Personally Çeviri Türkçe
9,612 parallel translation
Something I need to take care of personally.
Şahsen halletmem gereken bir şey.
Well, I was in the neighborhood, and I wanted to drop this off personally.
Yakınlardaydım ve bunu bizzat kendim vermek istedim.
Don't take it personally, Ringo.
Üstüne alınma Ringo.
Yeah, he's personally in charge of the whole thing.
Evet, bütün her şeyiyle kendi ilgileniyor.
I never should have accepted Louis's resignation, because not only is he a billing machine and a damn good attorney, he has personally gotten me out of more than one jam, and there's no one I'd rather have my name next to
Asla Louis'in istifasını kabul etmemeliydim. çünkü o sadece para basma makinesi ve harika bir avukat değil, aynı zamanda beni kişisel olarak birden çok kez beladan kurtardı ve benim adımın yanında görmek isteyeceğim tek kişi dostum Louis Litt
Because you said if I was ever in trouble personally- -
Çünkü sen eğer kişisel olarak riskteysen- -
I am in trouble personally.
Kişisel olarak riskteyim.
I know, and I will talk to him personally.
Biliyorum ve kendisiyle bizzat konuşacağım.
Don't take it personally.
Kişisel algılama.
So I'm personally offering a reward for their capture.
O yüzden onları yakalayanlara bir ödül vereceğimi gururla söylüyorum...
Sir, we responded personally to an attack last night in one of the outlying towns.
Efendim, dün gece şehir dışı saldırılarından birine şahsen cevap verdik.
He takes that somewhat personally.
Bunu bir şekilde kişisel olarak algılıyor.
Personally, I find the notion of choosing to be needlessly limited.
Şahsen, seçme fikrinin gereksizce sınırlı olduğunu düşünüyorum.
See, me myself personally, now I done seen'em all.
Şahsen ben, tüm filmlerini gördüm.
I shouldn't take it too personally, Sir.
Ben bunu o kadar şahsi algılamazdım, efendim.
I'm very particular about whom I invite up here, and I don't usually take on writers I haven't personally read, but... Harry vouched so passionately for you.
Buraya kimi çağıracağım hakkında epey titizimdir ve bizzat okumadığım yazarları genellikle almam ama Harry senin için tutkulu bir şekilde kefil oldu.
No, I'm dealing with this one personally.
Hayir, bununla sahsen ilgilenecegim.
- I want to know every move you make from now on - - personally. - Mm-hm.
Bundan böyle yaptigin her hamleyi bizzat ögrenmek istiyorum.
You know, personally, I prefer the word "idealist."
Şahsen "idealist" kelimesini tercih ederim.
You're supposed to deliver it to him personally and wait with him while his engineers make sure that it's all fully restored.
Bunu ona bizzat sen vermeli ve mühendisleri verilerin tamamen geri döndüğüne emin olana kadar onunla beklemelisin.
Well, I offered to come to L.A. personally and facilitate the autopsy, and they agreed.
Ben kendi imkânlarımla L.A.'ye gelip otopsiyi yapmayı teklif ettim. Onlar da kabul etti.
Doesn't somebody have to do that personally?
Onu sadece hesap sahibi yapabiliyor diye biliyordum.
This letter is personally autographed by the Strip Strangler.
Bu mektup şahsen Soyan Boğazlayan tarafından imzalanmıştır.
You are a designer of furniture that can make all the forms of furniture in the world But I personally can not support you if you like this continue
Nasıl bir mobilya tasarımcısı her türlü şeyi yapar da dışarı çıkıp bir kulpu dahi seçemez.
The fact that you conspired to waste this court's time is not only personally offensive,
Mahkemenin zamanını boşa harcamak için yaptığınız bu işbirliği,... yalnızca şahsen gücendirici değil,
Yeah, I thought Satan himself personally tried to burn the goddamn place down.
Evet, şeytanın şahsen kahrolası yeri yakmaya çalıştığını düşünmüştüm.
