They don't have to Çeviri Türkçe
2,754 parallel translation
They don't have to stick around!
Kimseyi zorla tutmuyorum!
And we need to do whatever we can to make sure they don't take her away, and if that means that you have custody of her and I don't, well, then that's what we need to do.
Bunun için velayetin bende değil sende olması gerekiyorsa o zaman öyle yapacağız. Kovulmadın.
They don't have to think, they have to keep buying.
Bir şey düşünmelerine gerek yok, satın almayı sürdürsünler yeter.
They don't have a clue of what to do.
Ne yapacaklarına dair bir fikirleri yok.
Well, the good news, I don't have to be Dead Stacey, the bad news, they won't let you have the part.
İyi haber şu ki ; Ölü Stacey'i oynamama gerek kalmayacak,... kötü haberse, bu rolü senin oynamana izin vermiyorlar.
They tell you to keep your mouth shut, even if you have been sober for 20 years, because people don't understand.
20 yıldır ayık olsan bile çeneni kapalı tutmanı söylerler çünkü insanlar bunu anlamaz.
If you're here to help me, it's because I have value to the military, and they don't want the long-lost experiment 69545 to self-destruct!
Yardım etmeye geldiyseniz de bu, ordunun 69545 numaralı kıymetli deneklerinin kendini yok etmesini istememesinden ötürüdür.
They don't- - I don't even understand this shit... with getting out of bed before you have to.
Kalkman gerekenden önce yataktan kalkma saçmalığını hiç anlamıyorum.
Turns out you don't always have to spend money to give someone the day they've always dreamed of.
Birine hep hayal ettiği günü vermek için hep para harcaman gerekmiyormuş.
They don't have the means to do anything about it.
Bunu yapacak bir ortamları yoktur.
I don't know why they have to be in cages.
Neden kafesler içinde olmak zorunda bilmiyorum.
# I know you know they just don't have any proof # # embrace the deception # # learn how to bend # # your worst inhibitions # # tend to psych you out in the end #
Deusex, İyi seyirler.
And you don't have to watch this just because they put it on.
Bunu açtılar diye de seyretmek zorunda değilsin.
Clever bitches hide stuff they want to come back and buy,'cause sometimes they don't have $ 3 to buy it at the time.
Çünkü bazen o sırada yanlarında o malı almak için 3 dolarları olmaya biliyor. Kimin 3 doları da olmaz ki?
Men are the worst because They don't know how to treasure what they have
Erkekler berbattır, çünkü sahip oldukları şeyin değerini bilemezler.
Friends don't have to ask if they can ask, so ask.
Arkadaşların birbirine soru sorabilir miyim diye sormasına gerek yok, sor hadi.
Well, they don't have an Excalibur here, so what do you want to do?
Yani burada bir Excalibur kılıcı yok, ne yapacağız?
Since these people have more money than their families would need for generations and since they have the power to create money I don't believe wealth is their endgoal.
Bu insanların ailelerinin nesiller boyu ihtiyacı olacağından daha fazla parası olduğundan ve para yaratacak güçleri olduğundan varlığın nihai hedefleri olduğuna inanmıyorum.
They don't have to annoy me.
Ben kimsenin canını sıkmam, kimse benim canımı sıkmaz.
♪ You don't have to They can't make you ♪
Buna mecbur değilsin Seni zorlayamazlar
- Stopped in to daycare, and it turns out they don't seem to have those rules you made up.
- Yuvaya uğradım. Meğer şu uydurduğunuza benzer kuralları yokmuş.
But the great thing is they love you so you don't have to.
Ama işin iyi kısmı, onlar sizi seviyor dolayısıyla mecbur değilsiniz.
They have to think you're progressing, don't they?
İlerleme gösterdiğini düşünüyor olmalılar, değil mi?
The person experiences something that's too difficult to accept, so they create alternate personalities that don't have to accept it.
Bir insan kabullenmesi çok zor bir deneyim yaşadığında kişi bu olayı hatırlamayan farklı benlikler yaratabilir.
People don't start using them until they absolutely have to use them.
İnsanlar onları kullanmak zorunda kalana dek kullanmaya başlamadılar.
You don't know what it's like to have your family targeted because of who they are. Losing them because of it.
Sean, ailenin oldukları kişi olduğu için hedef olmasının ve bu yüzden onları kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
They pack a punch, but they're designed not to do any real damage beyond a welt and some bruising, which means if they're all you've got in a fire fight, you don't have much.
Birkaç çürüğe neden olacak ; ancak gerçek bir zarar veremeyecek kadar baskı uygulayabilirler. Bu da gerçek bir çatışmaya bunlarla girecek olursanız elinizin boş olacağı anlamına gelir.
The team is used to handling multiple cameras, but they don't usually have to dodge ten-tonne ice floes at the same time.
Ekip çok sayıda kamerayı idare etmeye alışkın. Ama genelde aynı anda on tonluk buz parçalarıyla da uğraşmıyorlar.
They just take their kids to the park so they don't have to talk to them, and those kids kind of glom on to our shit.
Bazı insanlar çocuklarını parka götürüyorlar ama onlarla ilgilenmiyorlar bu çocuklar da bizim oyunumuza dahil oluyorlar.
He's confided in me that certain women that he had relationships with, he wasn't public about any of it, because you don't want the fans to think you're tied down, they don't have that shot of getting to you.
