Punch Çeviri Türkçe
7,923 parallel translation
So, if we flip this "take a punch" thing, and say what you're really after is, you want to build strength, you want to get strong.
Bu "yumruk alma" olayını tersine çevirirsek aslında demek istediğin "güçlü olmak istiyorum, kuvvetli olmak istiyorum" du.
Sucker Punch!
Salak yumruğu!
Like I sai, an I hope you won't punch me for saying it again, that is the most important resource in the worl.
Dediğim gibi ve umarım tekrar söyledim diye beni yumruklamazsın ama dünyadaki en önemli güç bu şu an.
Time to punch the clock an make the casseroles.
İşimin başına geçip güvecimi yapma vaktidir.
And we also have non-alcoholic sparkling punch.
Ayrıca alkolsüz gazlı kokteylimiz de var.
Steal me a punch card from Steak USA.
Benim için Steak USA'dan sadık müşteri kartlarından çal.
- Punch'em all out so I get a free steak.
- Hepsini damgala da bedava biftek alayım.
Afraid the cops are after you for stealing that punch card?
O sadık müşteri kartını çaldığın için polisler peşinde mi sandın?
Hey, buddy, I'm not the one that's ordering a fucking rum punch.
Dostum, rom sipariş eden ben değilim.
We could, but we always run the risk of someone else beating us to the punch.
Düşünebiliriz ama her zaman birinin bizden önce davranma riski olacak.
He used to punch me when dad wasn't around.
Babam etrafta olmadığı zaman Tom beni yumruklardı.
Long, sullen silences and an occasional punch in the face.
Uzun, kasvetli sessizlikler ve rastgele yumruklar.
Yes, Franz throws a mean punch, that's for damn sure.
Evet, Franz hemen değişiverir. Salon dansı yapar gibi...
Look, I saw you throw the first punch.
Bak, ilk yumruğu senin attığını gördüm.
Punch the other girl in the tit.
Diğer kızın memesine yumruk at.
The one-two punch of the sex tape with his girl and whatever gesture he made, it was more than Charles could take.
Kız arkadaşı ile yaptığı seks kasedi ve yaptığı jestler, Charles'ın kaldırabileceğinden fazlaydı.
It's a one-two punch.
Aynı anda iki yumruk atacağız.
Why don't you follow the Viceroy and punch him squarely in the face?
Niye Genel Vali'nin peşinden gidip yüzüne sıkı bir yumruk atmıyorsun?
What are you gonna do a straight punch?
Düz bir yumruk mu atacaksın?
Way to take a punch, Jack.
Çok iyi yumruk yiyorsun Jack.
Well, you know where a punch is going before it's thrown sometimes, right?
Bazen bir yumruğun, yola çıkmadan nereye gideceğini bilirsin, değil mi?
Punch through the walls? If it comes to it.
O raddeye gelirse.
I wanted to punch his fucking face in.
Suratına bir yumruk geçirmek istiyordum.
Yeah, I'm going with you'cause I want to punch out a nun.
Seninle geliyorum çünkü rahibeyi yumruklamak istiyorum.
I'm surprised you didn't punch me in the shoulder and pull my hair.
Omzumdan vurup saçlarımı çekmediğinden şaşırdım.
Come on, punch me in the face.
Hadi, geçir suratıma.
You said you were gonna punch me in the balls.
Hayalarımı yumruklayacağını söyledin.
And when you punch, punch hard.
Ve ne zaman yumruklarsan, sert yumrukla.
You call that a punch?
Buna yumruk mu diyorsun sen?
If life has taught me anything, it's that... I can take a punch.
Eğer bu hayatta öğrendiğim bir şey varsa o da... bir yumruğa dayanabileceğim.
When we were boys, your father would say that to me, and then he would punch me as hard as he could.
Biz çocukken baban bana bunu söylerdi ve sonrasında bana tüm gücüyle yumruğu geçirirdi.
- You had to punch him?
Tamam ama yumruk atmak zorunda miydin?
Not technically, he ducked my punch.
- Teknik olarak değil. Yumruğuma başını eğdi.
Punch Romaine ;
Punch Romaine.
Been mulling that impulse ever since you decided to serve Punch Romaine.
Punch Romaine servis etmeye karar verdiğinden beri bunu fevri buluyordum.
Who threw the first punch?
- İlk yumruğu kim attı?
They never threw the first punch.
Asla ilk tokatı atmazlar.
Well, she didn't gut-punch me, so there is that.
- En azından yumruk yemedim.
Then, Glenn, I'd like you to whip out your little wanker and fuck-punch me in the back of the throat with as much monkey spunk that that little cock of yours can muster.
Sonra Gleen, küçük aletini ağzıma alıp, bir maymunun muz yemesi gibi emmek istiyorum.
Punch up to that corner.
Köşeyi tutun.
I need you to punch left, down that alleyway.
Soldaki sokağı aşmanızı istiyorum. Sizi koruyacağım.
And then she'll punch you, and you'll say, "That's not a mirror. That's an open window."
Yumruğu yediğinde de "Ayna değil, açık bir pencereymiş." diyeceksin.
As we say in Norway which means roughly, uh, "Sometimes it just takes one punch to get things rolling."
Norveççede şöyle deriz...... yaklaşık şöyle denebilir "Bazen sadece bir yumruk işleyişi düzeltir."
But if you and I work hard, man... and we put money away, then we can beat him to the punch.
Ama eğer ikimiz de yeterince çalışırsak ve para biriktirebilirsek o zaman adamı darmadağın edebiliriz.
What did he see you doing caused you to punch his ticket like that?
Ne yaptığını gördü de.. hemen biletini kestin adamın?
They made sure of that before they threw the first punch.
Daha ilk yumruğu atmadan önce bundan emin oldular.
Doctors had one eye on the clock, waiting to punch the time of death.
Doktorların bir gözü saate bakıyordu. Ölüm saatini yazmak için bekliyorlardı.
Packs a little more punch.
Yumruk kadar yer kaplar.
Try and punch me out.
Bana yumruk atmaya çalış.
Milk punch.
- Bu kahrolası şeyin adı nedir? - Sütlü içki.
Punch a clock?
Her gün işe gitmek mi?