Sweetness Çeviri Türkçe
630 parallel translation
He laughed at this lunatic who once had written poems about sunlight, peace and the sweetness of living.
Bir zamanlar gün ışığıyla, barışla ve hayatın güzellikleriyle ilgili şiirler yazan o çılgına bakıp güldü.
So You Can Get The Key To The Executive Floor. It's Kind Of Nice Having The Sweetness Recognized.
Hem tatlılığımın fark edilmesi güzel.
And in our hearts... a strange sweetness has entered
# Kalplerimize de # Tuhaf bir hoşluk nüfuz etti
Sugarpuss implies a certain sweetness in her appearance.
'Şeker surat'görünüşündeki tatlılığı vurguluyor.
And grant that sweetness and power and spirit... may be given to these voices that shall sing at her command.
Ve onun huzurunda şarkı söyleyecek bu seslere tatlılık, güç ve ruh ver.
... the beauty of their souls, the sweetness of their characters live on with us forever.
Ruhunun güzelliği ve karakterinin iyiliği sonsuza dek bizimle olacak.
That underground smell, the sick sweetness of decay.
Şu yeraltı kokusu, çürümüşlüğün hastalıklı tatlılığı.
Their perfume has the rotten sweetness of corruption.
Kokuşmuş kötülük gibi kokarlar.
Once more, I'll awaken the sweetness of thy slumbering strain in tears our last farewell was taken and now in tears we meet again yet, even then while peace was singing her halcyon song o'er land and sea though joy and hope to others bring ye she only brought new tears to thee
Senin o tatlı uykulu sesinle bir kez daha uyandırılacağım gözyaşları içinde vedalaşmıştık ve yeniden gözyaşlarıyla kavuştuk Huzur, toprağa ve denize dingin şarkısını söylerken, herkese de sevinç ve umut getirdi o ise sana sadece yeni acılar verdi.
Out of the strong came forth sweetness.
Güçlüden tatlılık geldi.
Sweetness from the strong?
- Güçlüden tatlılık mı geldi?
Out of the strong came forth sweetness.
- Güçlüden tatlılık geldi.
I have never know womanhood in its sweetness, but for you.
Kadın şefkati nedir, bilmezdim, sizinle öğrendim.
Not realizing he loved her and her sweetness should conquer him he fought against what he thought must be his dream
Ama onu sevdiğini anlamaktan ve onun nazik aşkına teslim olmaktan ziyade ezeli düşmanı, acımasız bir kader olarak gördüğü bu şeye karşı koydu.
And a man takes that sweetness and look what he does with it.
Erkekler 0 güzelliği alır, ve bak sonunda ne olur.
It's his soul, his sweetness, his sadness...
Onun ruhu, sevimliliği, üzüntüsü...
Your sweetness.
Tatlı oluşun.
Sweetness and decency.
İyilik ve nezaket.
What the world needs is a return to sweetness and decency in the souls of its young men and...
Dünyanın ihtiyacı olan, genç adamların ruhlarında taşıdıkları iyilik ve nezakettir...
Our life and sweetness, our hope.
Bizim yaşamımız umarım iyi olur.
The sweetness of your smile outshines the elegance of your gown.
Gülüşünün tatlılığı, elbisenin şıklığını gölgede bırakıyor.
Nothing but sweetness and...
Tatlılık ve...
You've known nothing but love and kindness from us... and you've given nothing but love, kindness, and sweetness all of your life.
Sana hep sevgi dolu ve iyi davrandık ve sende hayatın boyunca bize aynı şekilde davrandın.
If you imagine I'm gonna be fooled by all this sweetness and meekness...
Eğer tüm bu uysallığın ve tatlılığınla beni kandırabileceğini düşünüyorsan...
But what about kindness, sweetness, benevolence?
Peki ya incelik, sevecenlik, iyilik?
# The good guys live In sweetness and honey
İyi olanlar tatlı ve bal içinde yaşar
In fact, you prefer to throw a woman into the mud... rather than to get what you want through sweetness, with a flower, a song?
Bir kadını çamura atmak neden? Ondan istediğinizi tatlılıkla, bir çiçekle, bir şarkıyla almak varken?
Stressing sweetness, gentility and understanding
Tatlılığa, anlayışa, kibarlığa doğru gidiliyor.
