Print Çeviri Türkçe
5,601 parallel translation
SOCOs took a print from that card you found at the gallery.
Galeride bulduğun karttan olay yeri inceleme memurları parmak izi aldı.
So they found the same print at the scene of a liquor store robbery?
Aynı parmak izlerini likör dükkanı hırsızlığında da mı buldular?
They pulled a shoe print off the rear fender.
Arka tampondan bir ayak izi çıkarmışlar.
With all the cross - contamination, we'll be lucky to pull a single print off of any of this stuff.
Tüm çapraz kirlenmelere rağmen bu malzemelerden tek bir parmak izi çıkartacak kadar şanslı olabiliriz.
Tell me you got a print.
Bir baskı var söyle.
And that's your print.
Ve bu baskı olduğunu.
I found exactly 300 frames of nitrocellulose-based film print, manufactured sometime before 1952.
1952'den önce çekilmiş. Nitroselüloz * tabanlı tam 300 adet resim karesi buldum.
I'll send this to FotoKem, have them do a wet print and rescan it.
Bunu fotokem'e tekrar taraması ve çıktı alması için göndereceğim.
the thing is- - but i was pretty drunk when i said that stuff, so... any chance you wouldn't print it?
Her ne kadar hiç fark ettirmesem de bunları söylediğimde oldukça sarhoştum. O yüzden... Bunları basmama ihtimalin var mı?
look, i'm asking you nicely... please don't print the quotes.
Lütfen sözlerimi yayınlama. Ben de sana kibarca söylüyorum.
[chuckles] there's nothing i can do.... except to ask you nicely as a fan of you, your work, and the guys you wrote about... please don't print the quotes.
Yapabileceğim bir şey yok... Sizin, işlerinizin, ve hakkında yazdığınız kişilerin bir hayranı olarak size kibarca yayınlamamanızı rica etmek dışında.
look, i know you're trying to be legit in a hair bag world, so i will not print your quotes.
Bak, kıl torbalarıyla dolu bir dünyada sıkı biri olmaya çalıştığını biliyorum.
And, uh, the print is really small.
Yazılar oldukça küçük.
However, if an auditory specialist, like moi, tirelessly analyzes the audio print, it is possible to discern whether or not a voice is a recording or... as in this case, organic.
Amma velakin benim gibi duyumsal bir uzman ses kaydını üşenmeden analiz ettiğinde, bu kaydın gerçek bir ses mi yoksa bir kayıt mı ve bu durumda da organik olup olmadığını anlayabilir. - Anlayabilen var mı?
The kid did manage to pull his print off your neck.
Çocuk boynundan parmak izini çıkarmayı başardı.
Come on. What'd you guys print?
Söylesene ne kopyaladınız?
- We are going to be able to print... - The printer, yeah, it's cool.
- Yazıcıyı diyorsun, gerçekten hoş.
You should print a spoon next.
Bence kaşık kopyalamalısın.
Can they print food or just utensils?
Yemek ya da mutfak aleti kopyalayabilir mi?
It's Dr. Grey's printer, and she is using it to print now.
Dr. Grey'in yazıcısı ve şu anda bir organ için kullanıyor.
You print one damn fork, and now you think you're Moses or something.
Saçma bir çatal kopyaladın diye Musa olduğunu sanmaya başladın.
But see, I could... I could print a scaffolding and-and make a biological conduit for a baby's heart.
Ama bir yapı oluşturup, bir bebeğin kalbi için biyolojik kanal oluşturabilirim.
So CSU was able to pull a usable print? Yeah.
Olay Yeri İnceleme işe yarar bir iz buldu mu?
When we ran the print, nothing popped in the federal database.
İzleri araştırdığımızda federal veri tabanında hiçbir şey çıkmadı.
Now, if you book print work, chances are you'll be a shirtless pawn, there to enhance the real gem of the shoot... the girl.
Eğer birkaç resmin basılırsa çekimin gerçek yıldızı olan kızı abartılı göstermek için arkada duran üstsüz bir obje olabilirsin.
