Reach for it Çeviri Türkçe
390 parallel translation
Reach for it!
Teslim ol!
You'll have to reach for it.
Ona ulaşman gerekecek.
You'd like me to reach for it, wouldn't ya?
Silahlı olmam hoşuna giderdi değil mi?
Go on, reach for it, Ryman.
Devam et, dokun silahına, Ryman.
Go ahead, George, reach for it.
Hadi, George, bu gidişe bir dur de.
Now reach for it.
Yakala bakalım.
Come on, reach for it!
Durma, yakala!
Then one day I was just walking down the street and I heard a voice behind me say "Reach for it, mister!" I spun around.
Sonra bir gün... sokakta yürüyordum, arkamdan bir sesin... "Silahına davran, beyim!" dediğini duydum. Arkamı döndüm.
Reach for it!
Uzan ona!
Reach for it.
Uzan.
Reach for it.
Uzan haydi.
It's what fliers and piano players and everyone else count on. They reach for it.
Pilotlar ve piyanistler... ve diğer herkes buna güvenir.
And when they reach for it, kill'em both. - Where are you going?
O bilgiye ulaştıklarında ikisini de öldürürsünüz.
" I need another's arms to reach for it
" Kalbime ulaşacak kollar istiyorum
Reach for it.
Ellerini kaldır!
- It's down the same stretch for another two days until we reach the river here.
- Nehre ulaşana kadar bir iki gün daha sıkışık olacak.
I'm looking for a way to reach it.
Onu kazanmanın yolunu arıyorum.
If old man Hadley ever found out, he'd have you sent so far away, it'd take ten years for a telegram to reach you.
İhtiyar Hadley seni yakalarsa, seni öyle uzağa şutlar ki, telgrafla bile sana ulaşmak 10 yıl alır.
Turns it on the minute she wakes up, like some people reach for a cigarette.
Uyanır uyanmaz televizyonu açar. Uyanır uyanmaz sigara yakan tipler gibi.
And we'll reach 50 waiting for it to happen.
Ve 50 yaşına geldiğimizde onun olmasını bekleyeceğiz.
We haven't water enough for tomorrow let alone the time it would take to reach Icos.
Bizi lcos'a götürecek kadar bile suyumuz yok.
In other words, it's possible the fail-safe mechanism... might be giving them a go signal... at the same time they can't reach you for positive confirmation.
Diğer bir deyişle, onay için size ulaşamadıkları bir anda... Mutlak Savaş mekanizması... yanlışlıkla saldırı emri vermiş olabilir.
It has been arranged for a French division to reach Paris first.
Paris'e giren ilk birliğin Fransız olmasını istemişler.
However, pending changes since we are captives of each other's company for 26 days I think it is best if we reach an understanding.
Bununla birlikte bekleyen değişmelerle 26 gün boyunca birbirimizin arkadaşı olmaya mecbur olduğumuzdan anlaşmaya varmamızın en iyisi olduğuna inanıyorum.
One of them became our home. For those of us who could reach it.
Oraya ulaşabilenlerimize, orası ev oldu.
To reach place of power motorboat, it is necessary to make borrowings of automobile for short time only, sir.
Güçlü teknelerin yerine erişmek için otomobil borç alıyor yapmak gerekli kısa zaman için yalnız, bayım.
Come on, it's hard for me to reach.
Haydi! Ucuna kavuşamıyorum.
Certain circumstances may make it necessary for me to have to reach you outside of regular business hours.
Bazı durumlarda, mesai saatleri dışında size ulaşmak zorunda kalabilirim.
Lowell immediately transferred the stock into his own name and with it, left for South America, out of our reach.
Lowell, uyanıklık ederek Sud-Aero hisselerini hemen kendi üzerine geçirdi ve Güney Amerika'da ulaşamayacağımız bir yere yerleşti.
It took seven minutes for our words to reach the giant spacecraft but this time delay has been edited from this recording.
Sesimizin bu dev uzay aracına ulaşma süresi 7 dakika ama kayıt sırasında bu gecikme kaldırıldı.
Do not reach for the trigger or you'll never touch it.
Tetiğe basmaya yeltenme yoksa bu son hareketin olur.
- No. It is enough for me to know that we shall understand all when we reach our home.
Yurdumuza vardığımızda her şeyi anlayacağımızı bilmek yeterli.
Even if they did, they would never reach out for it.
Hem bilseler bile, ona hiçbir zaman ulaşamazlar da.
Uh-uh. Reach for it.
Hayır, gel de al.
We want it through and ready for track by the time these men reach it.
Oraya vardığımızda tünelin demiryoluna hazır olması gerek.
It will not reach it's maximum search range for another hour.
Keşif alanının en ucuna ulaşabilmesi için 1 saat daha geçmeli.
This is a holdup, reach for the ceiling. You better say it.
"Bu bir soygundur" kısmını sen söyle, sesin daha gür.
It's important to know that it takes 21 mins. for the signal from Mars to reach Earth.
Şunu bilmeniz gerekir ki, sinyallerin Mars'tan Dünya'ya ulaşması yaklaşık 21 dakika alıyor.
It could take up to 1.30 hr. For the recovery forces to reach them.
Kurtarma birimlerinin onlara ulaşması yaklaşık 1.30 saat sürebilir.
It's too far away for me to reach.
Çok uzak, erişemiyorum.
Say, "Oh, I lost it," and fumbling for it, you reach into your bag and happen to take out a few thousand lire and put them on the table.
Sadece onu kaybettiğinizi söyleyin, çantanızda arıyormuş gibi yapın ve bir kaç bin lire çıkarıp masaya bırakın.
Then you reach for your lipstick, your hand gushes into it, and it goes all over...
Sonra rujunu almak için uzandığında eline bulaşır ve her yerin...
It's the first of the two gates you must pass through before you reach the Southern Oracle and get me the final information for my book.
Hayır, Güney Kahin'ine ulaşmadan ve kitabım için gereken son bilgiyi getirmeden önce geçmen gereken ilk İki Kapı...
It takes a minute for me to see your watch... because it takes a minute for the light to reach me.
Saatini görmem bir dakikamı alır. Çünkü ışığın bana ulaşması bir dakikamı alır.
Remember, if you look at my watch... it's gonna take a minute for it to reach you too.
Unutma sakın saatime bakman senin de bir dakikanı alır.
You serve as an example for all our young readers, showing them they must be book smart, not book cheats, that the hand of justice will triumph, even if it must reach down to the very bowels of the Earth- -
Bütün genç okuyuculara örnek olacağına, onları kurnaz olmayı öğretiyorsun, nasıl hile yapılacağını, ama hak yerini bulacak, yeryüzünün derinliklerine, inilmek zorunda kalınsa bile...
It's difficult for me to reach the table.
Masaya ulaşmak benim için çok zor.
I think it's tough for guys my age to reach out.
Benim yaşımdaki birini anlaman senin yaşında biri için güç olabilir.
It was out of my reach. What do you want me to do, dive for it?
Yetişemedim Ne yapsaydım yani ölsemiydim?
I reach into my pocket to pay for it. I look down.
Ödemek için elimi cebime attım. Aşağı baktım.
I reach into my pocket to pay for it.
Ödemek için elimi cebime attım.
reach for the sky 21
for it 119
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
for it 119
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322