English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / That's nothing new

That's nothing new Çeviri Türkçe

126 parallel translation
That's nothing new.
Yeni bir şey değil.
That's nothing new.
Bu ilk kez olmuyor.
That's nothing new for Buck.
Buck için yeni bir şey değil.
- That's nothing new. Here.
- Yeni bir şey değil.
But, Father, your dream of lulling people into unconsciousness... there's nothing new about that.
Ama baba, insanları bilinçsizlikle teskin etme düşüncen yeni bir fikir değil ki.
There's nothing new in all that.
Bunlar yeni şeyler değil.
It is my personal opinion, however that there's nothing in what we've heard that is new to Viennese physicians.
Bu benim kişisel görüşüm ama duyduklarımız içinde Viyanalı hekimler için yeni bir şey yok.
But then that's nothing new, is it?
Gerçi yeni bir şey değil, değil mi?
You let one of them go, but that's nothing new.
Birinin gitmesine izin vermişsin ama yeni bir şey değil.
Welcome to a new half-hour chat show in which me, viz the man what's talking to you now, and Brooky - to wit my flat mate - and nothing else, I'd like to emphasize that, discuss current affairs issues of burning import.
Ben, yani şu anda konuşan adam ve yalnızca ev arkadaşım olan Brooky, bunu belirtmeliyim önemli konuları tartışacağız.
I was told, Mr. Greenleaf, that you knew nothing about the contents of Mr. Mallory's new book.
Bana dendi ki, Bay Greenleaf, Bay Mallory'nin yeni kitabının içeriği konusunda hiçbir şey bilmiyormuşsun.
Mr. Greenleaf, you told me that you knew nothing about the contents of Mr. Mallory's new novel.
Bay Greenleaf, Bay Mallory'nin yeni romanının içeriği hakkında hiçbir şey bilmediğinizi söylemiştiniz.
That's nothing new for you, surely?
Senin için yeni bir şey yok, değil mi?
But I've heard all that, it's nothing new.
Bunu daha önce de duydum. Yeni bir şey değil.
At this point, that's nothing new.
Yeni bir şey değil.
And every time there's a new patient with one of the cancers that nothing can be done for if they live in Manhattan, I check it out.
Ve ne zaman artık yapılacak bir şey kalmamış kanser hastası gelirse Manhattan'da yaşıyorlarsa gidip bir göz atıyorum.
THERE'S NOTHING NEW IN THAT, BUT STILL, DRINKING, MUTTERING TO MYSELF, COMPULSIVELY SCRUBBING.
Yeni bir şey yok, ama hala, içiyor, kendi kendime söyleniyor, dürtüsel olarak temizliyorum.
Building a new town, that's nothing.
Yeni bir şehir inşa etmek, zor değil.
He's late for work, but that's nothing new.
İşine geç kalmış, ama bu onun için yeni bir durum değil zaten.
That in itself is trivial, there's nothing much to it, it's very easy, but what it spawned was a whole new generation of software and software building upon other software, building upon other software, and so you build up a complete edifice of mutually working co-evolving software.
Fare, kendi başına oldukça önemsiz, küçük, kullanması çok kolay bir şey ve bu, başka bir yazılım üzerine bir yazılım geliştirilmesine ve o da başka bir yazılımdan gelişerek yeni bir yazılım kuşağının doğmasına sebep oluyor, böylece tam bir karşılıklı çalışan ortaklaşa evrim yapısı geliştirmiş oluyorsunuz.
He's always expected me to leave him, that's nothing new.
Her zaman onu terk edeceğimi bekliyordu, yeni bir şey değil bu.
That's nothing new.
Bu yeni bir şey değil.
Don't you know that in a girl's cupboard one gets nothing except old letters old lovers or new sarees.
Bir kızın dolabında eski mektup, eski sevgililer ve yeni sarilerin dışında ne olabilir ki?
- So, what's new? - Well, Bertha just lost 35 pounds on that eat-nothing-bigger-than-your-head diet.
- Bertha, "kendi başından büyük bir şey yeme" diyetiyle 15 kilo verdi.
It was hoped that the Allied Nation forces would restore order here, but after today's tragedy, nothing is certain... except that Bison's mad threats will continue, and that the new A.N. commander's first order of business... is to bury Col. Guile.
