That is not happening Çeviri Türkçe
151 parallel translation
- No, that is not happening.
- Hayır, öyle bir şey olmayacak.
You were the one who was supposed to carry us through, but that is not happening.
Ve bizi geçindirecek olan kişi sendin. Ama bu olmuyor.
That is not happening to you, not as long as I'm alive.
Yaşadığım sürece buna izin vermem.
That is not happening.
Bunu yapmayacağız.
- Oh, that is not happening.
- Hayır, bu gerçekleşmeyecek.
I don't, I don't know what the returns will come up to up to what it's cost or not, but the point is that it's happening. And I suppose the returns will also be good.
Servete!
not dare as is happening something that should not happen... and that the person has that pretending.
Yapman gereken tek şey, cesur olmak kaçıp gitmek değil.
Because my little personal problem is that in the end not much happens, at least in our small everyday life..., going out onto the street, there's nothing funny happening.
Neden mi yardım ettim? Benim kişisel problemim de sonuçta hiçbir şey değişmese de günlük hayatımda, sokaklarda dolaşırken hiç eğlenceli şeyler görmüyor olmamdır.
[James Lovell, Jr.] There's not much sensation of what's really happening... except we're looking at the computer and the computer is adding up the velocity, and suddenly we really knew that we were really traveling.
Neler döndüğüne dair çok bir şey hissedemiyorsunuz ekranda hızın arttığına dair yazıdan başka tabi. ... ve aniden gerçekten seyahat ettiğinizin farkına varıyorsunuz.
And as this is happening, I'm thinking even if I can somehow manage to momentarily extricate myself from the proceedings and relieve this unstoppable force I know that that bathroom is not gonna provide me with the privacy that I know I'm going to need.
Ve bu böyle sürerken, bir şekilde, eğer becerebilirsem bir an için bu davadan paçayı sıyırabilir miyim ve bu durdurulamaz gücü hafifletebilir miyim diye düşünüyordum o banyonun bana ihtiyaç duyacağım mahremiyeti... .. sağlayamayacağını biliyordum.
I'm not sure what's happening, but it appears that a mutant terrorist is disrupting the peace conference! JEAN :
Ne olduğundan emin değilim ama bir mutant terörist Barış Konferansı'na saldırıyor gibi!
If what happened on that listening post is happening here... we're not gonna have to go looking for it.
Eğer o istihbarat mangasına olanlar burada da oluyorsa onu aramamıza gerek yok.
I hope you realize now that violence on TV may be funny but it's not so funny when that violence is happening to you.
Umarım, şiddetin televizyonda komik olabileceğini ama sizin başınıza geldiğinde o kadar da komik olmadığını anlamışsınızdı.
And I thought, "That is not my alarm going off. This is actually happening."
Ve ben de, "Bu alarmın çalması değil gerçekten oluyor" diye düşündüm.
"a happening... " that is not expected, foreseen, or intended.
Der ki : " Önceden görünmeyen ve niyetlenilmeyen bir oluş.
So... if you die in a happening... that is not foreseen, expected, or intended... you understand the necessary... and inevitable succession of events.
Yani... önceden görünmeyen, beklenmeyen ve niyetlenilmeyen bir oluşta ölürsen o zaman kaçınılmaz olayların silsilesini anlıyorsun dostum.
Phillip, I'm convinced that something very, very not good is happening to Canada.
Philip, Kanada'da iyi şeyler olmadığını düşünüyorum.
Not actually being here, seeing your faces or this Stargate here behind me, it is sometimes easy to forget that it's all really happening.
Burada olmadığım, yüzlerinizi ya da arkamdaki Yıldız Geçidi'ni görmediğim için, o raporların gerçekten olduğunu unutmak kolay oluyor.
You're not the only one that this is happening to.
Bu yalnız senin başına gelmiyor.
- That's not happening here, is it?
- Böyle bir şey olmuyor, değil mi?
That is so not what's happening.
Bu o işe hiç benzemiyor.
That's not what's happening to you, Miss Potter, is it?
Sizin de başınıza bu mu geldi, Bayan Potter?
The only reason that we've kept this town going is the hope the McCormack mines could turn their selves around and put everybody back to work. It is not happening.
Hala bu kasabada yaşıyor olmamızın tek sebebi MCCormaCk madenlerinin tekrar açılması ve böyleCe herkesin iş sahibi olması.
Okay, that is so not happening.
Tamam, bu olmayacak.
With respect, sir, I know that my mind can be overactive sometimes... but that is not what's happening.
Bununla ilgili olarak, efendim, aklımın bazen aşırı aktif olabildiğini biliyorum... ama olanlar öyle değil.
Therefore, I do not understand that he had not dared to tell what is happening here... everyone is naked, they make love in the dunes and...
