That's for me Çeviri Türkçe
11,598 parallel translation
Would you mind holding that for me?
Rica etsem şunu tutar mısınız?
So, that's a point for me.
- Bana bir sayı.
So trust me, that's gonna be a point for you.
Güven bana. Sana bir puan.
There's no name on that for me.
Bunun için benim için bir isim yok.
If that man doesn't have a hot supper waiting for him when he gets home from work, you tell me what gets him through the day!
Bu adamın bekleyen sıcak bir akşam yemeği yoksa Işten eve döndüğünde onun için Onu günün neye götürdüğünü bana söyle!
That's really for me.
O benim için.
I wanted you to call me, "Boss." All right? And that's just for simplicity's sake.
"Patron" demenizi... kısa ve basit olduğu için istedim.
Look, I know that it's very hard to trust anything I say right now, but since I feel like you have a little bit of pity for me, can I ask you a favor?
Aman Tanrım! Baba? Merhaba Jess.
I mean, look at me, I am not there for my mother because I am too much of a coward to look in her face and see that she doesn't know who I am so I pay someone to wash my mother's backside because
Orada neler oluyor? Herkes nereye gitti? Jesse, yerde kal.
Well, long enough to watch a bank getting robbed that's been robbing me for 30 years.
Beni 30 yıldır soyan bankanın soyulduğunu izlemeye yetecek kadardır.
You know, it's just that for a second you're gonna kill me.
Yani bir an beni öldüreceğini sandım.
That's the easiest thing for me to imagine.
Hayal ettiğim en kolay şey o.
With his record, that's unfortunate for me.
Onun kaydıyla, bu benim için gerçekten talihsiz bir durum.
It's not easy for me to admit that I've been standing in the same place for 18 years!
18 senedir aynı yerde durduğumu itiraf etmek benim için kolay değil!
So, since I have you for a second, you told me to remind you exactly a year ago today that it's been three years since my last pay increase.
Hazır seni bir saniyeliğine yakalamışken tam bir yıl önce bugün son zammımın üzerinden üç yıl geçtiğini hatırlatmamı istemiştin.
Hey, that's what you pay me for.
Bu yüzden ödeme yapıyorsun.
That's not for me to say.
Dediğim bu değil.
That's a little too much information for me.
Bu benim çok bilgilendirici oldu.
But that's just because he's made some sacrifices for me and our family.
Çünkü, ailesi için, benim için çok şeylerden fedakarlık yapıyor.
When football's over, just come look for me in that old house, on Cherry Street, in Harrison, Arkansas,
Futbolu bıraktığımda beni... Arkansas Harrison Cherry caddesindeki o eski evde göreceksiniz.
You know what that's like for me?
Bunun benim için ne demek olduğunu biliyor musun?
All you need to do, little one, for payback purposes, is to just shimmy on up there... And get me that thing up there that's making that funny noise and bring it down here.
Ödeşmek için tek yapman gereken ufaklık yalnızca orada yalpalayarak şu komik sesi çıkaran şeyi indirip bana getirmek.
- You worry for Frederica's future? - I worry for her present. Acknowledging that the responsibility for securing her future rests with me.
- Geleceğini garantiye alma sorumluluğunun bende olduğunu bildiğim için daha çok bugünü için endişeleniyorum.
And there's something that I would like to show you, today, now, if you still have the time for me.
Sana göstermek istediğim bir şey var bugün, hemen şimdi hatta. Tabii hala benim için vaktin varsa.
He had me kicked out of my own company, and now he goes around taking credit for a chip that's not just the key to one computer, but every computer system on the planet.
Beni kendi şirketimden kovdurdu ve şimdi de yalnızca bir değil, dünyadaki tüm bilgisayarların anahtarı olan bir çip için övgü topluyor.
All that was left then was... For me to hit bottom.
Sırf geriye kalan benim dibe vurmamdı.
