Unlocks Çeviri Türkçe
141 parallel translation
The key that unlocks this boot.
Bu çizmeyi açan anahtar gibi.
WHEN SOMEBODY I DON'T KNOW UNLOCKS MY DOOR, YEAH, THAT'S WHERE I STAND.
Kapının arkasında? Dışarıdan birisi kapımın kilidini açtığı zamanlarda, evet.
If he ever unlocks that inner man and lets him loose, so that I can grab him and hold him.
Eğer o kişiliği serbest bırakacak olursa, onu sıkı sıkı tutup, bir daha bırakmam.
This unlocks the door in the lobby.
Bu da lobideki kapıyı açar.
Um... which key unlocks the storage room?
- Deponun anahtarý hangisi? Bilmiyorum.
But that night, he unlocks the dog to protect his fancy house.
Ama o gece, köpeği salıyor ki güzel evini korusun.
Takes a syringe and injects the contents of the Ziploc bag... Leaves the glass on the bar... Unlocks the door and windows...
Bir şırınga çıkardı ve plastik torbanın içindekileri kadına enjekte etti... bardağı barın üzerine bıraktı... kapıları ve pencereleri açık bıraktı... ve evine gitti.
Josie, this key unlocks my personal hotel safe.
Josie... bu, oteldeki bana ait kasanın anahtarı.
It's the key that unlocks everything, the most important thing of all.
Her kapıyı açan anahtar budur. Dil en önemli şeydir.
She gets hot and wet, unlocks my penis.
Tahrik oldu ve ıslandı, penisimi çözdü.
If he consummates your flesh with this human body, then he unlocks the gate of hell... and everything as we know it ceases to exist.
İşini tamamladığında senin etin vücudundan ayrılır ve o cehennemin kapılarını açar. Ve bildiğimiz her şey tersine dönmeye başlar.
Maybe it unlocks something inside.
Belki içeride birşeyi açıyordur.
Once in a great while, mankind unlocks a secret so profound that our future is altered for ever.
Uzunca bir zaman önce, insanlık çok etkileyici bir sırrı çözdü bu da bizim geleceğimizi sonsuza kadar değiştirdi.
You wanna tell me what this unlocks?
Bu neyi açıyor söylemek ister misiniz?
Well, the Yaqui Indians brew a special tea that unlocks memories.
Yaqui Kızılderilileri zihni açmak özel bir çay kaynatırmış.
He unlocks them to watch them on his own?
Tek başına izlemek için mi kilitlerini açıyor?
Would you take your place meekly with the people that were relegated to the third-class spaces and wait patiently until someone unlocks a gate and lets you free?
Yoksa siz de kuzu gibi üçüncü mevkide sabırla "Kapılar açıIsa da serbest kalsak" diye bekleyen o zavallı insancıklara mı katıIırdınız?
That key in your pocket unlocks the door.
Cebinizdeki bu anahtar kapıyı açıyor.
The primary signal is a cryptographic key... that unlocks the message buried in the harmonic.
Ana sinyal, harmoniğe gömülü olan mesajı... Çözmek için kriptolanmış bir anahtar.
Each time you do, you get a key that unlocks the door to another world.
Her seviye atlayışında, başka bir dünyaya Açılan bir anahtar kazanıyorsun.
The chip inside Lange's tooth, it uses a frequency signature, and that's how it unlocks the vault that contains his missile-launching device.
Lange'in dişindeki çip var ya? Bir frekans işareti kullanıyor. Füze fırlatma aletinin olduğu kasayı da bu şekilde açıyor.
DOOR UNLOCKS Mum's home.
Annem döndü.
Every brain unlocks more secrets of the universe.
Her beyin, beni evrenin sırlarını çözmeye daha da yaklaştırıyor.
What rich desire unlocks its door
Hangi arzu kapısının kilidini açacak?
It unlocks the aromas, the flavors.
Koku ve lezzeti açığa çıkar.
And this key unlocks your door, our kitchen, and a few other things.
Bu anahtar, kapını mutfağı ve birkaç şeyi daha açıyor.
- That unlocks my car.
- Arabamın kapılarını açar.
The parental code that unlocks the pay channels is one-two-three-four.
Paralı kanalların ebeveyn kilidini açan kod 1-2-3-4.
Use the same password as the one that unlocks your system files. OK.
- Sistem dosyalarının kilidini açan şifrenin aynısını kullanman gerekiyor.
If he unlocks the secret before us then the competition is over.
Bizden önce sırrı ortaya çıkarırsa yarışma sona erer.
And whatever this key unlocks, inside, there's something valuable.
Ve bu anahtar her neyi açıyorsa, içinde mutlaka değerli bir şey olmalı.
So we're setting out to find whatever this key unlocks.
Yani bu anahtarın açtığı şeyi bulmaya gideceğiz.
If we don't have the key, we can't open whatever it is we don't have that it unlocks.
Anahtar yoksa, açtığı şeyi açamayız.
So, what purpose would be served in finding whatever need be unlocked, which we don't have, without first having found the key what unlocks it?
Yani, elimizde açılacak şeyin anahtarı olmadan, ki açılacak şey de yokken, açılacak şeyi bulmanın bize ne faydası olacak?
That first sniff unlocks the door.
İlk kez koklayınca kapı açılır.
The Secret Heart unlocks and they will waken from their sleep of ages.
Saklı can damarının kilidi açılacak. Asırlardık uyudukları uykularından uyanacaklar.
Your mind only unlocks information when it's ready.
Zihnin, sadece hazır olduğu zaman bilgilere açık oluyor.
The thaw unlocks sheltered bays that provide refuge from the relentless battering of the southern ocean.
Erimeyle beraber, güney okyanusunun amansız dalgalarına karşı korunaklı koylarda, açığa çıkar.
That unlocks the front door so you can come and go whenever you want.
Ön kapıyor açıyor böylece istediğin zaman gelip gidebileceksin.
He runs a mirror under the engine before he unlocks it. Uses a remote to start the engine.
Evet, kilidini açmadan altını aynayla inceliyor,... motorunu çalıştırmak için uzaktan kumanda kullanıyor.
The Antarctic summer is short, but, for a few brief moments, the sun's warmth unlocks frozen bays.
The Antarctic summer is short, but, for a few brief moments, the sun's warmth unlocks frozen bays.
One of these keys unlocks the box.
Bu anahtarlardan biri kutunun kilidini açıyor.
It all sort of unlocks your mind.
Bunlar aklının kilitlerini baya bir açar.
Looks like that's the lever it unlocks all the pallets.
Anlaşılan bu kol, bütün palet kilitlerini açıyor.
And to discover why we're here, to discover the key that unlocks the mystery of the universe, well, the end is really just the beginning.
Neden burada olduğumuzu keşfetmek için evrenin gizemini açan anahtarı keşfetmek için son aslında başlangıçtır.
For most of us, this same visual memory unlocks another universe, the world of dreams.
Bir çoğumuz için, yine bu görsel hafıza başka bir evrenin kapılarını aralıyor, rüyalar alemi.
The driver unlocks the door. We head inside.
Sürücü kapıyı açıyor.
The system suddenly goes dead. It assumes there could be a fire. It detects life signs inside the room, it unlocks the doors for safety.
Sistem bir anda ölecek ve bir yangın olduğunu sanacak odanın içinde yaşam sinyalleri olduğunu görüp kapıları açacak.
Our front door unlocks on a timer at 9 : 00...
Bu o! Şey, peki ya imzaladığı kitap?
[Scanner Buzzes, Latch Unlocks] I saw that.
Bunu gördüm.
( unlocks gun ) Francis.
Francis.