Anlamıyorum. Bütün bu şeylerden habersiz olduğuna inanamıyorum. Çıplaklardan, kumullarda düzüşen insanlardan.
you remember i had that friend in manhattan that was gonna help speed you through the green card process? apparently, it's not happening.
Manhattan'daki yeşil kart işini yapacak arkadaşım vardı ya görünüyor ki, o iş olmayacak.
I assure you, Chancellor, that is not what's happening here.
Sizi temin ederim Şansölye, burada olan bu değil.
The terminology may not be new to us, but to discover that... it's been happening here in UK has shocked the nation... to then reveal the very health-care professionals, who are supposed to be saving our lives could in fact be endangering them... is an even more disturbing discovery.
Terminoloji, bize yeni olmayabilir ama burada.. İngiltere'de olanlar herkesi şoke etti.. Tabiki, bu olaya karışan çok profesyoneller.
It is not a coincident that things like that is happening around me.
Bütün bu insanlar rastlantı sonucu ölmediler.
Whatever is happening in this town, that signal is not the cause.
Bu şehirde her ne oluyorsa sebebi bu sinyal değil.
I get that change is happening whether I want it to or not. Nothing lasts forever.
İstesem de istemesem de o değişiklik oluyor.
I know that what's happening is not your fault. I'm not gonna give up on you.
Olanların senin hatan olmadığını biliyorum ve senden asla vazgeçmeyeceğim
- Then give me a gun. - That is definitely not happening.
- O zaman bana bir silah verin.
This thing that's happening tonight, it's not what you think it is.
Ama düşündüğün şey değil.
We believe that this is related to the Pontypool incidents, but want to assure the public that what is happening there is not happening here. I repeat : the events of February 14th are not being repeated here... "
"Halkımıza kesin olarak bildirmek isterim ki orada olanlar, burada gerçekleşmeyecek."
That is not happening and as long as you're not noticing things
Böyle bir şey olmayacak.
Besides, I think that book said Breakfast in bed and doing the dishes after, which is not happening.
Ayrıca, sanırım kitaba göre yatakta kahvaltı ardından bulaşıkları yıkamaktan bahsediyor ki böyle bir şeyi hayatta yapmam.
Look, you're not the only one who's realized That something strange is happening to them.
Dinle, onlara garip şeylerin olacağını hisseden tek kişi sen değilsin.
And whatever small chance there is To stop that from happening- - It is not worth the pain for me to let you
Olanları durdurmak için en küçük bir şansımız olsa dahi- - benim burada acı içinde ölmemi izlemene asla izin veremem.
I'm dying, and whatever small chance there is to stop that from happening, it is not worth the pain for me to let you sit there and watch me die.
Ben ölüyorum. O küçük şans ne olursa olsun orada öylece oturup ölümümü izlemenin vereceği acıyı çekmene değmez.
I'm dying, and whatever small chance there is to stop that from happening... it is not worth the pain... for me to let you sit there and watch me die.
Ben ölüyorum. Ne kadar ihtimal olursa olsun oturup benim ölüşümü izlemene dayanamam.
There is something else happening, something going on that we're not seeing.
Başka... Başka bir şey daha oluyor, göremediğimiz bir şeyler oluyor.
Well, that's not exactly what's happening, But the effect is the same.
Tam olarak aynı değil.
It's, it's... it's not that I'm not enjoying this, but, but, you know, the... dance is happening out there, and, and we're in here and uh...
Hoşuma gidiyor ama millet dans ediyor ve biz buradayız...
I'm not saying that is happening today.
Şu an böyle bir şey olduğunu söylemiyorum.
I'm not gonna let my daughter get the blame for something that she doesn't even know is happening to her.
Kızımın bir şeyle suçlanmasına da. Kendine ne olduğunu bile bilmiyor.
This is not the grossest thing that's happening at this beach right now. I mean, those two are obviously having sex.
Şu ikisi besbelli ilişkiye giriyorlar.
That is not what is happening here.
Burada olan şey bu değil.
That is so not happening. And who's your hairy friend?
Eşleşmenin ne olduğunu biliyorum ama böyle birşey olmayacak.
I mean, that may be true but something is happening to you and I don't know if it's what happened before, or It's not, not.
Yani, doğru olabilir belki ama... Sana orada bir şeyler oluyordu. - Bu daha önce de oldu mu bilmiyorum.
that is 2872
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is weird 91
that is all 319
that is not true 434
that is so lame 16
that is not 75
that is the question 108
that is awesome 117
that is not fair 93
that is so sweet 227
that is weird 91
that is all 319
that is not true 434
that is good 189
that is not the point 62
that is so cool 125
that is right 117
that is enough 189
that is a lie 69
that is an order 68
that is ridiculous 146
that is great 150
that is not the case 19
that is not the point 62
that is so cool 125
that is right 117
that is enough 189
that is a lie 69
that is an order 68
that is ridiculous 146
that is great 150
that is not the case 19