English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The break

The break Çeviri Türkçe

16,079 parallel translation
Any progress on the break and entry in the lab?
Süreçte herhangi bir gelişme ya da laboratuvara giriş var mı?
What did you do over the break?
Tatilde ne yaptın?
We gotta just... enjoy the break.
Sadece boş zamanın keyfini çıkartalım.
Paula : We're headed to the break point.
Dönüş noktasına doğru ilerliyoruz.
You break the rules, you don't get your supper.
Kuralları çiğnerseniz, akşam yemeği yemezsiniz.
"Yo, you're gonna break the 200-meter world record,"
"200 metre dünya rekorunu kıracaksın."
The last thing he needs right now is your paranoid rambling about a break-in that clearly never happened.
Şu anda ihtiyacı olan son şey hiç yaşanmadığı kesin kafanda kurduğun, eve zorla giren biri.
Hold back the Beast as we break the chains that begin your reign of a thousand years.
İblis'i uzakta tut. Biz zincirleri kırdıkça binlerce yıllık saltanatın başlasın.
Let's not waste any time. Break down the gates!
Daha fazla boşa zaman harcamayalım.
We'll break the story in the middle of the show, Cross to you, so be ready to go.
Haber için programı yarıda kesip sana bağlanacağız.
The mouse is gonna break its neck in there.
Fare içeride boynunu kıracak.
So don't say a word until I find the right moment to break the news.
Ben kara haberi vermek için doğru zamanı bulana kadar tek kelime etme.
San Francisco is my city, so if that's what you people want, then for the love of the Giants, I will break up with Hunter Pence right now.
San Francisco benim şehrim. Eğer sizin istediğiniz buysa Giants'ların iyiliği için hemen şuan Hunter Pence'den ayrılacağım.
All right, let's break the Internet.
- Hadi interneti sallayalım.
You break into my quarters, hold me captive, wreck the place, and for what?
Karargahıma giriyorsunuz, beni rehin alıyorsunuz. Ortalığı talan ediyorsunuz. Ne uğruna?
Take a little break here, and when we get back, we're gonna lift the veil together.
Kısa bir aranın ardından hep birlikte sır perdesini aralayacağız.
A little humor to break the ice.
Ortamı yumuşatmak için espri yapayım dedim.
The Voice is using Easton to try to break out the Templarios.
Ses Easton'ı Templarios üyelerini kaçırmak için kullanıyor.
- The simplest way to break someone is to rob them of their reality, and they did that well.
- Bir insanı çözmenin en kolay yolu onu gerçeklerden mahrum bırakmaktır. Ve bunu çok iyi yaptılar.
Strangely, the lab just experienced a break-in right after an unannounced CDC inspection.
İşin garip tarafı, habersiz bir HKM denetlemesinin ardından laboratuvara birileri girmiş.
As systems across the globe continue to break down, panic and chaos has erupted in the streets, sparking looting, fires, and traffic accidents, spreading thin emergency response teams and local law enforcement alike.
Dünya genelinde sistemler bozulmaya devam ederken sokaklarda panik ve kaos havası hakim. Yağmalamalar, yangınlar ve trafik kazaları yüzünden acil durum müdahale ekipleri ve polisler oradan oraya koşuşturur vaziyette.
Well, sorry to break up the love affair here, but... We've got to go to work.
Meşk hâlini bölmek istemem ama işe gitmemiz gerekiyor.
Break one of the windows.
Camlardan birini kırarım.
I had told the others what we were, what he was, what I thought we had to do to break free.
Ötekilere ne olduğumuzu söyledim, onun ne olduğunu, özgür kalmak için yapmamız gerekenleri.
The person leaving this dimension would experience a great acceleration of events, but no break in time-space.
Bu boyutu terk eden kişi olayların hızlandığını görecek ama zamanda ve mekanda bir kırılma olmayacak.
The Resistance kidnapped a VIP. All hell's about to break loose.
Ortalık çok fena karışmak üzere.
Your people break out the marketing plan for my book.
Çalışanların, kitabımın pazarlamasına başlayacak.
