Then it's true Çeviri Türkçe
422 parallel translation
If that's true, then we need to find out what it is we're dealing with, and quickly.
Bu doğruysa, neyle uğraştığımızı öğrenmeliyiz, hem de hemen.
Then it's true?
- O zaman doğruymuş?
Then it's true.
O zaman bu doğru.
Or it's true then.
Hepsi öldü.
Then it's true.
O zaman doğru.
If what you say is true... then it's important not to rouse Krug's suspicions.
Eğer dediklerin gerçekten doğruysa Krug'u telaşlandırmamak çok önemli oluyor.
It's true, then, what I wouldn't believe?
İnanmak istemediğim şey doğru o halde?
It's true that I think you'll be better off with me, but then I'm prejudiced.
İkiniz bensiz daha iyisiniz ama bunu da ben istemem.
- The accounts. - Then it's true, you're leaving me.
- Ayrılacağın doğru demek.
Then it's true, he's not a myth.
O zaman doğruymuş, o bir efsane değil.
But if it's true, then there's all the more reason for you to find Jacqueline.
Eğer dedikleri doğruysa Jacqueline'i bulmak için daha fazla sebebin var.
Then, it's true!
Öyleyse görmüşsündür!
Then it's true?
Öyleyse bu gerçek?
- Then it's true?
- Demek doğru?
Well, Cadmus, it's true, then?
Cadmus, demek doğru ha?
Let's drop it, George. You put words in my mouth, and then you say they're not true.
Bana birşeyler söyletiyorsun... sonra da doğru olmadıklarını söylüyorsun.
But if it's true, that the kid's in your midden as people say, then it does concern you.
Çocuğun senin gübreliğinde olduğu söylentisi doğruysa seni ilgilendirir.
If it's true that you can't live among beasts without becoming one, then it's just as true that you can't live among human beings without becoming affected by their humanity.
Eğer canavarların arasında onlardan biriymiş gibi olmadan yaşanamıyorsa o zaman insaniyet görmeden insanların arasında da yaşanamayacağı bir gerçek.
Then it's true?
Gerçek mi yani bu?
Then it's true the story they tell about you. - And the woman who killed herself.
Öyleyse senin ve kendisini öldüren kadın hakkında anlattıkları öykü doğru.
None of it's true any more then?
Demek ki, söylediğin hiç bir şey doğru değildi.
He lies and then begins to think it's all true.
Yalan söylüyor, sonra yalanlarına kendisi de inanıyor.
If you ask 10 out of 10 people who saw the play... and they tell you it's true, then by simple logic....
Oyunu görmüş 10 insandan 10'una da sorsan sana gerçek olduğunu söylerler, öyleyse basit bir mantıkla...
So it's true, then.
Demek bu doğru.
All right, it's not true, then
- Doğru değil bu. - Tamam, değil.
What then? I'm exhausted. Well, it's true.
İyi de ne? "Çoktandır yoktum." Ne yapalım yani?
You think it's true, then?
Bunun doğru olduğunu düşünüyorsun, he?
If you think it's true, see, why, then you got a loose cog somewhere, and they don't burn guys with loose cogs.
Bak eğer sen bunun gerçek olduğunu düşünüyorsan O zaman kafandaki tahtalardan biri eksiktir ve tahtaları eksik adamları yakmazlar
All right then, if it's true, I'll ask her about it when I see her again.
Pekala o zaman, onu tekrar gördüğümde bu konuyu soracağım.
Then it's true, the government did turn them loose.
Demek hükümetin onları serbest bıraktığı doğruymuş.
Then it's true.
Doğruymuş o zaman.
- Then it's not true?
- O zaman anlattıkların doğru değil mi?
Then it's true.
Öyleyse, doğru.
Then it's not true.
O zaman yalandır.
Well then, if everything you say about this car is true, it's already starting to happen.
Mademki, bu arabayla ilgili her dediğin doğruysa, zaten oluşmaya başlıyor.
So it's true then.
- Öyleyse doğru.
- It did look terrible smashed about, Father. - It's true, then.
Her yer delik deşikti, peder.
It's true then.
O zaman doğru.
if this is true - and it is true - then God is not up above us, outside the world, but everywhere, in any living or inert particle of matter.
Eğer böyleyse - ve eğer doğruysa - o zaman Tanrı üzerimizde değil, dünyanın dışında! Fakat her yerde, herhangi bir yaşayan ya da duran madde parçacığında.
That's all you need do Then I'll know it's all true
Doğru olduğunu anlamam için tüm yapman gereken bu
But then it's equally true that Clinton could've come up with dirty half-truths... about you, you, you, or any of us.
Ama şu doğru ki Clinton bazı kirli doğrularla buradaydı.. seninle ilgili, sen, sen, veya herbirimizle ilgili.
It's like a dream. It's true, then!
Bu doğru, o zaman!
Well, if we find the Bay of Whales... and if it's true that the Godi won't follow us there... what do we do then?
Eğer Balinalar Koyu'nu bulursak ve Godi bizi oraya kadar izlemezse ondan sonra ne yapacağız?
Then, it's true!
Demek ki doğru!
It's true, then?
Öyleyse doğru mu?
If it's true, then we should get back at once.
Eğer bu doğruysa derhal geri dönmeliyiz.
Yes, Serina. It's true, then.
Demek, hepsi doğru.
It's true, then.
Öyleyse doğru.
Then it's true?
O halde doğru mu?
It's true, then, about us landing on Earth?
Dünya'ya ineceğimiz doğru o zaman.
It's true, then, about us landing on Earth?
Dünya'ya gerçekten inecek miyiz sence?
then it's a date 18
then it's settled 125
then it's over 47
then it's 45
it's true 4450
it's true what they say 35
true 2501
true love's kiss 17
true or false 68
true blood 17
then it's settled 125
then it's over 47
then it's 45
it's true 4450
it's true what they say 35
true 2501
true love's kiss 17
true or false 68
true blood 17
true love 107
true dat 39
true story 133
true enough 79
true or not 24
true that 75
then nearly 94
then don't 282
then you're an idiot 17
then what 1564
true dat 39
true story 133
true enough 79
true or not 24
true that 75
then nearly 94
then don't 282
then you're an idiot 17
then what 1564
then prove it 86
then you're wrong 16
then i'm leaving 17
then you know 40
then i 166
then you 156
then i'll wait 16
then leave 77
then do it 228
then you're right 18
then you're wrong 16
then i'm leaving 17
then you know 40
then i 166
then you 156
then i'll wait 16
then leave 77
then do it 228
then you're right 18