Same here Çeviri Türkçe
3,877 parallel translation
Same here.
Ben de.
Same here.
Burası da öyle.
Same here.
Aynen.
Same here.
Aynen öyle.
- Same here.
- Aynen burası da.
Same here.
Aynı şekilde.
- Same here
- Ben de.
Same here.
Ben de bulamadım.
For thousands of miles on their way here, the monarchs have faced the same problem.
Buraya gelirken katettikleri binlerce kilometre boyunca, kral kelebekleri aynı sorunla karşılaştılar.
No matter where you are, no matter what city or town you're always in the same place. The same shitty room. Here.
Nerede olursan ol, hangi şehre gidersen git hep aynı yerde oluyorsun, aynı boktan odada işte burada.
It sure hasn't been the same around here without you.
Buralar sensizken hiç eskisi gibi değildi.
J.R. did the same thing to my father as he did to yours, and I can't fight him from in here, but you can.
J.R seninkine yaptığının aynısını benim babama da yaptı, ve ben onunla buradan savaşamıyorum, ama sen savaşabilirsin.
My friend here would like to buy some clothing, and I wanna make sure that you treat him with the same respect as everyone else here.
Arkadaşım birkaç parça giysi almak istiyor. Sizin ona, diğer müşterilere gösterdiğiniz saygının aynısını gösterdiğinizden emin olmak istiyorum.
And even here, in water that's been collected from deep within a cave, there are organisms that are detecting and responding to their environment in the same way that living things have been doing for over a billion years.
Burada, mağaranın derinliklerinden aldığımız suda bile bulunduğu ortama ayak uyduran organizmalar bulunuyor. Canlılar bunu bir milyar yıldan uzun bir süredir aynı şekilde yapıyorlar.
The same way I got us in here. Contacts?
Kendimizi buraya soktuğumuz yolla.Temaslar?
No, I mean, we pay the same rent and have another person living here?
Hayır, demek istediğim aynı kirayı ödeyeceğiz ama birisi daha burada kalacak?
Did you both get here at the same time?
İkiniz de aynı anda mı geldiniz?
I only moved up here because I couldn't stand living in the same city and never hearing from him.
Aynı şehirde yaşayıp ondan haber almadan yaşamayacağım için buraya taşındım sadece.
Him and Sakura-san are the same age and they both got their starts here as stylists but he was given one promotion after another and now he's the intimidating Manager of the Ginza office.
Sakura ile ikisi aynı yaştalar ve ikisi de stilistliğe burada başladılar. Ama o ardı ardına terfi etti ve şu an Ginza ofisinin korkutucu müdürü.
Look at this piece of wood right here. It's the same piece of wood that's on the other screen here.
Diğer kameradaki görüntüde de aynı tahta parçası görünüyor.
And we're kind of sleeping on the same bed here
Burada aynı yatağı paylaşıyor sayılırız.
This lad here, number 7, just up and disappeared, same as the other sons, brothers, cousins... all from Five Points.
Şu genç, yedi numara ortaya çıkmış ve kaybolmuş diğer çocuklar, kardeşler, kuzenler gibi. Hepsi de Five Points'ten.
And, yet, here we are, looking out at that same lamppost, thinking about what happened to your brothers.
Ve yine, burada vardır bakan Aynı elektrik direği de, düşünmeye ne kardeş ne oldu.
I think we're saying the same thing here, really.
Burada bence herkes aynı şeyi söylüyor aslında.
Our neighbors may hail from Bohemia or Poland or Bavaria or the far reaches of the Steppes, but we stand here today under the same...
Komşularımız Bohemya'dan, Polonya'dan veya Bavarya'dan ya da steplerin en uzak ucundan gelmiş olabilirler ama biz burada aynı... aynı...
We're on the same side here.
- Hepimiz aynı taraftayız.
Catherine, you and I are on the same side here.
Catherine, burada seninle ben aynı taraftayız.
