin olan tek bir şey var.
In short, Jakarta is a city where the questions outnumber the answers... but one thing is certain :
Kısacası Cakarta, soruların cevaplardan çok daha fazla olduğu bir şehir... Fakat kesin olan birşey var :
What she's taught me isn't written anywhere And I'm supposed to be the one who's wise One thing is certain
# Onun beni düşündüğü anlamdaki ilişki hiçbir yerde yok # ve onun akıllı biri olduğunu umuyorum # bir şey kesin ki,
While both sides express confidence, one thing is certain :
Her iki taraf da kendisinden emin.
If I can't touch your heart, the ruin of the earth is near. One thing is certain, Krishna.
Eğer kalbine dokunamıyorsam dünyanın yıkımı yakındır.
But whoever is behind these crimes, one thing is certain.
Fakat asıl önemli olan, bu suçların arkasında kim var?
One thing is certain : If the mountain gorillas are to survive we will have to protect them and their forest home forever.
Ancak bir şey kesin ki eğer dağ gorilleri hayatta kalacaksa onları ve ormanlarını sonsuza kadar korumamız gerekiyor.
One thing is certain :
Bir fark var :
But one thing is certain.
Fakat kesin olan bir şey var.
And one thing is certain... the sooner I leave here, the better.
Kesin olan bir şey daha var buradan ne kadar çabuk ayrılırsam o kadar iyi.
One thing is certain, one day a person must face the Lord with this question.
Şurası bir gerçek ki, bir gün Tanrı o kişiyi bu soruyla yüzleştirecektir.
One thing is certain, that an idiot like you... doesn't deserve a girl like me.
Ama şundan eminim ki, senin gibi aptalın teki benim gibi kızı hakketmiyor.
I beat my brother but I could not kill him. Only one thing is certain.
Kardeşimi yendim ama onu öldüremedim.
Maybe so... but one thing is certain. We're losing the peace which means a war could be our only hope.
Belki çıkar kesin olan tek bir şey var.
Through it all one thing is certain... their focus never changed.
Ama tüm bunlar olurken bir şey kesindi. Odak noktaları hiç değişmedi.
One thing is certain, she contacted Seven of Nine, and the next day, Seven rejoined the Borg.
Kesin olan şey, o Seven of Nine ile bağlantı kurdu, ve diğer gün, Seven Borg'a katıldı.
One thing is certain.
- Parker mi? Şurası muhakkak :
All threats of hell and hopes of paradise... one thing at least is certain... this life flies.
Cehennemin tüm tehditleri ve cennetin tüm güzel vaatleri hepsi fasa fiso. Kesin olan tek şey var. Bir yaşam uçup gidiyor.
One thing is quite certain...
Kesin olan bir şey var...
The one thing I'm certain of is that we're innocent.
Kesinlikle emin olduğum tek şey ise, ikimizin de masum olduğudur.
One thing you can be certain about, Jess is absolutely trustworthy.
Emin olduğum tek bir şey varsa o da Jess son derece güvenilir biridir.
There are few things I am certain of, but the one thing in this sinking world that I am sure of is my partnership, my chromosomoligical partnership in the creation of our blond-eyed, blue-haired son.
Emin olduğum birkaç şey var, ama bir tanesi, bu batan dünyada emin olduğum şey benim ortaklığım, kromozomsal ortaklığım "sarı gözlü", "mavi saçlı" doğan oğlumuz için.
Anyway, this mechanism emits the rays, the nature of which escapes me... but one thing is absolutely certain, that these rays... come into contact with every obstacle in the way and rebound off that obstacle... back into their little heads and warn them.
Doğası benim için gizemini koruyan bu düzenekler ışın yayarlar ama şurası kesin ki bu ışınlar bir engele çarpıp yansıyarak tekrar küçük kafalarına döner ve onları uyarır.
But there is one thing that is certain this is a beautiful country.
Ama bir şey kesin ki burası güzel bir ülke. Çok güzel.
One day you'll be a father too... and you'll find out how hard certain moments are in the life of a man... when it seems nothing comes out right... and the only sure thing is an endless desperation.
Bir gün sen de baba olacaksın. ve bir adamın, yaşamında ne gibi zorluklarla karşılaştığını anlayacaksın. Hiçbir şey doğru gitmiyormuş gibi görünürken.
There's only one thing certain right now Missy pretty soon you're gonna be back in the arms of your loved one, and you can bet ol'Spotted Wolf is gonna be just a-itchin'to get his hands on you...
Ama bir şey kesin : Yakında ordusu ile gelecek... ve Benekli Kurt'un ellerinde olacaksınız.
One thing is for certain. Madame Doyle was not killed by a fish.
Kesin olan tek şey Madame Doyle'u bir balığın öldürmediği.
Only one thing is completely certain this morning.
Bu sabah tamamen kesin olan tek bir şey var.
One thing that is certain, however, this life-form has declared war on us.
Kesin olan bir şey var. Bu yaşam formu bize savaş ilan etti.
Sam, it is one of those complicated issues that you can't just pin down into one certain thing.
Sam, bu belli bir şeye indirgenemeyecek karmaşık bir sorun. - Yine de dene.
Why, peddling this barbed wire all across the country has taught me one thing for certain, is that you never know what the future might bring.
Bütün ülkeyi dolaşıp bu dikenli telleri satmak bana bir şey öğretti. Geleceğin ne getireceğini asla bilemeyiz.
Tell me one thing in life that is absolutely for certain.
Hayatda tamamen kesin olan bir şey var mı?
But there is one thing I know for certain.
Çek ellerini üzerimden! Size gideceğiz dedim lan!
Mr. Parker, if there's one thing you learn in my job it's that nothing is certain.
Bay Parker, benim işimde öğrenilen bir şey varsa o da hiçbir şeyin kesin olmadığı.
One thing is for certain :
Kesin bir şey var :
One thing's for certain. Right now, this ship is all that's left of Starfleet.
Bir şey kesin, şu anda Yıldız filosundan geriye kalan tek şey bu gemi.
But one thing is quite certain, birds take a lot of care over their appearance.
Ama birşey çok kesin - kuşlar dış görünüşlerine çok önem veriyor.
one thing at a time 106
one thing led to another 80
one thing 290
one thing leads to another 21
one thing i do know 17
one thing is for sure 16
one thing's for certain 21
one thing's for sure 81
one time 516
one two three four 19
one thing led to another 80
one thing 290
one thing leads to another 21
one thing i do know 17
one thing is for sure 16
one thing's for certain 21
one thing's for sure 81
one time 516
one two three four 19
one two three 50
one twenty 18
one thousand 59
one to go 61
one tree hill 28
one there 45
one to the head 18
one two 99
one ticket 17
one twenty 18
one thousand 59
one to go 61
one tree hill 28
one there 45
one to the head 18
one two 99
one ticket 17