English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / So we're agreed

So we're agreed Çeviri Türkçe

71 parallel translation
So we're agreed to go "fishing", what method shall we use?
Balık avına çıkmak konusunda anlaştık. Peki metodumuz ne olacak?
- So we're agreed.
- Öyleyse anlaştık.
Just so we're agreed :
Anlaşmamız şöyle :
So we're agreed then.
O halde anlaştık.
And so, gentlemen, we're all agreed.
Pekala beyler, o halde hemfikiriz.
So we're agreed?
Anlaştık mı?
I've asked Hattie to be my wife, and she has personally agreed, so we're going to be married.
Hattie'den karım olmasını istedim... o da bizzat onayladı, yani evleniyoruz.
- So we're agreed?
- Öyleyse anlaştık?
Then the fifth time he visited and all should've been clear already... the guy said : "Now, David Lee, we're going to sauna", and since they were drunk... they agreed, but Dave couldn't get his tie open at first so the guy went ahead... and David Lee went afterwards and complete silence fell when the guy saw what his son-in-law was like.
Beşinci kez gittiğinde, her şey ortaya çıktı. Herif, "Şimdi David, saunaya gidiyoruz" dedi, ve ikisi de içkili olduğundan... hemfikir oldular. Ama Dave kravatını çözemedi ve önce herif girdi... arkasından da David Lee.
Okay, so we're agreed.
Pekala, o halde karar verdik.
So we're all agreed that I would be legally justified in tearing this up.
Hepimiz şunu biliyoruz ki, benim bu mektubu yasal olarak yok etmeye hakkım var.
So we're all agreed.
Hepimiz hemfikiriz.
So we're agreed? The medication's controlling Cragen's paranoia.
Yani ilaçlar Karigon'un paranoyasını bastırıyor?
So we're agreed.
48 saat içinde 6 milyon.
So we're agreed, 20 minutes?
Yani anlaştık, 20 dakika?
So we're agreed
O halde anlaştık.
As we agreed, you'll live in Limoges in the old Barnery house that you're so fond of.
Anlaştığımız gibi Limoges'da çok sevdiğin Barnery evinde oturacaksın.
So we're agreed?
Anlaştık mı?
So, we're agreed?
O halde, anlaştık mı?
- No, no, no, we agreed to split everything, so that's what we're gonna do. These are your mints so tell me- -
Olmaz, madem her şeyin parasını bölüşüyoruz, bunlar da senin...
So we're agreed.
O halde anlaştık.
So we're all agreed?
Öyleyse hepimiz anlaştık.
So we're agreed we'll set aside six inches for the editorial column?
Editörün köşesine 15 santim mi ayıralım demiştik?
Okay, so we're agreed.
O zaman anlaştık.
So we're agreed.
O hâlde anlaştık.
So we're all agreed.
O halde hepimiz hemfikiriz.
So, we're agreed on this?
Öyleyse anlaştık.
Just so we're clear, they have agreed to these interviews?
Şu konuyu netleştirelim ;.. - Bu görüşmeyi kabul ettiler mi?
And... and of course we're also agreed, that we wish to contribute our aid in a secret and concealed manner, so as not to hurt Miss Matty's feelings.
Ve... ve ayrıca mutabık kalalım ki, yardımımızı gizlilik içinde yapmalıyız, böylece Bayan Matty'nin duygularını incitmemiş oluruz.
We agreed you're not being challenged enough, so we're going to send you somewhere else far away.
Kapasiteni yeterince kullanmadığına karar verdik bu yüzden seni uzaktaki bir okula göndereceğiz.
So we're agreed, then. Hm.
O zaman anlaştık.
I think we're all agreed which areas are the highest... reports that we've had back so far are to be studied at the next meeting.
Sanırım nelerin yüksek önem taşıdığı konusunda hepimiz... Şu ana kadar elimizde olan raporlar bir sonraki toplantıda değerlendirilecek.
So we're exploring the objectives that we set out and agreed upon at the last meeting and how we might achieve them in practice.
Son toplantıda kararlaştırılan konuların üzerinden tekrar geçiyoruz. Nasıl gerçekleştireceğimizi de konuşacağız.
- So, we're agreed on 1,000? - Oh, no!
- O hâlde binde anlaştık mı?
So we're agreed.
O zaman anlaştık.
So, we're agreed.
O zaman, aynı fikirdeyiz.
Normally I would kill a man for crossing that line, but we agreed, you're gonna bring me the box, so I can't do that.
Normalde bu sınırı aşan adamı öldürürüm, ama bana kutuyu getireceğin konusunda anlaştık, bu yüzden bunu yapamam.
So, we agreed we're not going to talk about any post wrap-up,
Her hangi bir bitişten sonra, onun hakkında konuşmayacağımız konusunda aynı fikirdeyiz.
So we're agreed... Carl needs to be locked up.
O zaman Carl'ın içeri tıkılması konusunda anlaştık.
So if we're all agreed...
Hepimiz hem fikir olduğumuza göre...
Okay, so we're all agreed.
Tamam, fikir birliğine vardık.
OK, so we're all agreed.
Yani hepimiz aynı fikirdeyiz.
So you'll be pleased to hear that we're all agreed that it's time for you to continue your treatment elsewhere.
Bu yüzden, tedavini başka yerde devam ettireceğini duymaktan memnun olursun.
So we're agreed? He needs to leave.
Öyle ise anlaştık mı?
- Okay, so we're agreed.
- Tamam, yani anlaştık.
So we're definitely agreed then, yeah?
- Bu konuda hemfikiriz, değil mi?
So, Pietro, we're agreed : No more auditions or things like that.
Pietro, anlaştığımız gibi deneme çekimi yok, ya da o tür şeyler.
I thought we agreed that I would be the lead on this case, and you're undermining my every move, so either you let me do my job...
Anlaştık sanıyordum bu dosyada benim liderlik edeceğim konusunda, ve sen benim her hareketimi baltalamaktasın, bu yüzden bırakta işimi yapayım...
Shelby and I agreed - Mm-hmm. That we're gonna dress sexy this Halloween, so... hopefully that'll make us want to have sex with each other.
Shelby'le birlikte Cadılar Bayramı'nda seksi kıyafetler giyeceğiz umuyoruz ki böylece birbirimizle seks yapmak isteyeceğiz.
So we're agreed.
Yani anlaştık.
The investigative judge agreed to let you review the tape, so we're good on that.
Soruşturma hakimi kaseti gözden geçirmenize izin verdi, yani bunda sorunumuz yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]