English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / Or so i'm told

Or so i'm told Çeviri Türkçe

83 parallel translation
Miss Gravely, what would you say... if I told you... I was only the captain of a tugboat... on the East River... and never got more than a mile or so off shore?
Bayan Gravely, ne derdiniz size desem ki..... ben römorkör kaptanıydım..... Doğu ırmağında karadan en fazla bir mil açıldım.
Well, I'm told that, um... Big hotels are fixed so that you turn on a water faucet and you get either Cognac or Champagne.
Bana anlatılanlara göre büyük otellerde... muslukları açtığında musluktan ya konyak ya da şampanya akarmış.
BY TOMORROW A.M. OR P.M. AT THE LATEST. I TOLD THE P.M.'S P.P.S. THAT A.M. WAS N.B.G. SO TOMORROW P.M. IT IS FOR THE P.M. NEM.
Başbakanın PPS'ine sabah olmayabilir dedim o yüzden yarın öğlen başbakan için makbul.
Or so I'm told. Mr. Collins, you're up.
Mr. Collins, sıra sizin.
She's amphibious, or so I'm told.
Otobüs suda ve karada gider, o yüzden söylüyorum.
I spent so many years telling the Rotary Club what was wrong in Washington... they finally told me to either put up or shut up. Ha!
Ceadar Rapids'e döndüğümde Rotary kulübünde Washington'da neyin yanlış olduğunu o kadar çok anlattım ki, sonunda bana ya git ya da sus dediler.
I would fain prove so. But what might you think, when I had seen this hot love on the wing as I perceived it, before my daughter told me what might you, or your queen, think if I had played the desk or table-book?
Ama düşünün, kızım daha bir şey söylemeden belirtisini görünce bu ateşli sevginin, ne derdiniz bana ne derdi sevgili kraliçem, bu işte kağıt kalem olsaydım?
so I told him I'd just as soon have an ounce or so of pure adrenochrome... or maybe just a fresh adrenaline gland... to chew on.
Ben de varsa bir parça adrenochrome alacağımı söyledim... Ya da çiğnemek için... taze adrenalin bezi.
We have the same father. Or so I'm told. I have never met my father.
Babamız aynı, çünkü duyduklarım bunlar Babamı hiç tanımadım.
Two weeks, it was all over, or so I'm told.
Sadece iki haftada her şey bitti ya da bana öyle söylediler diyelim.
Or so I'm told.
Yani bana söylenenler bunlar.
I thought it best not to think about anything or so I told myself.
Kendimi hiçbir şey düşünmemeye zorladım.
Nothing worse than a chapped ass, or so I'm told.
- Daha kötüsü olamaz.
I mean, I could have told her an hour before the dance... or I could have gone to the dance with her... where she would've fallen in love with me... because, you know, a brother's just so fine that...
Danstan bir saat önce söyleyebilirdim hatta, onunla dansa gidebilirdim bana âşık olurdu çünkü çok yakışıklıyım...
AB-negative here is superb. Or so I'm told.
AB-negatif harikadır.
SO WHO TOLD YOU I WAS HERE, ROSENCRANZ OR GUILDENSTERN?
Burada olduğumu kim söyledi? Rosencranz mı, Guilderstern mi?
So should we do the "I told you so" part or is my perennial bad judgment implicit?
"Söylemiştim" kısmını yapalım mı, yoksa benim kötü yargım çok mu açık?
So I told you, do your thing if you have to but don't screw friends of mine or I'll break your neck.
Sana "Çok istiyorsan işini yap ama arkadaşlarımla yatma, yoksa boynunu kırarım." dedim.
Honey, I told you not to eat so many prawns or you'll get sick.
Tatlım, o kadar çok karides yeme, yoksa hasta olacaksın demiştim.
I assume you're Dominique's pimp or whatever, and I don't know what she told you, but we didn't even have sex with her, so we shouldn't have to pay.
Sanırım sen Dominique'in pezevengi falansın... ve onun sana ne söylediğini bilmiyorum... ama onunla seks yapmadık bile, o yüzden para ödememiz gerekmiyor.
Except for a few things Or so i'm told
Birkaç şey hariç tabi Ya da bana söylendiği gibi
I told you not to tell anyone! Now I'm gonna have to go into remission or something so they don't think I was lying.
Şimdi yalan söylediğimi düşünmesinler diye iyileşme sürecine falan girmem gerekecek.
I told you what the pill was so you wouldn't think I was taking Viagra or something like that.
Hapın ne olduğunu sana anlattım, bu yüzden Viagra ya da başka bir şey içtiğimi düşünme.
I've told you what I need, so either have me arrested or let me make those arrangements.
İhtiyacım olanı söyledim. Ya beni tutuklayın ya da bu ayarlamaları yapmamı sağlayın.
Baldabiou repaired the old silk mill in six months, or so I was told, as I was still in the army.
Baldabiou eski ipek imalathanelerini altı ayda tamir etti. Öyle duydum, çünkü ben o sırada hâlâ ordudaydım.
I'm very adaptable, or so I've been told.
Çok iyi uyum sağlarım, insanların söylediği de budur.
Or so, at least, I'm told.
Ya da en azından bana öyle denmişti.
All of those things that I did, or I would consider harsh techniques, or violating Geneva Conventions, I was told to do. So we were told to do that to these people by our Superiors.