I think that probably means it's about time for me to stop talking, because I've said enough- -
Muhtemelen bunun zamanı olduğu anlamına geldiğini düşünüyorum Konuşmamayı bırakmam için Çünkü ben yeterince dedim- -
And it's not because I like you or because I think you're cute, but solely because the more customers that buy from me, the better it is for me.
Ve senden hoşlanmadığım için değil Ya da sevimli olduğunu düşünüyorum çünkü Ancak daha fazla müşteri
'Now I've been on this job 25 years and that's a first for me.
25 yıllık meslek hayatımda böyle bir şeyle karşılaşmadım.
That's why he picked a guy like me for a job like this.
Bu yüzden bu iş için benim gibi birini seçmiş.
It's so hard for me to believe that she's someone's aunt.
Onun, birinin halası olduğuna inanmak benim için çok zor.
What's that supposed to do for me?
Bunun bana ne hayrı olur ki?
That guy you stopped, he used to work for me.
Öldürdüğün o adam eskiden bana çalışırdı.
Could you hold that for me?
Şunu tutar mısın?
- It's OK for me to say that, isn't it?
- Söylememde sakınca yok, değil mi?
That's the middle of the night for me, guys.
Benim için daha gece yarısı beyler.
Mr Lee : Maybe it's time for someone like me... To come over there and wipe that smug grin off your face.
Belki artık oraya birinin gelip... o yılışık suratındaki gülümemeyi silmesi gerekiyordur.
That's it for me.
Bu benim için.
... for me to see the people of community come together and show the world that there's still hope on the South Side.
... topluluk halkını görmem için Bir araya gelin ve dünyayı gösterin Güney Yakasında hala umut var.
Do you mind grabbing that for me?
Şunu bana uzatır mısın?
Or at least taking you with me when you came for me, but that's not likely to happen since I left my gun over there on the desk.
Ya da beni öldürmeye geldiğinde seni de yanımda götürmeyi ama silahımı masada bıraktıktan bu yana bunun pek olur bir yanı yok.
It would be very easy for me to tell her that she's bipolar or schizophrenic, but the fact is, there's just something in my bones that's telling me that, that's not the case.
Manik depresif veya şizofren deyip yollaması kolay olanı. Ama gerçek şu ki, olayın bu olmadığına dair kemiklerimi sızlatan bir durum var.
Why didn't you tell me that's was happening for you?
Bana bu duygularını neden anlatmadın?
That's why they've worked for me for 40 years, because they're so exploited.
Bu yüzden benim için 40 yıldır çalışıyorlar. Çünkü onlar çok istismar edilmektedir.
She had her own dreams of becoming a star back in the day, and she gave it up to have me, so I really owe her for that, and I'm lucky to have her support.
Gençken yıldız olma hayalleri kurarmış ama beni doğurmak için vazgeçmiş. Bu yüzden ona borçluyum, beni desteklediği için şanslıyım.
If they see that frigate parked there, it's a bad day for me too.
Buraya yanaşmış bir fırkateyn görürlerse benim için de kötü bir gün olur.
Just... You know,'cause that's not fun for me.
Çünkü benim için eğlenceli değil.
- Other people don't know, and there's a good reason for that, trust me.
- Kimse bilmiyor. - Ve bundan eminim, inan bana.
If you think just because you had the spin doctors play a hit from 1993 that's suddenly going to inspire me to write a check for $ 10,000
Eğer spin doktorları 1993 yılından beri hit yapmış olsaydınız diye düşünüyorsanız Aniden bana $ 10.000 için bir çek yazmak için ilham vereceğim
That's what he raised me for, knowing he'd need my fortune.
Beni bunun için yetiştirdi, servetime ihtiyaç duyacağını bilerek büyüdüm.
- It's been kind of weird for me not seeing Patrick. - No, I knew that.
- Hayır, biliyordum.
that's for sure 889
that's for damn sure 41
that's for real 17
that's for you 257
that's for certain 22
that's for you to decide 18
for me 3075
for men 33
for me too 49
mexico 335
that's for damn sure 41
that's for real 17
that's for you 257
that's for certain 22
that's for you to decide 18
for me 3075
for men 33
for me too 49
mexico 335