This here had a taste, it's the same as taken from the woman Pang's apartments.
Buradakinin tadı, Pang'in evindekiyle aynı.
Here, Carson City- - it's the same.
Burada, Carson City - bu aynıdır.
I don't have followers, and the people, they found their way here the same way I did ; they hear the call.
Müritlerim yok insanlar yollarını burada buldular tıpkı benim gibi onlar da haykırışı duydular.
This same solution to desert survival was adopted by the only people to have mastered life here. The Bedouin nomads.
Bu aynı çölde hayatta kalma çözümüne adapte olmuş, buradaki hayatta uzmanlaşmış tek insanlar Bedevi göçebeleridir.
Of course he is like a devil, but not the same devil that we have outside because everything here belongs to him.
Tabii şeytan gibidir ama dışarıdaki şeytana benzemez çünkü buradaki her şey ona aittir.
The only reason that she is in here is because a lot of other people feel the same way that she does.
Burada olmasının tek sebebi dışarda onun gibi düşünen birçoğunun daha olması.
I... don't recall that coming up, but that doesn't matter because, and here's the really important part, I don't feel the same way, and she's moving on. She's online dating.
Böyle bir şeyin söylendiğini hatırlamıyorum ama bu önemli değil çünkü bak şimdi en önemli kısım geliyor ben aynı şekilde hissetmiyorum ve o da hayatına devam ediyor çöpçatanlık sitesine kaydolmuş.
If you guys pick the same guy as Stewie here.
Eğer Stewie'nin gördüğü adam sizinkiyse tamamdır.
We are all on the same team here.
Burada hepimiz aynı takımdayız.
It's how you got back here, same explosion that brought back the others, except you landed in 1992 which is two years before I was born...
Buraya o şekilde geldin, aynı patlama diğerleri de getirdi ama, farklı olarak sen 1992 yılına geldin ki bu da benim doğumumdan iki yıl öncesi...
But now I think she was here for the same reason I went to Berlin.
Ama şimdi, benim Berlin'e gitmemle aynı sebepten burada olduğunu düşünüyorum.
I'm a junior here We're in the same class
Burada çaylağım. Aynı sınıftayız.
The truth is, you're here for the same reason I am... our dirty little secret.
Gerçek şu ki sen de benim gibi aynı nedenden ötürü buradasın.
Yes, I was just out in the hall with you, now, here I am in the room with you, the same person.
Evet, biraz önce seninle dışarıdaydık şimdi de aynı odadayız aynı kişiyim.
I'm guessing she doesn't have the same emotional connection to Gerry here as she does to you or Preston.
Sanırım, Gerry ile arasında sizinle veya Preston ile arasında olan o sıkı duygusal bağdan yok.
Would you like me to get here at the same time as you?
Seninle aynı saatte gelmemi mi isterdin?
Everyone here wants the same thing as you.
Buradaki herkes senin istediğin şeyi istiyor.
I'm out here, but you're in the same city.
Hadi ben buradayım ama siz aynı şehirdesiniz.
What are you doing here? Ah, it's my daily run. Same as you.
Onu kendi randevusunda gördüm.
I don't understand anything you say and at the same time I'm very happy to be here.
Söylediğiniz hiçbir şeyi anlamıyorum ama aynı zamanda burada olduğum için çok mutluyum.
And here, I've been stapling the same way for 20 years like a frickin'sheep.
Ben de 20 yıldır aynı şekilde zımbalıyordum koyun gibi.
Same people who brought her here, they can make folk disappear.
Kızı buraya getirenler aynı zamanda insanları ortadan kaybedebilirler de.
I know you feel the same, but we're never gonna see them again if we don't try to get out of here.
Senin de böyle hissettiğini biliyorum. Ama eğer buradan kaçmayı denemezsek onları asla tekrar göremeyiz.
By who? By the same evil that's trapped me here, the very one that controls the Horseman now.
Beni buraya hapseden ve şu anda süvariyi kontrol eden canavar.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20