Too many to count Çeviri Türkçe
72 parallel translation
- Tons, too many to count.
Tonlarca, sayamayacak kadar.
- Too many to count.
- Sayamayacak kadar çok.
Too many to count.
Sayamayacağım kadar fazla.
Too many to count.
Sayamayacağın kadar fazla.
Multiple contusions and lacerations too many to count.
Çok sayıda morluk ve kesik. Sayılamayacak kadar fazla.
It was too many to count.
Sayılacak gibi değil.
TOO MANY TO COUNT, I'LL TELL YOU THAT.
Sayamayacağım kadar çok. O kesin.
- No. - Too many to count.
İnsanlardan saklanarak.
Too many to count. Over.
- Sayılmayacak kadar çok.
too many to count.
... sayılamayacak kadar çok.
# Too many to count, mother... uckers #
# Too many to count, mother... uckers #
Too many to count.
Sayamayacağım kadar çok.
All too many to count.
Sayısız davete katıldım.
Too many to count, a bunch of loser.
Ama hepsi palavracı. - Ne var?
Too many to count.
Çok var.
Too many to count.
Sayılamayacak kadar çoktu.
Too many to count, girl.
Sayılamayacak kadar çok, kızım.
Too many to count, and not enough time To interview them all.
Hepsini sorgulayacak zamanımız yok.
Well, too many to count really.
Gerçekten sayamayacak kadar çok.
- Too many to count, really.
- Bir. - Aslında çok daha fazla.
Too many to count.
Sayamayacak kadar çok.
Too many to count.
- Senin? - Sayılamayacak kadar çok.
Too many to count.
Sayılamayacak kadar çok.
Too many to count. Everybody envied him.
Sayamayacağınız kadar çok, herkes ona imrenirdi,
"The bones at the entrance of the cave " were too many to count.
Mağaranın girişindeki kemikler sayılamayacak kadar çoktu.
Too many to count.
Sayılamayacak kadar fazla.
Ah, too many to count. Actually, there was one.
Sayamayacağım kadar.
Too many to count.
Saymak için epey fazla.
But, frankly, there are just too many to count.
Ama açıkçası, saymak için sadece çok fazla var.
Too many to count.
- Saymakla bitmez.
Maybe more. Too many to count.
Sayılamayacak kadar fazlaydılar.
Leech hangers-on, too many to count, but friends...
Beleşçiler de var, hakkında suçlama da var, ama arkadaş...
- Too many times to count.
- Sayılamayacak kadar çok kereler.
She's saved our asses too many times to count.
Hayatımızı sayamayacağım kadar çok kurtardı.
Soon, there will be too many birds to count.
Yakinda kus sayisi çok fazla olacak.
I've seen it too many times to even count.
Çok sık yaşadım.
There's not too many folks I can count on to do something like that.
Böyle bir şey yapabileceğine güvenebileceğim çok insan yoktur.
He had too many bruises to count, one on top of another.
Sayılamayacak kadar çok yara beresi var. Çoğu üst üste geçmiş.
- Too many to count.
Kocana da söylediğim gibi,
He has too many sons to count.
Oğullarının sayısını bile bilmez.
I've failed him too many times to count.
Ona karşı sayısız hatalar yaptım.
Too many people to count.
Sayamacağım kadar çok isim var.
And you figured between her employees and all the people in the street, there's be too many suspects to count, right?
İşçilerini ve yoldan geçen insanları da hesaba katarak bayağı bir şüpheli olacağını düşündün değil mi?
She violated too many aspects of FBI protocol to even count.
Sayılamayacak kadar çok FBI protokolünü çiğnedi.
I've seen Morgan go down that road far too many times to count.
Morgan aynisini bana çok yaptigi için ne demek oldugunu bilirim.
Yes, too many times to count.
Evet, sayamayacağım kadar.
Well, you ruined Michael's life and his career, came after his family... damn near got him killed too many times to count.
Michael'in hayatını ve kariyerini mahvettin, ailesinin peşine düştün, ve onu sayamayacağım kez ölüm döşeğinden döndürdün.
I've got mansions by the millions, and too many wives to count, descendants in the billions.
Benim milyonlarca köşklerim, ve bir sürü karım, milyarlarca torunum var.
Too many arguments to count.
Sayamayacak kadar çok kavga ediyordu.
Call me when he disappoints you too many times to count.
Baban sayamayacağın kadar fazla hayal kırıklığına uğrattığında beni ararsın.
Too many years to count, Bae, but I've counted every one.
Sayılamayacak kadar çok yıl geçti, Bae ama hepsini saydım.