Yaptığım tüm bu şeyler, benim acımasız teknikler olarak nitelendirdiğim ya da Cenevre Sözleşmesi'ne göre sert teknikler olarak nitelendirilen tüm bu şeyleri yapmam söylenmişti, üstlerimiz tarafından bunları insanlara yapmamız istenmişti.
Or so I'm told.
Yada ben öyle görüyorum.
- So all I have to do is accuse you... - And then I can be indicted and arrested, and I'm told to take the plea or else.
Bu yüzden yapmam gereken tek şey seni ispiyonlamak... ve böylelikle hem suçlanabilirim hem de tutuklanabilirim, ve bana itiraf anlaşmasını kabul etmem söylenir.
So I told Debbie I had clients to entertain or... I was working late, just little lies.
Ben de Debbie'ye bazı müşterileri eğlenmeye çıkarttığım ya da geç saatlere kadar çalışacağım gibi küçük yalanlar söylüyordum.
And i knew that if i told you any sooner that you would have found a way to stop me, so... look, everything i've ever done, right or wrong, i did for you.
Eğer bunu sana daha önce söyleseydim beni durdurmanın bir yolunu bulurdun. Her ne yaptıysam doğru ya da yanlış senin için yaptım.
My head is so confused with confusion. I-i don't even know if what i just told you Is true or not.
Sana anlattığım şey gerçek mi değil mi onu bile bilmiyorum.
I told her I didn't come from money. So without the Gibbs, there'd be no more fancy dresses or parties.
Ona zengin olmadığımı, Gibbs ailesi olmadan şık elbiselerin ve partilerin biteceğini söyledim.
You know, there is an old salt mine somewhere out there, or so I'm told. I've never seen it myself.
Oralarda bir yerde eski bir tuz madeni varmış, bana öyle söylenmişti.
It's supposed to be on the DL, so please don't tell him I told you, or I'll have to home school, and my mom's a drop-out.
Sözde alıcının gizli olması gerekiyordu. Lütfen sana anlattığımı ona söyleme, aksi taktirde öğrenimime evde devam ederim. Ayrıca annem de okuldan terk.
The standard "I told you so"? With a classic "neener-neener"? Or just my normal look of haughty derision?
Bilindik "Ben demiştim." şeklinde mi klasik "nanik" şeklinde mi yoksa kibir dolu alaycı bakışımla mı?
Finally, a space with windows... Or so I'm told.
Sonunda, pencereli bir yermiş ya da öyle sanıyorum.
Where you go every day for eight hours or so I'm told.
Her gün sekiz saat gittiğin ya da bana öyle söylendiği yerde.
So do what you're told, or I'm gonna make sure everybody knows that she's the real snitch. Huh?
Dediğimi yaparsın ya da gerçek muhbirin karısı olduğunu herkesin bildiğinden emin olacağım.
Or so I'm told.
Ya da bana öyle dediler.
I knew she was going to be there because she gets there so early, to do the money, so I can't remember if I had my keys with me or not, but I'm thinking that I didn't because I told her to lock the door when I leave.
Orada olacağını biliyordum çünkü oraya çok erken gider, paralar için yani anahtarlarımı alıp almadığımı bilmiyorum ama sanırım almamıştım çünkü çıkarken O'na kapıları kilitlemesini söyledim.
Do you remember when you told me you knew whether or not I was lying? That I had a tell. So do you.
Bana yalan söyleme yoksa anlarım dediğini hatırlıyor musun?
Look, I don't know what Tanya told you or Lenore told you... or Miss It's-Always-My-Birthday told you... so I'm gonna tell you :
Bak, Tanya'nın ya da Lenore'un ya da Bayan Her-gün-benim-doğumgünüm'ün sana ne söylediğini bilmediğimden sana bir de ben söyleyeyim.
I can't decide whether to take out an I-told-you-so ad in the New England Journal, or stay classy and just spray-paint it on your car.
New England gazetesine'Sana Söylemiştim'konulu bir ilan mı versem yoksa seviyeyi düşürmeyip bunu arabana sprey boyayla mı yazsam karar veremedim.
I told you where we'd meet, so be there or forget it.
Nerede buluşucağımızı söyledim, ya orda ol ya da unut bunu.
So I punched him, and I told him, friend or no friend, he better have that money back in my account, or he'd never walk again.
Ben de yumruk attım ve ona, arkadaş ya da değil, hemen o parayı hesaba geri yatırmasını yoksa bir daha yürüyemeyeceğini söyledim.
This is all music I never thought I'd like or care about, and this class just... well, you know how you can be told something so many times and it's like, "Whatever",
Seveceğimi ya da umursayacağımı düşünmediğim müzikler bunlar bu ders de...
So even though I had designed the Phoenix to be the big finale, Angelica told me to do it now or kiss our chances for the Vegas stage good-bye.
Phoenix numarasını finalde yapmayı düşünmeme rağmen Angelica, bana hemen yapmam gerektiğini yoksa Vegas sahnelerine çıkma şansımıza hoşçakal öpücüğü vermemi söyledi.
Or so I'm told.
Bana öyle denilmişti.
Would it be okay if I told Andy not to come over tonight'cause I'm so exhausted, or is it a little too early in the relationship to be all,
Andy'e bu gece çok yorulduğumu ve gelmemesini söylesem sorun olur mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]