Sneakers Çeviri Türkçe
1,012 parallel translation
Of course, the problem there is that he had his shoes on... when the guy was chasing him... but when we found the body, of course... he'd changed into sneakers and gym clothes.
Birbirimizden 25 ya da 50 cm'den ötede olamazdık. Onun kolunu kavradım ve mücadele ettik. Ve tabanca patlayınca, tabancaya vurup uzaklaştırmayı başardım.
This is a picture of Mr. Stafford's sneakers.
Siz şu anda kendinizi suçladınız, efendim.
These sneakers feel like they're full of marbles.
Boyalı kadın Sadie.
And your sneakers.
Küçük bir kürek.
Like buy, you know, sneakers, hey, let me have 66 pairs of sneakers, would you please?
Mesela spor ayakkabısı. 66 çift spor ayakkabısı alabilir miyim lütfen?
Never have to shop for sneakers again as long as I live.
Hayatım boyunca bir daha hiç spor ayakkabısı almama gerek kalmadı.
In three years, all he's ever given me is a sweater and a pair of sneakers.
Üç yıl içinde onun bana tek verdiği, bir kazakla bir çift ayakkabı.
You know, my brother is 38, and he's still got his sneakers from high school, you know.
Biliyor musunuz, kardeşim 38 yaşında ve hala Lise'den kalma lastik ayakkabıları var, biliyor musunuz.
I got some sneakers so it wouldn't be a total loss.
Spor ayakkabılarım var.
What's the idea of the sneakers, boy?
Spor ayakkabılar hakkında herhangi bir bilgin var mı, evlat?
Where'd you get the sneakers?
- Çikolataları nereden aldın?
Lick my sneakers, you little worm!
Ayakkabılarımı yala, seni küçük solucan!
We'll put high heels on your sneakers and make you centre.
Ayakkabılarının topuklarını yükseltir, pivot yaparız.
I found an old pair of Lewis'sneakers.
Lewis'in eski spor ayakkabılarını buldum.
- Pop, you didn't see my sneakers.
Ayakkabılarımı gördün mü?
He came back after that month and took his sneakers. Remember those sneakers with the University of Virginia on them? He was so proud of them.
Geri döndüğünde, şu basket ayakkabılarını aldı üzerinde "Virginia Üniversitesi" yazan ayakkabılarını onlarla gurur duyardı.
"Tennis shorts, leather sneakers, wrist bands."
- Tenis şortları. deri tenis ayakkabısı, bileklik. "
- Look at their sneakers.
- Ne bekliyorsun, Thorn? Şu çocukların giydiği spor ayakkabılara bir bak.
If our guys had sneakers like that who knows what they could do.
Bizim çocuklarda da öyle ayakkabı olsa, kim bilir neler yaparlar.
But the next time I ran away from home, if I were you, I'd wear something more substantial than those sneakers.
Ama yerinde olsaydım, gelecek sefer evden kaçtığımda bu bez ayakkabılardan daha sağlam bir şeyler giyerdim.
"Last seen wearing blue polo shirt with white stripes, blue jeans and white sneakers, carrying a blue knapsack."
" En son görüldüğünde üzerinde beyaz çizgili mavi polo gömleği kot pantalon beyaz spor ayakkabısı ve mavi sırt çantası vardı.
Bogomil had that red mud all over his sneakers.
Bogomil'in ayakkabılarında kırmızı çamur vardı.
Good Guy PJ sneakers.
İyi Arkadaş pijama terlikleri. Vay.
What do you think was so important about my sneakers, Chucky?
Sence terliklerimin nesi... bu kadar önemliydi Chucky?
I think they're sent down here in their Volkswagens and their sneakers, just to get their heads cracked open.
Kafalarının patlatılması için Volkswagen'lerle buraya gönderiliyorlar.
He's wearing a Prince T-shirt and red sneakers.
Prince tişörtü ve kırmızı spor ayakkabılar.
Who told you to step up on my sneakers?
İki kere hem de!
Kick off your sneakers Stick around for a while
# We got it all on UHF
We got it all on UHF
# Kick off your sneakers Stick around for a while
Sneakers became running shoes. False teeth became dental appliances.
Sneakers, koşu ayakkabısı oldu takma diş, diş işçiliği.
Fancy sneakers.
guzel kesler.
I came to get my sneakers.
Spor ayakkabılarımı almaya geldim.
You said you'd buy me new sneakers.
Hani bana yeni spor ayakkabı alacaktın?
Also, do me a favor. Keep your sneakers clean tonight.
Ayrıca, Iütfen akşama kadar ayakkabılarını temiz tut.
Th-Th-That's for... for sneakers and tennis rackets and wristbands.
Ayakkabılar, tenis raketleri ve bileklikler için söz veriyorum.
Your father wears sneakers in the pool?
Babanın havuza spor ayakkabı ile girdiği?
You got sneakers.
Spor ayakkabıların var.
She was somewhere out there... my sorceress in white sneakers.
Beyaz spor ayakkabılı büyücüm oralarda bir yerdeydi.
You're not getting a little light in the sneakers, are you, pal?
Tenis ayakkabılarına biraz olsun bulamıyorsun değil mi, adamım?
Yeah, she loved sneakers and baseball hats... and, yeah, she loved baseball.
Evet, spor ayakkabıları ve beysbol şapkalarını severdi beysbolu da severdi tabii.
'l realised, I'd left my favourite pair of sneakers on the roof of the car.
En sevdiğim lastik ayakkabıları arabanın üzerinde unuttuğumu fark ettim.
So your experience of the Christmas spirit would be that you didn't slam the car into reverse, speed back there, and rip your smelly old sneakers out of a homeless man's hands.
Demek arabanı hızla geri vitese takıp zavallı adamın ayağından o pis kokulu eski ayakkabıları çekip almadın. İşte Noel ruhu diye buna denir.
Just yesterday, I was crossing the street, and this beautiful pair of sneakers flew off a car and landed on my feet.
Dün karşıdan karşıya geçiyordum. Bir arabanın üzerinden güzel bir çift ayakkabı uçtu ve ayağıma takıldı.
- "New sneakers." - "New sneakers." Right, that's it.
- "Yeni spor ayakkabı." - "Yeni spor ayakkabı." Doğru, buydu.
- New sneakers?
- Yeni spor ayakkabı mı?
- What do you need new sneakers for?
- Yeni ayakkabıyı ne yapacaksın ki?
- I like sneakers.
- Seviyorum da ondan.
My father wears his sneakers in the pool.
Benim babam spor ayakkabılarıyla havuza girer.
- its hard to get me outta sweat pants y'know cause your usually running around tryin a get stuff done when your not at work y know the sneakers are on and the sweat pants are on
O yüzden her zaman spor ayakkabılarımı ve eşofmanlarımı giyerim. - Kirsten hâlâ giyinmemişsin. - Julie çok iddialı giyiniyor.
hi. i just wanted to tell you nathan loved his sneakers.
- Efendim. - Selam.
Sneakers.
- Tüyler ürpertici mi? - Evet.