Trader Çeviri Türkçe
711 parallel translation
Wolfgang von Waltershausen officer, farmer, antique dealer, gigolo, wine trader
Wolfgang von Waltershausen memur, çiftçi, antika satıcısı, jigolo, şarap tüccarı.
He takes a bribe from a black-market currency trader.
Bir kara-borsa dövizcisinden rüşvet aldı.
You're a born trader, Regis You deliver door to door
Sen doğuştan tüccarsın, Régis. Kapı kapı dolaşıyorsun.
You won't get it marrying a trader and going up North.
Kuzeye taşınan bir tüccarla evlenerek nasıl olsa mutlu olamayacaksın.
Pres is a banker, not a trader.
Pres bir bankacı, tüccar değil.
In the name of public safety, we want permission to inspect the trader's goods stored in your fort.
Buraya ayaktakımı ile gelerek ne demek istiyorsun? Kamu güvenliği açısından
Just a trader's word and you're in chains.
Ne uyarı, ne mahkeme.
Your first visit to the jungle, Trader Horn?
Benimle her gün görüş. Sana sıra dışı işler ayarlarım.
What is the slave trader's name?
- Köle tacirinin adı ne?
A fella named Jess Chisholm, an Indian trader... he told me he blazed a trail all through the Nations.
Jesse Chisholm adında bir arkadaş, Kızılderililerle iş yapan bir tüccar. Bana bütün bölgelerden geçen bir ticaret yolu açtığını söyledi.
- The Trader ain't crazy.
- Tüccar deli değil.
- The Trader?
- Tüccar mı?
This fellow you call the Trader... can you trust him?
Tüccar dediğin bu adama... güvenebilir misin?
You don't have to worry about the Trader.
Tüccar'ı merak etme.
Trader, this is the kid I've been telling you about.
Tüccar, sana bahsettiğim çocuk bu.
Where do we go, Trader?
Nereye gidiyoruz Tüccar?
I mean, you've taken to business like a fur trader to sin.
Yani, aldığınız işin hakkını verdiniz.
I was cook on a trader that watered here.
Ticari bir gemide aşçıydım. Su almak için buraya inmiştik.
Horse-trader?
At tüccarı mısın?
Indian trader!
Kızılderili bir tüccar.
All right! So he's an Indian trader!
O Kızılderili bir tüccar.
I could act like an Injun trader and lower the price, but I won't!
Bir kızılderili tüccar gibi yapıp fiyat düşürebilirdim ama yapmayacağım.
Again, I don't wanna sound like an Injun trader, but with all that smoke in the hills and you with no guns -
Kızılderili tüccarlar gibi konuşmak istemem ama tepedeki duman ve siz silahsızsınız...
It is about M. Miyazu, a sake trader in Fushimi
Fushumi'deki sake tüccarı bay Miyazu'dan geliyor.
Your future husband is an influential trader.
Gelecekteki kocan etkili biri.
I had you figured for a horse trader.
tam bir tüccar gibisin.
Listen to old Trader Horn out there. "Attaboy. Chop, chop, bwana master."
Dışarıdaki şu beyaz tüccarı dinlesene.
Do you know that one minute he can be Trader Horn himself and then suddenly everything goes black and out he comes, dressed as Dr. Livingstone I presume?
Bir bakıyorsunuz, beyaz bir avcı olmuş sonra aniden her şey kararıyor ve birden ortaya, Doktor Livingstone olarak çıkıyor diye tahmin ediyorum?
Come on, trader Horn, what did you give the Krauts for that egg?
Hadisene oğlum, Bu yumurta için Almanlara ne verdin?
Benjamin Larrabee was a slave trader.
Benjamin Larrabee köle tüccarıydı.
And the sharp trader named Whymper was just the sort to do something about it.
Ve kurnaz tüccar Whymper'da bu konuyla ilgilenmek niyetindeydi.
- Did you fix it up with Trader Joe?
- Tüccar Joe ile anlaşmayı başarabildin mi?
- Who, Trader Joe?
- Kime? Tüccar Joe'ya mı?
- Indians killed Trader Joe.
- Yerliler tüccar Joe'yu öldürdüler.
No trader would take me without Yang's permission.
Yang'ın izni olmadan hiçbir tüccar beni götürmez.
No peaceful trader, but a royal ship of the House of Priam.
Barisçi bir tüccar gemisi degil, Priam Sarayi'nin kraliyet gemisi.
Jumbo, Trader, Wigwam... Mincemeat, Jubilee -
Jumbo, Tacir, Çadır, Kıyma, Jübile- -
That trader, the late Futterman...
Şu tüccar, müteveffa Futterman...
She came over in a slave trader just as yours did. "
"Sizinkiler gibi o da köle gemileri ile geldi." diyebiliyorum.
- The best horse trader in this country.
- Bu bölgedeki en iyi at terbiyecisi.
But any trader will tell you that the war between two manufacturers can be quite a hot war.
Ama bütün tüccarlar, iki üretici arasındaki savaşın... oldukça sıcak olacağını söyleyecektir.
Captain David Usher. Smuggler, slave-trader... mass murderer.
Kaptan David Usher kaçakçı, köle tüccarı...
We've got three engines out and more holes than a horse trader's mule.
Motorlardan üçü devre dışı ve bir elekten daha fazla deliğimiz var.
Spang, you used to be a pretty good horse trader.
Spang, sen eskiden beri oldukça iyi bir at tüccarısın.
We'll make a slave trader of you yet, Didius!
Seni de köle taciri yapacağız, Dididus!
An Orion trader?
Orion'lu bir iş adamı ha?
You treated me as a frame seller, a fur trader, and a jester.
Bana resim satıcısı, kürk tüccarı ve bir soytarı gibi davrandın.
Gordon, the man is a slave trader.
- Gordon, bu adam bir köle tüccarı.
A faluka awaits you at the ivory trader's dock.
Bir kayık fildişi tacirleri limanında sizi bekliyor.
I bet I'm the only fourth grader whose father is a famous trader.
Bahse girerim babası ünlü bir hain olan ilk 4. sınıf öğrencisiyim.
Was a slave trader.
- Köle tüccarıydı.