Bana güvenip, bazı kadınlarla ilişkisi olduğunu söylemişti. Bu ilişkilerin hiçbirini göz önüne sermiyordu. Hayranlarının, birine bağlandığını düşünmesi hiç iyi olmaz.
'Cause I have so many clothes I don't wear, and they're just taking up space, and I go shopping to buy more stuff and I have no place to put it.
Giymediğim o kadar çok kıyafetim var ki, sadece yer kaplıyorlar ve alışverişe gidip yeni bir şeyler alında koyacak yer olmuyor.
They're jealous and don't want anyone else to have it.
Başkasında olmasın diye, ne kadar kıskançlar değil mi?
That's very bad for the food because being sort of solo, probably they don't have to cook any more.
Yemek konusunda kötü bir durum çünkü yalnızken yemek pişirmeleri de gerekmiyordur.
So there are girls that can't cook and even that they don't wantto cook, what chances do they have to have a husband
Yani, yemek pişiremeyen ve hatta pişirmek istemeyen kızlar vardır, Bir koca bulmak için şansları nedir?
As they don't grow in Venice, we have crafted this Ottoman flower from glass and would like to present it to you.
Venedik'te yetişmediği için, bu Osmanlı çiçeğini camdan yapıp bu güzelliği sizinle paylaşıyoruz.
"But I don't want to take away the 12 years she did have " and turn them all into leukemia, because they weren't. "
Ama yaşadığı 12 yılı öylece kesip atıp hepsini lösemiye dönüştürmeyi istemiyorum, çünkü öyle değil. "
It's for your family, so they don't have to carry you around.
Bu ailen için, böylece seni taşımak zorunda kalmayacaklar.
I don't care whence they have to go, or who they have to do.
Nasıl yaptıkları, kimi öldürdükleri umurumda değil.
! We don't have to show them the only cards we're holding, which is that they don't know we're here!
Elimizdeki tek kozu onlara belli etmemiz gerekmiyor ki bu da nerede olduğumuzu bilmiyor oldukları gerçeği.
Who? Iran Guesthouse operation is ready now, if we don't have the President's go ahead, they are going to be captured.
"İran Misafirhanesi" operasyonu hazır eğer bunu Başkan şimdi öğrenmezse oradakileri yakalayacaklar.
They have to know you better before they don't like you.
Seni sevmeleri için seni daha iyi tanımaları lazım.
The truth is, we don't have a clue who took the list or what they plan to do with it.
Gerçek şu ki, listeyi alanlar ve niyetleri konusunda hiçbir bilgimiz yok.
They don't have to work.
Çalışmak zorunda değiller.
The guys hanging on the street corner, not working, they have girls, they have cars, they have money, they seemingly don't ever have to be anywhere at any certain time.
Bu adamlar sokak köşelerinde takılıp çalışmazlardı. Kız arkadaşları, arabaları, paraları vardı. Herhangi bir yerde ve zamanında olmak zorunda değillerdi.
- They don't have the tools to analyze it.
- Analiz edecek malzemeleri yok.
These gray heads are too soft to go through thick ice, but they know they have to keep the hole open so they don't drown.
Bu gri balinaların kafaları kalın buzu kıramayacak kadar yumuşak ancak boğulmamak için deliği açık tutmaları gerektiğini biliyorlar.
Don't you want to know what they have to say?
Söyleyecekleri şeyleri duymak istemiyor musun?
Maybe eight to ten, bro, but we don't know anything about roving patrols. You're just gonna have to assume that they're out there walking around, squared away. They do this for a living, too.
8 ila 10 kisi arasinda ama devriyeler hakkinda hiçbir sey bilmiyoruz bu yüzden hayatta kalmak için tüm ekibin yaninda olacagini farz et.
Those thirty will get an exemption letter tomorrow telling them they don't have to report.
O otuzu yarın rapor vermelerini gerek olmadığına dair bir muafiyet mektubu alacak.
They don't have the balls to robb us.
Bize oyun yapacak taşak yok onda.
But, you know, they don't tell you when they give you the badge... the river of shit you're going to have to wade through.
Bilirsin, sana rozeti verirken boklu yollarda ilerlemek için çabalamak zorunda kalacağını söylemiyorlar.
they don't 727
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't know yet 28
they don't listen 19
they don't hate you 16
they don't care 106
they don't like you 20
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't know yet 28
they don't listen 19
they don't hate you 16
they don't care 106
they don't like you 20
they don't understand 42
they don't get it 22
they don't matter 18
they don't believe me 24
they don't know me 18
they don't know anything 52
they don't know 180
they don't want me 22
they don't stand a chance 17
they don't mean anything 16
they don't get it 22
they don't matter 18
they don't believe me 24
they don't know me 18
they don't know anything 52
they don't know 180
they don't want me 22
they don't stand a chance 17
they don't mean anything 16
they don't like it 23
they don't know that 37
they don't know what they're doing 16
don't have to 46
have to 68
have to go 40
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they can't see you 17
they don't know that 37
they don't know what they're doing 16
don't have to 46
have to 68
have to go 40
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they can't see you 17
they are my friends 21
they have 241
they come 53
they said 545
they are cute 16
they are beautiful 39
they do 1025
they can't 247
they are everywhere 27
they are my family 17
they have 241
they come 53
they said 545
they are cute 16
they are beautiful 39
they do 1025
they can't 247
they are everywhere 27
they are my family 17