I'll convert it, print a 3D model.
Dönüştüreceğim ve 3 boyutlu bir numune çıktısı alacağım.
You questioned the type of man I am in print and to my face.
Benim nasıl bir adam olduğumu yüzüme karşı sorguladın.
Your mommy and daddy screwed me in the fine print, so now I gotta work 60 hours a week to afford a crappy H.M.O.
Her şey anlaşma ile karşılandı. Annen ve baban beni birinci sınıf bir evrakla becerdiler, bu yüzden haftada 60 saat çalışmam gerekiyor, sağlık merkezinin ücretini karşılamak için.
But without telling me who was behind it and finding me someone who can corroborate your claim, our story is nothing but a common myth, and I won't print that.
Ama arkasında kim olduğunu söylemeden ve iddialarını doğrulayacak birisi yoksa... yazımız herkesin ağzında olan bir rivayetten öte geçemez. Böyle bir şeyi basamam.
We'll print out a hard copy here.
Çıktısını alırız.
This boot print was found at a crime scene that killed a petty officer.
Bu bot izi bir astsubayın öldürüldüğü olay yerinde bulundu.
I wish only to capture you in print.
Seni sadece kağıda dökmek istiyorum.
I don't suppose there's any chance of my getting a quick look at it before it goes to print?
Basıma gitmeden önce hızlı bir bakış için şansım olmaz değil mi?
Two different people, both with the exact same print?
İki ayrı kişinin tamamen aynı parmak izi olamaz ya?
[Computer beeps] Whoa! Reed Downy's print belongs to a kid who went missing in Joplin, Missouri, nine years ago.
Reed Downy'nin parmak izleri 9 yıl önce Joplin, Missouri'de kaybolmuş bir çocuğa ait.
It was hard and complicated, and back then, the print on the instructions was tiny, but he persevered.
Zordu, karmaşıktı ve o zamanlar açıklama kısmı minicik yazılmıştı ama o azmedip başardı.
Look, I didn't say anything before, but he's interested in buying a print.
Yeni baskılardan almak istediğini söyleyene kadar onla hiç konuşmamıştım.
I can print another one and try vacuum seeding, but it'll take longer.
Başka bir tane basabilirim ve havasını boşaltarak denerim, ama daha uzun zaman alır.
And we need to print out another conduit.
Ve başka bir boru basmamız gerekiyor.
I got a boot print and corresponding blood drops.
Ve gelen kan damlaları ben bir bot izi var.
He worked part-time as a print model.
Onun temsilcisi ile iletişime geçip son işi neymiş öğreneceğim.
I'll print them when we get home.
- Eve gidince çıkartırım. - Tamam.
I'll print it out for you.
Tabi senin için hemen çıktısını alıyorum.
I just need to figure out how to print.
Nathan'ın ergenlik döneminde sen onunla seksle ilgili konuşurken... -... garip davranıyor muydu?
We'll print another portal vein.
Başka bir portal damar yazdıracağız.
- Would you like me to print out a photo replay?
- Dilersen sana fotoğrafını gösterebilirim.
♪ Learning to print
# Basmayı öğreniyoruz #
I went to the printer and told him to print one of each, then I'd choose.
Davetiyeciye vardım "Hepsinden birer tane bas, biz içinden seçelim." dedim.
Unfortunately, I ran out of money, so I couldn't print out the chapters on gutting and skinning, but... we'll worry about that when we get there.
Maalesef param yetmediği için temizleme ve deri yüzme kısımlarının çıktısını alamadım. Ama oraya kadar gelince dert ederiz bunları.
The fingerprint on the gun is Ji's, but the print on the last bullet is different.
Silah üzerindeki parmak izi Ji Dong-Cheol'a ait ama mermi kovanındaki, Ji Dong-Cheol'un olduğu söylenen başkasına ait.
It matches the partial print lifted from the trigger, so the real killer likely inserted the bullets.
Silaha kurşunu koyan kimse esas katil de o demek oluyor.