Status quo Çeviri Türkçe
268 parallel translation
But today, world peace is enforced by our unit, the Guardians, for the United Nations, but I believe you may be unhappy with the status quo.
Ama günümüzde dünya barışını Birleşmiş Milletler Muhafızları koruyor. Bu durumun sizi mutsuz ettiğine inanıyorum.
Fortunately, an epidemic of diphtheria restored the status quo almost immediately and even brought me a bonus in the shape of the Duchess.
Neyseki bir difteri salgını mevcut durumu neredeyse hemen düzeltti. Ve hatta düşesin ölümüyle, ikramiye bile verdi.
Sure, but our duty is to defend society as it is... with its laws and its current status quo.
Evet ama bizim görevimiz de toplumu korumak. Toplumun koyduğu kanunları ve mal varlığını korumak.
Couldn't we just keep things status quo?
İlişkimize bu haliyle devam edemez miyiz?
Bones. Bones, the normal development of this planet was a status quo between the hill people and the villagers.
Bones, bu gezegenin normal gelişimi insanlar arasında statükoymuş.
They have a real stake in maintaining the status quo
Mevcut durumu sürdürecek ayni hisseleri var.
There's a change in the status quo.
- Durum değişti.
Anyway, most people I know went back to their status quo, in particular in the Communist Party.
Her neyse, biliyorum ki birçok insan bilhassa Komünist Parti içinde kendi statükolarına geri döndüler.
Commercials for the status quo.
Bugünün reklamlarında :
Status quo. We play, we win.
Durum bu. oynarız, yeneriz.
Blessed is just about everyone with an interest in the status quo, right, Reg?
Mukaddeslik statükoya ilgisi olan herkes için gibi, değil mi Reg?
Otherwise, it becomes a status quo.
Aksi halde olağan durum haline gelir.
"... status quo
"... eksik olmadığı yerde
Let's not tamper with the status quo.
Bence şu andaki durumu fazla kurcalamayalım.
- Everything status quo, sir.
- Her şey olması gerektiği gibi efendim.
As for my crew, it may be healthy to shake up the status quo at times.
Mürettebatım açısından, bazen statükoyu sarsmak sağlıklı olabilir.
Keep the status quo
"Keep the status quo"
Status quo.
Durum raporu.
For now, the move's no move, status quo.
Şimdilik yapacağımız şey şu : Status quo.
With Liz available, you've a chance to get your status quo vadis back. So to speak.
Liz'in de müsait olması sayesinde, mevkiinize yeniden kavuşabilirsiniz.
and the central exhibit was a vast working model of America's future constructed by the General Motors corporation. To my father, the World's Fair, was an opportunity to keep the status quo. Ann Bernays
Ama bu demokrasi çeşidi, insanları Roosevelt gibi aktif vatandaş değil, pasif tüketiciler olarak görüyordu.
We're status quo.
Sıradan bir gün.
This to you is status quo? You must lead an interesting life.
Sıradan gününüz böyleyse çok ilginç bir hayat sürdürüyorsunuz demektir.
He was only interested in maintaining the status quo.
O sadece bizi bir oyun olarak gördü.
But aren't police a force that maintains the status quo for the wealthy elite?
Ama polis zengin tabakanın mevcut durumunu koruyan bir güç değil mi?
Meanwhile, I ask you to stay at your posts... and continue as if everything were status quo.
Bu arada sizden görev yerlerinizi terk etmemenizi ve her şey yolundaymış gibi işinizi yapmanızı istiyorum.
Status quo.
Asayiş berkemal.
Everything's status quo.
Her şey yolunda.
Everything's status quo.
Her şey olması gerektiği gibi.
The forces of the status quo tried to crush us once and for all, but we fought back and now there's a cosmic struggle for supremacy and the battle is spreading, causing hazardous repercussions throughout the galaxy.
Quo güçleri, hepimizi birden yok etmeye çalışıyor, ama biz savaşmaya devam ederek, galaksinin çok tehlikeli bir yer haline gelmesine neden oluyoruz.
One is a force for the status quo, and the other's a force for change.
Biri quo durumu için güç ve diğeri de değişim için güçtür.
Maintenance of the status quo is top priority.
Durumun bakım sırası öncelikli.
Batman and Robin... ... militant arm of the warm-blooded oppressors... ... animal protectors of the status quo.
Batman ve Robin sıcakkanlı Sömürücülerin fedaileri düzenin iki ayaklı memeli bekçileri.
- Happy with the status quo. - Yeah.
Geçerli durumdan memnunsan boş ver.
Living life status quo is killing us.
Böyle yaşamak ikimize de acıdan başka birşey vermiyor.
Unfortunately, he's an influential voice for the status quo.
Maalesef, statüko için etkili bir isim.
I do hope that dog... # I do hope that dog...
Kocasının Status Quo'da davul çaldığını biliyor muydun?
Did you know her husband once drummed for Status Quo?
Kocasının Status Quo'da davul çaldığını biliyor muydun?
For such a young man to stand up against thousands of years of tradition and venerated authority, is considered a direct threat to the status quo and its entrenched power base.
Böylesine genç bir adamın, 1000 yıllık geleneklere ve saygı duyulan otoriteye karşı çıkması, mevcut düzene ve onun gücüne karşı direkt bir tehdit olarak görülür.
And then I thought I could get rid of Henry... and at least keep the status quo.
Henry'den kurtulabileceğimi sandım. En azından boşanmayabilirdin.
There's just too many people invested in the status quo.
Şu anki durumdan yararlanan çok kişi var.
You think she'd invite us back if things were status quo?
Peki hala durum aynı olsaydı bizi davet edeceğini mi düşünüyorsun?
Science is about questioning the status quo, questioning authority.
Bilim varolan durumu ve otoriteyi sorgulamaktır.
I think I'll stick with the status quo.
Sanırım bu sorunu çözemeyeceğim.
- What new labor did was suit people who exert power in society not through the political system or not through the democratic political system, so it's big business, and it suits interest, interest suits in the status quo
= DEREK DRAPER = Peter Mandelson'ın Asistanı 1992-1995... politik sistemden değil ya da demokratik politik sistemden değil, yani büyük işlerden alanlar içindi. Köklü çıkarları olanlar için, statükocular içindi.
Ann Bernays To my father, the World's Fair, was an opportunity to keep the status quo.
Babama göre, Dünya Fuarı statükoyu korumak için bir fırsattı.
The majors are the status quo and we're not, we're the anarchists.
Büyük olanlar Status Quo, biz değiliz, biz anarşistiz.
Yeah, he's dangerous to the status quo of a school that cares more about kids who make touchdowns and slam dunks... than kids who are just trying to make it through the day.
Evet, o tehlikeli oldu ama çocuklardan çok touchdown ya da smaç yapmayı umursayan kişiler için tehlikeli oldu. Onu günün olayı haline getirmeye çalışan çocuklar için...
Oh, all you have to do is maintain the status quo, Pacey.
- Tek yapman gereken statükoyu korumak. Başa çıkamayacaksan, bu görevi verebileceğim başka bir sürü insan var.
Keeps the "quo" in the "status".
Mevcut durumu koruyun!
- Ooh!
Status Quo'da sanıyor kendini.