They didn't tell you Çeviri Türkçe

Didn't I tell you they were a lazy bunch?

Tembeller sürüsü olduklarını söylememiş miydim sana?

Jim, they didn't tell me you were here.

Jim, bana burada olduğunu söylemediler.

" Jim, they didn't tell me you were here.

" Jim, bana burada olduğunu söylemediler.

Why, Jim, they didn't tell me you were here.

Jim, burada olduğunu söylemediler.

But I didn't tell them about Jean as you say, because if they looked for him, they'd have found you with him.

Ama onlara Jean'dan bahsetmedim çünkü onu ararlarsa yanında seni bulacaklardı.

Why didn't you tell me they were Thugs?

Niçin onların Thug olduğunu söylemedin?

Didn't they tell you?

Sana söylemediler mi?

- Didn't they tell you?

- Söylemediler mi? - Kimler?

You take lots of girls and made them sleep in a hog sty all night, and then didn't tell them where their breakfast was coming from... the next morning, they wouldn't take it lying down.

Birçok kız, bütün gece bir domuz ağılında uyuyup... sabah yiyecek bir şey olmadığı söylendiğinde... bunu hoş karşılamaz.

Already there have been serious riots in your key industries and they didn't tell you that, did they?

Önemli işkollarınızda ciddi grevler yapıldı size söylemediler, değil mi?

No, I didn't tell you what happened when they herded us up the hill and to the barber shop.

Hayır, bizi dağlardan berbere götürdüklerinde neler olduğunu anlatmadım.

This isn't a retreat, didn't they tell you?

Bu bir geri çekilme değil, size söylemediler mi?

They didn't tell you how that porter cried out in the witness box... when the king's counselor pressed him hard.

Kraliyet avukatı, tanık kürsüsünde onu köşeye sıkıştırdığında o hamalın nasıl da ağlayıp sızladığını anlatmamışlardır.

They didn't want any part of it, let me tell you.

Daha fazlasına gerek kalmadı.

Maybe they didn't tell you, Mother, but the application requires my signature, too.

Belki sana söylemediler ama, bu başvuruda benim imzam da gerekli, Anne.

They didn't tell it to you... but it is that, the true reason of your return.

Sana bundan bahsetmediler ama gerçek geri dönme sebebin bu.

Didn't they tell you?

Sana ondan bahsetmediler mi?

They didn't by any chance tell you what they wanted? .

Sana ne istediklerini söylediler mi?

You could tell it was because they didn't give out interviews about getting married

Bunun gerçek olduğu açıktı, çünkü evleneceklerine dair hiçbir açıklamada bulunmamışlardı.

Why do you suppose they didn't tell us, just sneaking out that way without...

Neden bize söylemediler? Gizlice kaçıp...

All right, let's have it. What happened? Didn't they tell you downstairs?

Anlat bakalım, ne oldu?

They never asked me if you were there the night of the murder... so I didn't think it was wrong not to tell them anything.

Onlar bana cinayet gecesinde orada olup olmadığınızı sormadıkları için ben onlara bir şey söylememekle yanlış bir şey yapmadım

Well, didn't they tell you what I did?

Şey, sana ne yaptığımı söylemediler mi?

You didn't tell me they was wild.

Vahşi olduklarını söylememiştin.

Didn't I tell you they were worth waiting for?

Gördün mü?

- They didn't tell me you had a son.

- Oğlun olduğunu söylememişlerdi.

Incidentally, they didn't tell me what to call you.

Bu arada, bana senin adını bile söylemediler.

Oh, didn't they tell you?

Size séylemediler mi?

tania Maybe they didn't let you in on all of it, but, whatever you do know, tell me.

Belki seni her şeye karıştırmadılar ama bildiğin ne varsa bana anlat.

Didn't they tell you anything?

Sana hiçbir şey söylemediler mi?

Didn't they tell you?

Size haber vermediler mi?

- They didn't tell me you were hurt.

- Bana yara aldığını söylemediler.

Didn't they tell you in England that Erik was a collaborator?

İngiltere'de sana Erik'in işbirlikçi olduğunu söylemediler mi?

They didn't take the trouble to tell you. when they put you up to this that C.P. Ballinger is the kind of man who can't tolerate liquor. cards or women. reading from left to right.

Size C.P.Ballinger'in mevzu iş olunca içkiyi, kadınları yada kartları tolere edemeyen birisi olduğunu anlatma zahmetine girmemişler anlaşılan.

- Didn't they tell you?

- Sana söylemediler mi?

Didn't they tell you?

Söylemediler mi sana?

- They think you're colored. - Why didn't you tell them?

- Senin zenci olduğunu sanıyorlar.

Jenny, will you tell the ladies for me that I didn't mean that they had to get out right this minute.

Jenny, hanımlara benim adıma sen söylermisin ben hemen şu dakika onları kovmaktan bahsetmedim.

Okay, I, I didn't want to have to tell you They got the girl.

Tamam, sana söylememem gerekirdi ama kız da yanlarında.

- Didn't they tell you I would call?

- Sana arayacağımı söylemediler mi?

You didn't read the last paragraph. They'll believe it if you tell them you've lost your interest in chemicals, you don't care about working here any more and you're going to Europe.

Son paragrafı oku, eğer kimyasallara ilgini kaybettiğini, işinden istifa edip..

- Why didn't you tell me they ran a signature check?

- Neden imza kontrolü olduğunu söylemedin?

They didn't tell you.

Belli ki sana dememişler.

- Didn't they tell you anything?

- Sana hiçbir şey söylemediler mi?

Now you tell me they didn't do it.

Bana, bunu onların yapmadığını söyleme.

Well, I'll tell you nicely... they didn't convict her at all.

Doğrusunu söylemem gerekirse... onu mahkum etmiş değiller.

You mean to tell me they didn't have any corned beef?

Sığır konserveleri olmadığını mı kastediyorsun?

And you didn't tell me there's a syndrome of relapse among survivors shortly after they've been stung.

Sağ kalan kurbanlarda ısırıldıktan kısa bir süre sonra tekrar nüksetme sendromu yaşandığını da söylemedin.

I guess they didn't tell you guys Lana Turner's going to be coming by to keep us all company tonight.

Sanırım Lana Turner'in bize arkadaşlık etmek için buraya geleceğini sana söylememişler.

Anybody who tries to tell you exactly who she was... they didn't know her at all.

Onun tam olarak kim olduğunu sana anlatmaya... çalışan kim olursa olsun, onun kim olduğunu hiç bilmiyorlardı.

They didn't tell me it was you.

Bana siz olduğunuzu söylemediler.