Still there Çeviri Türkçe
19,500 parallel translation
Are you still there?
Hâlâ hatta mısınız?
Oh, you're still there.
Hala buradasınız.
Are they still there?
Hâlâ oradalar mı?
And yet he's still there.
Ama o hala burada.
He's still there.
Hala burada.
Why is he still there?
Niye hala burada?
Still there?
Hala orada mısın?
Romero still there?
Romero orada mı hâlâ?
My son is still there.
Oğlum hâlâ orada.
Um, hello, does someone named Caleb Calhoun still work there?
Merhaba, Caleb Calhoun adında biri hâlâ orada çalışıyor mu?
Um, something about a place that gets so cold in the winter,'cause in the summer, there's all this moisture, and so there's still these pockets of cool air, even in the hottest parts of the summer.
Ev kışın buz gibi oluyor çünkü yazın rutubet oluyor. Serin hava evde kalıyor, yazın en sıcak günlerinde bile.
And then after that, there's still a final level that we look at and that's, what should we do?
Ve bundan sonra durup düşünmemiz gereken son birşey,... daha vardı, "Ne yapmalıyız?".
However, there is still a high probability that any outdoor activity motivated by watching a movie... is probably going to end in some sort of hospitalization.
Ancak bir filme özenilerek yapılan tüm açık hava etkinliklerinde hastanelik olma ihtimali daima oldukça yüksektir.
The missing bullets... are still in there somewhere.
Kayıp mermiler, hâlâ o odada bir yerlerde olmalı.
Maybe, but we still don't know what they were doing out there in the first place.
Belki de hala orada, tam olarak ne yaptıklarını bile bilmiyoruzdur.
We still don't know what he was doing there.
Orda ne işi olduğunu hala bilmiyoruz.
Still awake in there, I hope.
Hâlâ içeri aklı başındadır, umarım.
She might still be there.
Hâlâ orada olabilir.
Most of it washed out in the water, but there are still trace elements on her scalp.
Çoğu suyla çıkmış, ama kafatasında hala biraz iz var.
There's still no word on the President or his detail.
Başkan ve ekibinden hala haber yok.
Because all warfare is based on deception and there are still plenty we haven't heard from.
Çünkü savaşlar aldatmaca üzerinedir ve daha haber almadıklarımız da var.
There are still thousands of them in Afghanistan.
Afganistan'da binlerce var.
Now the baby is still breech, so at this point, there's a 50 / 50 chance we'll need to perform a Caesarean.
Bebek hâlâ ters, o yüzden bu noktada yüzde elli sezeryan yapma ihtimalimiz var.
Yet after all these years, there is a part of me that still isn't convinced.
Yine de, bunca yıldan sonra bir parçam hâlâ buna inanmış değil.
There was a girl... long ago. When I was still in school.
Bir kız vardı uzun zaman önce.
- Am I still good down there?
- Aşağısı hâlâ iyi mi?
Nina, they're seeing eight couples a day, and there's still a three-month waiting list.
Nina, bir günde sekiz çiftle görüşüyorlar ve hâlâ üç aylık bekleme listeleri var.
Yeah, sadly, there's still a stigma attached to impotence.
Evet, ne yazık ki iktidarsızlık hâlâ utanılacak bir şey.
THERE'S STILL ONE THING I DIDN'T UNDERSTAND.
Hala anlamadığım bir şey var.
Only difference between me and everyone else there is... I'm still alive, more or less.
Oradaki herkesle aramdaki tek fark ben hâlâ hayattayım.
I knew in an instant that even if I was in a dark and godless universe, there was still love.
Karanalık ve Tanrısız bir evrende olsam bile orada aşkın olduğunu anında anladım.
There was still you.
Oradaki hâlâ sendin.
There could still be unforeseen complications.
Hâlâ öngörülemeyen komplikasyonlar olabilir.
That act of generosity and love, I think, is still in there for most of us, and is very, um, powerful.
Bu cömertlik ve sevgi gösterisi bence hepimizin beynine yerleşmiş güçlü olgulardır.
I still think you shouldn't be out there, though.
Yine de görevde olmamalısın bence
It's the final episode and there still hasn't been any...
Son bölümdeyiz ve hâlâ gerçekleşmeyen bir şey var.
No, there's still risks.
Hayır, hâlâ riskli.
There's still the problem of the rust in the water line and...
Su hattında hâlâ paslanma sorunu var ve...
Still an animal... of course, but there is something exquisite about her.
Elbette öyle ama onda zarif olan bir şey var.
There's one advantage we still have.
Onlara karşı hâlâ bir avantajımız var.
There'll still be some foundations left, to help us give the town some sort of a layout.
Kasabaya bir düzen verebileceğimiz geriye kalan birkaç temel olacak.
I make this sacrifice with the knowledge that with everything that has been taken from me here, there is still a way I can serve my purpose and makes things right.
Burada benden alınan her şeyin bilgisiyle bu fedakârlığı yapıyorum. Hâlâ amacıma hizmet edecek bir şey yapıp işleri yoluna koyabilirim. - Yapma.
Sophie may still be out there, she may still be alive.
Sophie hâlâ dışarda bir yerlerde olabilir, hâlâ yaşıyor olabilir.
But if there is a chance thereal Alice Webster is still alive I must do everythingin my power to find her.
Fakat, gerçek Alice Webster'ın hâlâ yaşıyor olabilmesi için bir ihtimal bile varsa onu bulmak için elimden gelen her şeyi yapmalıyım.
And if there is something you cannot fix, there is still no use in worrying.
Çözülemeyecek bir sorunun içindeyken de endişelenmenin bir anlamı yok.
As I see it, there is one option still open to us.
Gördüğüm kadarı ile, önümüzde hâlâ bir seçenek var.
And, you know, there's a chance, there's a chance that she's still out there somewhere.
Yani hâlâ bir ihtimal var. Kızımızın dışarıda bir yerlerde olabileceğine dair bir ihtimal var hâlâ.
- There's still time.
- Hâlâ vakit var. - Benim için yok.
There's a lot more we still need to cover.
daha çok var ve biz bunları kapatmalıyız.
There's still a lot of water down there!
Orada çok su var.
I take it you still think there's something amiss about Ms. Wen's connection to your ex-lover.
Hala Bayan Wen ile senin eski sevdiceğin arasındaki bağlantıda, bir yanlışlık olduğunu düşündüğünü varsayıyorum.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48