MD kuvvetlerinin tekrar düzeni sağlaması bekleniyordu. Ama bugünkü trajediden sonra hiçbir şey kesin değil. Bison'un çılgın tehditleri ve yeni MD komutanının ilk işinin Albay'ı gömmek olması hariç.
It didn't make much sense, but that's nothing new around here.
Söyledikleri pek mantıklı gelmedi ama burada herkes ileri geri konuşur.
He's senile, that's nothing new.
Bunamış, yeni bir şey değil.
At that time there was nothing really available that I could find written on film... except one book... sort of my first film book, although I couldn't afford to buy it... and couldn't find a copy except the only one available from the New York Public Library.
Film konusunda o zamanlar herhangi bir yazılı kaynak yoktu,.. ... tek bir kitap dışında. Param yetmese de filmlerle alakalı ilk kitabımdı.
If I've done anything to make you think that what we have between us is nothing new for me is just some routine then I do apologize.
Eğer davranışlarımda, ikimiz arasında yeni hiç bir şey yokmuş, bir alışkanlıkmış izlenimini veren bir şey yaptıysam affet beni.
There are no explanations, of course, but that's nothing new.
Tabii ki bir açıklaması yok. Fakat bu yeni bir şey değil.
This person is directing the killer or killers, and there's nothing new about that.
Ve bunda yeni olan hiçbir şey yok.
- That's nothing new.
- Bu yeni birşey değil ki.
Look, I know this new guy's a dork, but... - I have nothing to follow that.
Yeni gözetmenin salağın teki olduğunu biliyorum ama...
- That's nothing new.
- O bunlara alışık.
From my new vantage point, I realize that... love is nothing more than a messy conglomeration of need... desperation, fear of death and insecurity about penis size.
Yeni bakış açımdan fark ettim ki aşk, ihtiyaçlar, hayal kırıklığı, ölüm korkusu ve penis boyu kompleksinin... Pis bir tatmininden başka bir şey değilmiş. Uzman değilim.
That's nothing new.
Yeni birşey değil.
The genie will be out of the bottle, and all the people will know that the new and improved Lex Luthor is nothing but a facade.
Cin şişeden çıkmış olacak, ve insanlar anlayacak ki yeni ve gelişmiş Lex, bir sahtekardan başkası değil.
That's nothing new. You'll get over it in time.
Bu yeni birşey değil ya.Kimi?
To Tom's pop, the old doctor, who imagined he had a new ailment every single day and was thus increasingly addicted to the simpler coordination tests from his medical school days, she had to be severe, telling him that there was nothing wrong with him.
Tom'un babası ihtiyar doktor, her gün bir hastalık icat ediyor giderek tıbbiye günlerinden kalma testlerin bağımlısı haline geliyor Grace de büyük bir kararlıIıkla hiçbir şeyi olmadığını söyleyip duruyordu.
This research will do nothing but delay the production of the new cyborg model that's due on the market next month.
Bu araştırma yeni siborg modelinin gecikmesi dışında işe yaramayacak. Biliyorsunuz önümüzdeki hafta piyasaya sürülecek.
That way, when you awake in the morning, you'll find yourself in your own bed as if nothing had happened... a new life awaiting you.
Böylece sabah uyandığınızda kendinizi yatağınızda, hiçbir şey olmamış gibi bulacaksınız. Sizi bekleyen yeni bir hayat olacak.
I think that- - I mean, there's nothing worse than when I have to go to him and play the new record and know there's something on there that sucks.
Yani, ona yeni albümü dinletince kötü bir şey bulmasından daha beter bir şey yok.
That's nothing new.
Yeni bir şey değil ki.
That's nothing new!
- Yeni değil ya!
But that's nothing new.
Ama bu yeni değil.
But I guess that's nothing new.
Ama sanırım yeni bir durum değil.
You let one of them go. But that's nothing new.
Birinin gitmesine izin vermişsin ama yeni bir şey değil.
That's nothing new,
Bu yeni bir şey değil.
That's nothing new to me.
Farkındayım.
New evidence has come to light that would suggest that Mr. Beale had nothing to do with Miss Petersen's murder.
Gün ışığına çıkan yeni kanıtlar Bay Beale'in Bayan Petersen'in öldürülmesiyle hiçbir ilgisi olmadığını gösteriyor.
And now, it's created this whole new fear that has nothing to do with Joel.
Ve şimdi, Joel ile ilgisi olmayan yeni bir korku başladı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]