There I was, blushing unseen, wasting my sweetness on the desert air.
Gözlerden uzak bir çiçek gibi açıyordum, bütün güzelliğim uçup gidiyordu kıraç topraklarda.
Our laziness, the penetrating sweetness of our sherbets, a longing for voluptuous immobility, that is... death once again.
Uyuşukluğumuz sohbetlerin içimize işleyen tatlılıkları zevk düşkünü hareketsizliğin özlemini duyuyor, ki bu yine ölüm.
"Those who have not lived the years before the revolution cannot understand the sweetness of life." Talleyrand
Devrimden önceki yılları yaşamayanlar hayatın güzelliğini anlayamazlar. Talleyrand
Clelia is that sweetness of life which I do not want to accept.
Clelia kabul etmek istemediğim yaşamın o tatlılığı.
My sweetness.
Tatlım benim.
also has its sweetness.
ayrılık vakti tatlıdır da.
The hour of parting also has its sweetness.
Ayrılık vakti, tatlıdır da.
We sang of the sweetness of the tropics.
- Tropik güzelliğe şarkı söyledik. - Tropik güzelliğe şarkı söyledik.
We sang of the sweetness of the tropics
Tropik güzelliklere şarkı söyledik.
That Nicholas was so sickening... with all his blasted sweetness and... ugh!
O aşırı tatlılığıyla falan Nicholas çok iğrençti.
Imagine all that sweetness in your arms?
Söyleyin bana, daha tatlı, daha güzel bir şeyi tutmak mümkün mü kollarda?
He's not an efficiency consultant for nothing, are you, sweetness?
Hiçbir konuda verimlilik uzmanı değil ama değil mi şeker şey?
Our little home for the night, sweetness.
Bu gecelik bizim minik yuvamız, tatlım. Tabii ki, gitmek istersin.
I hope you will continue to savour the sweetness of your life.
Umarım hayattan zevk almaya devam edebilirsiniz.
"with such sweetness... " courtesy and generosity.
nazik, kibar ve hoş bir şekilde yapılamaz.
I wonder, can she retain such purity and sweetness of mind and be aware of the life of the people on the surface of the planet?
Merak ediyorum, böylesine saf ve yumuşak bir kafa yapısıyla, gezegendekilerin yaşadıkları hayattan haberdar olabilir mi?
- It's your sweetness that gets me.
- Beni baştan çıkaran tatlılığın.
My dear, sweetness...
Canım, sevgilim...
Sweetness'ah my sweet...
Ah, tatlım...
The Great Spirit no longer touches its soil with fertile sweetness.
Büyük Ruh artık toprağa tatlı bir bereket vermiyor.
In her gentleness and beauty, we see the daughter we will never father the sister left behind the sweetness and comfort of a wife.
Onun nezaketinde ve güzelliğinde, hiç büyütemeyeceğimiz kızımızı, arkamızda bıraktığımız kızkardeşimizi bir kadının tatlılığını ve huzurunu buluyoruz.
Thanks, sweetness.
Sağ ol şekerim.
- Come on, sweetness.
- Hadi, tatlım.
sweetheart 7491
sweetie 7869
sweet home 69
sweet 1935
sweets 394
sweety 68
sweet dreams 374
sweethearts 30
sweet baby 40
sweet love 29
sweetie 7869
sweet home 69
sweet 1935
sweets 394
sweety 68
sweet dreams 374
sweethearts 30
sweet baby 40
sweet love 29
sweet cheeks 64
sweet boy 68
sweet girl 110
sweet prince 37
sweet guy 19
sweetface 20
sweet child 19
sweetie pie 68
sweet ride 40
sweet mother of god 19
sweet boy 68
sweet girl 110
sweet prince 37
sweet guy 19
sweetface 20
sweet child 19
sweetie pie 68
sweet ride 40
sweet mother of god 19
sweet lady 23
sweeties 21
sweetpea 18
sweet baby jesus 17
sweet pea 162
sweet jesus 177
sweet kid 20
sweet potato 19
sweet lord 51
sweet dee 18
sweeties 21
sweetpea 18
sweet baby jesus 17
sweet pea 162
sweet jesus 177
sweet kid 20
sweet potato 19
sweet lord 51
sweet dee 18