They're not bad Çeviri Türkçe
361 parallel translation
This little taste of bad weather we've had today is enough to upset anybody, if they're not used to it.
Bu gün maruz kaldığımız kötü hava alışık olmayan birinin keyfini kaçırmaya yeterli.
Oh, no, they're not as bad as that.
Hayır, o kadar da kötü değiller.
Maybe they're not as bad off as we think.
Belki, sandığımız gibi kötü durumda değildirler.
They're not bad ones, anyway.
Neyse, sadece birkaç sıyrık var.
I'll be darned, they're not bad, are they?
- Sana birkaç telefon numarası vereyim, bekle.
Too bad they're not taking a picture of Dilg swinging from a pole.
Dilg'in darağacında resmi çekilmeli.
They're not bad kids.
Kötü çocuklar değiller.
They're not bad at poker either.
Pokeri de iyi oynuyorlar.
Hey, they're not bad little babes.
Fena kızlar değiller.
From what I've seen, they're not so bad here either.
Gördüğüm kadarıyla buradakiler de fena değil.
You're a bad one, Ed Morgan. The girls said not to go with you and they were right.
Düşünceni değiştiren ne oldu?
- They're not bad. They're just ignorant.
- Kötü değil, yalnızca cahiller.
They're not bad fellows.
Kötü insanlar değiller.
They're really not a bad bunch when you get to know them.
Onları tanıyınca kötü insanlar olmadıklarını anlıyorsun.
They're not so bad off.
O kadar da kötü değil.
Certainly, they're not as bad as I make them seem... standing up here taking potshots at them.
Kıyasıya eleştirip yerden yere vurdum... ama o kadar kötü değil elbette.
Roy says they're not bad.
Roy fena değil diyor.
- They're not bad, are they?
- Fena olmadı, değil mi?
They're not bad guys, but they're not very fast.
Bunlar kötü adamlar değiller ama hızlı çalışamıyorlar.
They're not as bad as they look, suspicious of strangers, but a fine bunch of chaps.
Oh, halk göründüğü kadar kötü değildir, yabancılara karşı önce kuşkucu olsalarda, yinede iyi davranırlar.
Oh, as usual. They're not too bad. Could be worse.
Pek Kibar adamlar sayılmazlar, ama zaten onlar hep böyle olurlar.
They're the bad guys, not us, and they're gaining on us!
Kötü olan onlar, biz değiliz ve oldukça yaklaştılar!
It's too bad they're not Christian.
Hristiyan olmamaları çok kötü.
- They're not too bad.
- Pek fena değiller.
Yes, I know. So they're trailing by a few points. I'm still not gonna take a chance, put Ludden in there with his bad knees.
Birkaç puan kaybettik, tamam ama yine de dizi kötü, Slanton'u oyuna sokmam.
It's not bad to have pet Oms... They're fun.
Omları evcil hayvan olarak bulundurmak pek fena olmuyor, eğlenceliler.
It's not that they're bad if only that was the case.
Kötü olduklarından değil..... ben de keşke kötü olsalardı diyecektim.
They're not bad.
Kötü değil.
They're both just getting over really bad colds... and I had a terrible time getting them to sleep... so please try not to wake them.
Her ikiside gerçekten kötü üşütmüşler... ve onları uyutmak için oldukça uğraştım... bu yüzden lütfen onları uyandırma.
They're not all bad, those creatures...
Kadınlar hiç de fena canlılar değildir.
Yeah, too bad they're not smart like all of you geniuses, huh?
Sizin gibi sivri zekâlı olamamaları ne yazık!
You're not getting me back until they give me permission... to use my fists on bad guys.
Kötü adamları pataklamama izin vermedikleri sürece... seninle tekrar çalışmam.
M-MacGyver! MacGyver? Yeah, the pants could come in a little, but they're not bad, huh?
- Evet, pantolon biraz küçük geldi ama hiç fena değil, ha?
Your pals they're not bad people.
Arkadaşların aslında kötü insanlar değiller.
Maybe you just have to accept the fact they're not as bad as you hoped.
Belki senden umudu kesip gerçeği kabul etmişlerdir.
Come on, they're not that bad.
Yapma ya, o kadar kötü değiller.
They're just not bad enough.
Yeterince kötü değiller.
They're not bad at all for Class B surfers!
Bakalım sıradaki yarışmacılar neler yapacaklar.
- Tip your bartenders and waitresses. - They're not bad.
Garsonlara bahşiş vermeyi unutmayın.
Actually, they're not bad.
- Aslında fena değiller.
We're not as bad as they say.
Söyledikleri kadar kötü değilizdir.
- Come on, they're not as bad as everyone says.
- Haydi! Denildiği kadar kötü değiller!
They're, uh, not bad boys.
Kötü çocuklar değildirler.
They're not bad guys.
Kötü niyetli değiller.
Oh, I know we got off to a rocky start but they're not so bad. Really.
Biliyorum zorlu bir başlangıç oldu, fakat gerçekten o kadar da kötü değil.
Not as bad as what they're doing to the Easter Bunny.
Paskalya Tavşanına yaptıkları kadar kötü değil.
They're not so bad.
O kadar da kötü değiller.
Too bad they're not for me.
Benim için olmaması ne kötü!
You sure they're not very, very bad?
Berbat olmayacaklarından emin misin?
They're not as ugly as the old ones but they're pretty bad.
Eskileri kadar çirkin değiller ama oldukça kötüler.
They're not too bad.
O kadar da kötü değiller.
they're not happy 17
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not 686
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not home 27
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not 686
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not home 27