English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / She's okay

She's okay Çeviri Türkçe

4,610 parallel translation
I'd really like to make sure she's okay.
Gerçekten iyi olup olmadığından emin olmak istiyorum.
Okay, it's only a matter of time before she runs out of whistles and start tearing our balloons and say Aria killed Shana.
Pekala, düdüklerini çıkarıp balonlarımızı yırtarak... Aria'nın Shana'yı öldürdüğünü söylemesi sadece zaman meselesi.
- She is. - It's okay if I say that, right?
- Böyle söylememde bir sakınca yok değil mi?
Okay, so you saw a girl in your vision at the gas station, and you're saying that she's responsible?
Benziklikte bir kız gördün ve bunu yapan o yani?
In this scene, okay, he's... He's imagining you two while she's blowing me, so that I can get aroused.
Bu sahnede Mitch o bana sakso çekerken tahrik olsun diye sizi hayal ediyor.
Well... She's staring. Okay.
Bana bakakaldı.
She's gonna be okay.
- İyi olacak.
Okay, she's gonna go into shock, so you need to keep her awake, and she needs an ambulance right away.
Şoka girmek üzere, o yüzden onu uyanık tutmalısın, ve acilen ambulansa ihtiyacı var.
She's not, okay?
Söylemiyor, tamammı?
Dad, it's okay, she's going to be okay.
Baba sorun yok. Bir şey olmaz ona.
So I said, "Okay, she can half my turn as long as she gives me back the other half."
Ben de "Benim sıramın yarısını tamamlayabilirsin diğer yarısını tamamlamama izin verdiğin sürece." dedim.
Okay, yes, but she's doing it for you.
- Peki, tamam. Ama bunu senin için yapıyor.
- [Sighs ] - [ Door slams] Okay, she's fine.
Tamam, o iyi.
She's, um, a little dirty, but she's fine, and she's safe now, okay?
Üstü başı biraz kirli ama iyi ve şu anda güvende tamam mı?
Okay, assuming she died near where we found her, let's check out all the saltwater pools in the area.
Onu bulduğumuz yerin yakınında boğulduğunu varsayarak o bölgedeki tüm tuzlu su havuzlarını kontrol edelim.
She's gotta be okay.
Benim suçum.
Okay, well, she's already left.
Çıkalı çok oldu.
She's okay.
Durumu iyi.
I hope she's okay.
Umarım iyidir.
Okay. She's wanted by the FBI.
Tamam ama FBI onu arıyor.
Oh, that's awful. ls she okay?
- Çok kötü olmuş. Bridge iyi mi?
Okay, let's get her inside before she bleeds out.
Kan kaybından ölmeden içeriye taşıyalım.
I'm just trying to figure out who she is, okay?
Yalnızca kim olduğunu çözmeye çalışıyorum, tamam mı?
I'll make sure she's safe, okay?
Onun güvende olduğuna emin olacağım, tamam mı?
She's okay.
İyidir.
She's too pissed to listen to me right now, and she's got her reasons, okay?
Benimle konuşamayacak kadar kızgın ve haklı sebepleri var, tamam mı?
Do you think she's okay?
Sence o iyi midir?
No, she's not okay!
Hayır, değil!
She's not Jeanne, okay?
Senin kızın kişiliğiyle insanlığına tutundu.
She's okay.
İyi.
They said she's run down and a little dehydrated but that she's okay.
Yorgun düştüğünü ve susuz kaldığını ama iyi olduğunu söylediler.
I told you she's not gonna care if I go or not, okay?
Gidip gitmememi sorun etmeyecek dedim.
Our friend likes to throw away people when she's done using them and I need to be prepared, okay?
Arkadaşımız kullandıktan sonra insanları atmayı seviyor. Hazırlıklı olmalıyım, tamam mı?
I'm just afraid that she's going to show up again and she's gonna... she's gonna tell me that it was all wrong and that she's not okay and that it's my fault.
Yine rüyama girer diye korkuyorum. Bana her şeyi yanlış yaptığımı, iyi olmadığını söyler diye. Senin hatandı der diye.
Actually, it's her grandmother's lake house. But she's dead, so it's okay.
Aslında büyükannesinin göl evi ama o ölmüş, sorun yok yani.
I mean, it's not okay that she's dead.
Ölmüş olması iyi bir şey değil tabii.
It's okay, she's just drunk.
Bir şey yok. Sadece sarhoş olmuş.
- Okay, so Elizabeth thinks I'm meeting my mom in this food court, and she's looking around.
- Tamam. Elizabeth yemek katında annemle buluştuğumu sanıyor ve etrafa bakınıyor.
She's been eating okay, hasn't she?
İyi yedirdiniz, değil mi?
But she's going to be okay?
Ama iyileşecek, değil mi? Evet.
She's okay.
İyileşiyor.
She knows that you have something that's worth something, okay?
Zaten biliyor.
Okay, she's stalling.
Tamam geciktirmeye başladı.
She's gonna be okay, though, right?
İyi olabilecek ama, değil mi?
Okay. Um, okay. She's hot.
Tamam seksiymiş.
Okay, well, you know, that's actually kind of a relief, really, because as long as she's in jail, I know where she is, and she can't be doing drugs.
Tamam, bilirsin bu bi çeşit rahatlama gerçekten, çünkü o hapiste durduğu sürece, nerede olduğunu bileceğim ve uyuşturucu almadığınından da emin olacağım.
Okay, now, Lanning said she didn't recognize Weaver's body, and I let that slide.
Tamam şimdi... Lanning, Weaver'ın cesedini tanıyamadığını söyledi ve ben bunu geçiştirdim.
She's all right. She's not okay, Tom!
- İyi değil, Tom!
Where's your mom? Is she okay?
Annen nerede?
Um... please tell me she's okay.
Lutfen bana iyi oldugunu soyleyin.
She's not a conquest, okay?
O bir fetih değil, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]