English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / They come

They come Çeviri Türkçe

23,575 parallel translation
No, he was as poor and trashy as they come.
Hayır, gayet fakir ve sefil bir hayatları vardı.
Oh my gosh, here they come.
Olamaz, geldiler.
They come and tow it back to the depot, and they send a replacement bus for the passengers.
Evet, gelip onu depoya çektiler ve yolculara da yedek otobüs gönderdiler.
Remington makes blanks, and they come in a green box.
Remington marka tüfek aralıklı atar bir de yeşil kutuları kullandılar.
Ssh! Here they come!
İşte, geliyorlar!
These are awesome because they come with a super-cute document pouch.
Bu harika, çünkü yanında süper sevimli evrak çantası yolluyorlar.
All right, here they come.
Tamam, geldiler.
Why didn't they come back when I sent them a flight?
Bu insanlar neden uçak gönderdiğimde geri dönmediler ki?
But what if they come for you?
Peki ya senin için geri gelirlerse?
When they come outside, let's find out if she has an alibi.
Dışarı çıktıklarında bir şahidi var mıymış soralım.
They emit light beams, hit obstacles, and they come back as reflections and they show up as dots.
Işık demetleri saçıyor, engellere çarpıyor, yansıma olarak dönüp nokta gibi görünüyorlar.
We call a person imaginative if they come up with ideas that we didn't think of and that we nevertheless admire.
Daha önce düşünmediğimiz ama beğendiğimiz fikirler sunan insanlara hayalperest deriz.
They come to me beaten down, broken, full of guilt for the things they've done wrong and I take that guilt from them.
Bana yılmış, yıkılmış halde geliyorlar yanlış yaptıkları için suçluluk duyuyorlar ben o suçluluğu onlardan alıyorum.
-... people as they come by.
- İnsanlar gelip geçerken...
It's only a matter of time before they come for me to kill me.
Gelip beni de öldürmeleri an meselesi.
Here they come.
Geliyorlar.
Here they come.
İşte geldiler.
If I go before they come. You know what you're supposed to do, Veronica.
Onlar gelmeden ölürsem, ne yapman gerektiğini biliyorsun, Veronica.
If they arrest her as the inside man, then they come looking at us as the shooters, man.
Eğer köstebek olarak onu tutuklarlarsa sonra tetikçi olarak da bize gelirler.
I mean, what are the kids gonna think when they come in here in the morning and see you sleeping in my bed?
Çocuklar sabah gelip bizi aynı yatakta görünce ne düşünecekler, ha?
We don't know where they come from.
Nereden geldiklerini bilmiyoruz.
Where do they come from?
Nereden geldiler?
They come through here?
Buradan mı geçtiler.
In fact, they're so nice, they invited you to come for the weekend.
Doğrusu, onlar çok iyiler. Haftasonu seni de çağırdılar.
They came to my apartment and told me to come.
Evime geldiler ve onlarla gelmemi söylediler.
If they think I am missing... they will come.
Ortalıktan kaybolduğumu fark ederlerse peşimden gelirler.
Day in and day out, they would come.
Sonu gelmek bilmiyordu.
Once you made the call, did you come to the apartment to see if they were there?
Aradıktan sonra orada olup olmadıklarını kontrol etmek için daireye gittin mi?
They come from all...
Dünyanın dört bir yanından devlet başkanlarından gelen tebrik mesajları...
What do you mean they don't want to come out?
Dışarı çıkmak istemiyorlar da ne demek?
They smell blood, they'll come swimming.
Kan kokusuna gelirler.
They're gonna come calling, Clay.
Onu çağırmaya gelecekler, Clay.
If they'd gone along with you and Pilcher in the first place, it never would have come to this.
En başta sen ve Pilcher'ı destekleselerdi iş bu noktaya gelmezdi.
They don't even have to come over the fence.
Çiti geçip bu tarafa gelmelerine bile gerek yok.
When are they gonna come?
Ne zaman gelecekler?
People of Urk believe that if they take the pebbles from this beach, they will be able to come back here for sure.
Buranın insanı sahilden bir taş alırsan mutlaka oraya tekrar gideceğine inanır.
They will come soon, right?
Değil mi? Yakında, değil mi?
You make yourself visible, people will come to you... and when they do, you talk about how much Peter loves Iowa and everything it stands for.
Kendinizi görünür hale getirirseniz, insanlar size gelecektir. Geldiklerinde de Peter'ın Iowa'yı ne kadar çok sevdiğinden ve Iowa'yı her şeyiyle desteklediğini söyleyeceksiniz.
How come they're here?
Buraya nasıl geldiler?
No. See, your patients come to you'cause they have to.
Senin hastaların sana zorunluluktan geliyor.
My patients come to me because they choose to.
Benim hastalarım bana, beni seçtiği için geliyor.
That 1 % chance that the god that they worshipped would come down from the heavens, smite their enemies and save them.
Dua edince taptıkları Tanrı'nın cennetten inip düşmanı vurup öldüreceğine yüzde bir şans verenler var.
They were moving dope, and McBride's whistleblower? Come on.
Uyuşturucu satıyorlar, ya McBride'ın muhbiri, hadi ama.
Fine, if you apologize to everyone, they all say it's okay, then yes, you can come.
Peki. Herkesten özür dilersen "Önemli değil" derler, sonra gelebilirsin işte.
We thought, you know, they'd either make up or Amanda would come back and ask for a lift.
Ya barışırlar ya da Amanda geri gelip eve bırakmamızı ister diye düşündük.
We took the latest scientific models of a biomolecule folding and we created a game and we put it on the web without knowing what would happen and without knowing if it would be fun at all, if anyone would come, and... instantly people arrived and they broke down the computers.
Biyomolekül katlamayla ilgili bilinen son bilimsel modelleri aldık ve bir oyun oluşturarak ne olacağını bilmeden internete koyduk. Eğlenceli olup olmayacağını, kimsenin oynayıp oynamayacağını bilmiyorduk. Birden insanlar gelmeye başladı ve bilgisayarları bozdular.
I do think we'll want to... offer round trips because a lot more people would be willing to go if they think that if they don't like it, they can come back.
Gidiş dönüş biletler sunmalıyız bence böylece daha fazla insan gitmek isteyecektir çünkü beğenmezlerse geri gelebilirler.
And where they could still come back and visit their friends.
Arkadaşlarını ziyarete gelebilecekleri bir uzaklıkta olmalıydı.
And from what I understand, the kids used to come around the house, and they used to make fun of him.
Anladığım kadarıyla, çocuklar evlerinin önüne gelip onunla dalga geçiyorlarmış.
They're here. Come on, hurry.
Buradalar.Gel, çabuk
They can come, too. No.
- Onlar da gelebilirler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]