I'm sorry to break it to you, but... I don't think it's just the folksy people.
Bunu benden duyduğun için üzgünüm ama öyle düşünen yalnızca onlar değil.
And if you attempt to move the beacon or break even one link in the chain, you will be injected with a neurotoxin... Which will kill you in 35 excruciatingly painful seconds.
Çıkarmaya teşebbüs bile edersen, hatta zincirin bir parçasını bile koparırsan kolye sana, dayanılmayacak derecede acılı 35 saniyelik bir ölüm verecek norötoksin salacak.
I've ner had to break so many security protocols only to find a fully redacted file at the end of the rainbow.
Bu denli zor bulunan bir dosyayı bulmak için bu kadar güvenlik kuralı çiğnemek zorunda kalmamıştım daha önce.
No, your clumsy wife managed to knock it off the wall and break the glass.
Hayır, duvardan düşürüp camını kıracak kadar sakar bir kadınım.
I'm gonna break the door down.
Kapıyı kıracağım.
I'm not sure that bribery is the best way to break a rule-follower.
Kurallara bağlı birine rüşvet vermenin en iyi yol olduğundan emin değilim.
We didn't break the rules... you did. Are you saying we had something
Kuralları biz bozmadık siz bozdunuz.
If her people know she has it, she'll break the coalition and start a war.
Eğer onun halkı gücün onda olduğuna inanırsa koalisyonu bozup bir savaş başlatır.
You need to think about what happens when the Grounders break that truce, because they will.
Dünyalılar o ateşkesi bozduğunda neler olacağını düşünmelisin. Çünkü bozacaklar.
You must persuade them to break with the Church and support us in our fight against the Baglers.
Onları Kilise'yle yollarını ayırmaları ve Baglerler'le olan savaşımızda bizi desteklemeye ikna etmelisin.
I can't break the spell.
Büyüyü ben kıramam.
To break into my old lab and bring us back the particle tracker.
Eski laboratuvarıma girip Parçacık Bulucusu'nu getirmeye.
Well, I see no reason why the law can't aide us while we break it.
Bence kanunu çiğnerken kanunun bize yardım edememesi anlamsız olurdu.
But the first time, he didn't break a sweat when they dragged him back, burned that R into his flesh.
İlk denemesinde onu geri getirdiklerinde gıkı bile çıkmadı. Yüzüne bir R harfi dağladılar.
I want you to see how many teeth you can break On the first swing.
- İlk sallayışta kaç diş kırabileceksin bakalım.
We'll break off into teams of two, scouring the area north of the river.
İki gruba ayrılacağız nehrin kuzey tarafını didik didik edeceğiz.
Some people break the law for a living.
Yaşamak için kanunları çiğniyorlar. - Evet.
This is Kent Brockman covering two of the biggest stories a tornado and a prison break, while I report safely from the Channel Six Emmy Watch bunker.
Ben Kent Brockman, iki öenmli haberi sunacağım. Kasırga ve hapisten kaçış. Ben kanalda güvenle yayın yapıyorum.
Lisa, it looks like you're the perfect student to look after Nibbles the hamster here during spring break.
Lisa, görünüşe göre bahar tatilinde bu hemstıra bakabilecek tek öğrenci sensin.
Getting the photo stream in her in-box... all those happy pictures of you and Carson and Anna... with a woman ten years younger than her... Well, that might just break her.
Sen, Carson, Anna ve ondan 10 yaş genç bir kadından oluşan mutlu aile fotoğrafların karının epostasına düşse cidden kalbi kırılabilir.
Bobby Axelrod... could run through the Serengeti and not break a sweat.
Bobby Axelrod tek bir damla ter dökmeden Serengeti Parkı'ndan geçebilir.
I've been trying to raise $ 7,500 to break into the Florida market.
Florida piyasasına girmek için 7500 dolar toplamaya çalışıyorum.
Break the cycle for this one day.
Bugün bu döngüyü kırın.
Let's break out the big guns.
- Hadi büyük silahları ortaya çıkaralım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]