English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / They don't want me

They don't want me Çeviri Türkçe

561 parallel translation
But they were talking about the police and I don't want them suspecting me.
Fakat, polisten bahsediyorlardı, benden şüphelenmelerini istemiyorum.
You want to hang me for a murder I never committed? As long as they hang you, I don't care whether you committed it or not.
Seni astıkları sürece işleyip işlememen umurumda değil.
They are waiting for me to dance. I don't want them to see you dance.
Sen dans ederken onların izlemesini istemiyorum.
Can they make me leave town when I don't want to go?
Ben istemesem de beni buradan zorla yollayabilirler mi?
They don't want me.
Beni istemezler.
- They don't want me.
- Beni istemiyorlar.
If they don't want me, they don't want me.
Eğer beni istemiyorlarsa istemiyorlar.
They figure you don't want me around, you don't want to see me, and if I go away for a while, maybe I'll get all this out of my mind.
Beni etrafında istemediğini, beni görmek istemediğini ve kısa süreliğine uzaklaşırsam tüm bunları aklımdan çıkaracağımı düşünüyorlar.
You mustn't come with me, Phile. They don't want me to talk to you.
Seninle konuşmamı istemiyorlar.
They don't want me in 2333.
Beni 2333'e istemiyorlar.
They don't want me to have the Indian knife my uncle gave to me.
Bu Kızılderili bıçağını taşımama izin vermiyorlar.
They still want me! - No, they don't!
Hala beni istiyorlar.
Then why do they want me? They don't want you.
Niye beni istiyorlar o halde?
Hold on to my job by just stringing along, afraid to look anywhere... because I might see what they don't want me to see?
Görmemi istemeyecekleri şeyleri görürüm diye etrafıma bakmadan ve hiçbir şeyi umursamadan işime devam mı edeyim?
Maybe they don't want to hire me on account of me being in the stir.
Sabıkalı olduğumdan beni işe almak istemeyebilirler.
I don't want Richie seeing me in one of these spells or whatever they are.
Richie'nin beni bu şekilde görmesini istemiyorum.
I'd go if I could, but they don't want me.
Elimden gelse, oraya giderdim ama beni istemiyorlar.
They don't want me to win there I gotta tell you that?
Neden hiç dostum olmayan yabancı bir şehirde maça çıkayım? Orada kazanmamı istemiyorlar, farkında değil misin?
They don't Want to see me.
Beni izlemek istemiyorlar.
- What about me then? I'm guilty, but they don't want me here.
Ben de suçluyum ve kendimi tutuklatmak istiyorum!
They don't want me.
- Olmadı.
I don't understand why they don't want me to join the Army.
Neden beni orduya çağırmıyorlar, anlamıyorum.
Wish I could, but they don't want me. Hear that?
Ben oturmak istiyorum ama onlar istemiyor nasıl davrandıklarını görmedin mi?
So the others don't want me around, do they?
Öyleyse, diğerleri beni istemeyecektir, değil mi?
I don't want to talk about this, but they got me hemmed in.
Bundan söz etmek istemezdim ama yapmalıyım.
I hope they don't want me.
Umarım beni istemiyorlardır.
I don't think they'll want me after my blowup with Hendricks.
Hendricks'le yaptığım kavgadan sonra beni isteyeceklerini sanmam.
If they kill me, I don't want anyone to salute.
Beni öldürürlerse kimsenin selamlamasını istemiyorum.
I don't want somebody pointing to Joan and me in a couple of years... telling some miserable story ending with "But they're still together."
İlerleyen zamanlarda hiç kimsenin Joan'la beni göstererek "Ama hâlâ birlikteler." diye biten mutsuz hikaye anlatmasını istemiyorum.
Well, don't you think they want to ask me questions?
Şey, onların bana sorular sormak istediğini düşünmüyro musun?
- They don't want me here.
- Beni burada istemiyorlar.
You don't want to tell me that they're hidden in there?
Bana orada saklı olduklarını söylemek istemiyorsun, değil mi?
Besides, they don't want me and I don't want them.
Ayrıca ne onlar beni ister ne de ben onları.
They want to eliminate me. I don't know why.
Beni öldürmeyi istiyorlar Ve niye olduğunu bilmiyorum.
I don't want to They'll put me in a camp
Beni bir mülteci kampına koymalarını istemiyorum
Paul, they don't want to let me thr ough.
Paul, geçmemize izin vermiyorlar.
I don't want anybody dead, as long as they don't bore me.
Kimsenin ölmesini istemem... canımı sıkmadıkları sürece.
I don't know what they want from me.
Benden ne istediklerini bilmiyorum.
I don't want the postcards... they send me for Easter or Christmas...
Onların yeteneklerini duymak istemiyorum. Onların armağanlarını ve noel hediyelerini almak istemiyorum.
No, I feel pretty good today. But if it happens again, they'll want to send me to the hospital. And I don't want to go.
Ama tekrar olursa, beni hastaneye yatırmak isteyecekler... ve ben hastaneye gitmek istemiyorum.
And I don't want to go to the hospital because... they'll torture me. They'll force me to stay alive, I don't want to live longer... than necessary.
Yaşamam için her şeyi yapacaklar... ve gereğinden fazla, yaşamak istemiyorum.
Ana, don't leave me, they want to kill me!
Ana, Beni bırakma! beni öldürmek istiyorlar! - Gidiyorum.
I don't think they want me around.
Sanırım beni kampta istemiyorlar.
They don't want him to see me anymore.
Benimle görüşmesini istemiyorlar.
They don't want me.
Beni istemiyorlar.
Out here they don't want to hear you or see me.
dışarıda seni duymak... veya beni görmek istemiyorlar.
They don't want you, they want me.
Sizi değil, beni istiyorlar.
You don't know why they want to see me, do you?
Beni neden görmek istediklerini bilmiyorsun, değil mi?
Listen, those guys don't tell me anything they don't want me to know.
Dinle, o adamlar bana hiçbir şey söylemez.
It'll be there's if they don't give me what I want.
Onlar benim istediğimi vermezlerse yok olacaklar.
They don't want a man like me to have the title because I'm not a puppet like you.
Senin gibi bir kukla olmadığım için benim ünvanı almamı istemiyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]