I was instructed to wait 30 days after her death, then deliver this to you personally.
Öldükten sonra 30 gün bekleyip bunu size vermemi söyledi.
Personally, I think Armageddon's happening all around us in slow motion.
Bence Dünya biz farkında bile olmadan çevremizde yavaşça yok olmaya başladı.
She's receiving state of the art medical attention, which I'm overseeing personally.
Teknoloji harikası tıbbi bir tedavi alıyor hem bizzat onunla ilgileniyorum.
He wished me to convey a message to you personally.
Bizzat sana bir mesaj iletmemi istedi.
You are a commander who joins the fray and engages the enemy personally.
Mücadeleye bizzat katılıp düşmanla çarpışmaya giren bir komutansınız.
Oh, I personally am not gonna tell her dad, but he may find out.
Onun babasına bizzat söylemeyeceğim ama kendisi öğrenebilir.
But, personally, I'm fine.
Ama kendi adıma, ben iyiyim.
I don't take it personally, but I am the property manager, Connie.
Kişisel olarak algılamıyorum ama ben gayrimenkul yöneticisiyim, Connie.
I know I promised you that I would not go after these people personally, but I also promised that I would keep Harry out of jail.
Sana bu insanların özeline girmeyeceğime dair söz verdiğimi biliyorum ama Harry'yi dışarıda tutacağım dair de söz vermiştim.
In 2010, I personally investigated and cleared him of criminal intent in a protest against the wars in Iraq and Afghanistan.
2010 yılında Irak ve Afganistan savaşlarını protesto gösterisinde yakalandığında suçlu olup olmadığını araştıran ve aklayan kişi bendim.
I also know personally there's added pressure on a single parent, but if you've heard from Kyle or if he tries to contact you, you have to tell us.
Yalnız bir ebeveyn olmanın yarattığı baskıyı da kişisel olarak yaşayan biriyim. Fakat Kyle'dan haber alırsanız veya iletişim kurmaya çalışırsa bize söylemelisiniz.
I personally made five vodka Sprites disappear.
Ben mesela beş votka sodayı yok etmeyi başardım.
You get me that, I will personally help you take her down, okay?
Bunu bana getirirsen onu indirmene bizzat yardım edeceğim, tamam mı?
Yeah, I can personally vouch for that.
Evet, ben şahsen kefil olabilirim buna.
I wanted to personally invite you and Mr. Bonesteel to join me at my table for lunch.
Sizi ve Bay Bonesteel'i masamda bir öğlen yemeğine şahsen davet etmek istedim.
Personally, I don't get the difference. Real, unreal... It's honestly beyond me.
Şahsen, ne gösterilebilir ne gösterilemez ne gerçek ne gerçekdışıdır, anlayamadım.
Voight's just frustrated because we're all taking this a bit personally now.
Voight sadece öfkeli çünkü bu olay artık hepimiz için kişisel bir hal aldı.
Personally.
Bizzat.
I personally would've gone with the, um... the gay thing to keep our cover.
Keşke eşcinsel hikâyesinden yürüseydik diyorum.
I mean, I-I have seen you personally put yourself in every conceivable life-threatening situation without batting an eye, like it's nothing.
Yani, olası her türlü ölümcül olaya gözünü kırpmadan atlıyorsun, hiç bir şey yokmuş gibi.
I don't take it personally.
Bunu kişisel olarak algılamıyorum.
I'm monitoring it personally.
Bizzat izleyeceğim.
Personally, I hope you're bluffing.
Şahsen umarım blöf yapıyorsundur.
I don't care about you personally.
Bana ne ki özel hayatınızdan.
So don't take it personally.
Yani olayı kişisel algılama.
person 199
personal 201
personnel 34
personality 39
persons 27
person of interest 21
personal space 21
personal reasons 34
personal stuff 24
personal business 22
personal 201
personnel 34
personality 39
persons 27
person of interest 21
personal space 21
personal reasons 34
personal stuff 24
personal business 22