Verifying Çeviri Türkçe
106 parallel translation
Verifying the interior of the LCL tube.
LCL sirkülasyon pompaları kontrol ediliyor.
I am verifying the number.
Sayıyı doğruluyorum.
- They're covering him in gold, and he's verifying the number.
- Onu altına boğuyorlar, o ise sayıyı doğruluyor.
Except a few parole violators and slightly shady characters... whose stories needed a lot of verifying.
Şartlı tahliye ihlâli yapanlar ve anlatacak bir şeyleri olanlar hariç.
It looks authentic. But it's such high-level material that we have no means of verifying it.
Gerçeğe benziyor. ancak öylesine üst düzey bir belge ki...
- They're verifying our identity.
- Kimliğimizi doğruluyorlar.
I'm sure somebody in your department is capable of verifying that signature. Go on.
Alın.
Would you mind getting on the phone verifying that...
Zahmet olmazsa telefon edip
They're waiting for verifying blood tests.
Kan testlerinin sonuçlanmasını bekliyorlar.
If we could find a verifying record or a description of any piece down there that makes it all worth a bloody fortune.
Aşağıda parçalardan birini tarif eden bir belge filan bulsak, bunlar bir servet eder.
These incidents brought me to the next step in verifying this man's testimony.
Bu olaylar, söylenenlerini kanıtlamaya çalışırken beni bir sonraki adımıma taşıdı.
"Successful in verifying on three occasions " the charges of bribery against James Hoffa. "
"James Hoffa'ya karşı üç rüşvetçilik davasının onaylanması."
- l have no way of verifying that information.
- Bu bilgiyi doğrulamam mümkün değil.
The experiment needs verifying.
Deneylerin doğrulanması gerekiyor.
I turned over control of the turbolift without verifying his code.
Worf'un güvenlik kodunu doğrulamadan asansörün kontrolünü devrettim.
Yeah, if it were only one person, Scully, but we have two individuals here, each verifying the other's story.
Bir kişi olsaydı haklıydın ama diğerinin hikâyesini doğrulayan iki kişi var elimizde.
It registers on a piece of punch tape verifying you were here every hour.
Bir parça banda kaydediyor, her saat burada olduğunu doğruluyor.
Verifying some accounts.
Bazı hesapları teyit etmek için.
My lady, it will be the height of folly to let this child lead our army in the king's name without verifying her true motives.
Efendim, eğer bu çocuğun, gerçek amacını anlamadan, kral adına orduyu yönetmesine izin verirsek büyük aptallık etmiş oluruz.
How about verifying that your nearly extinct cult was out in magnum force last night?
Bitme aşamasında olan mezhebin gücünün aslında yerinde olduğunu kabul etmeye ne dersin?
The reference prints you asked for for Prudence Halliwell came out of her birth certificate from the archives, which I took the liberty of verifying through her DMV records.
Söylediğin Prudence Halliwell'in parmak izlerini doğum belgesi arşivlerinden çıkardım, Ki emin olmak için DMV kayıtlarından da kontrol ettim.
Investigators are cautious about verifying these accounts... believing they'll learn more...
Soruşturmayı yürütenler daha ayrıntılı bilgilere enkazı inceledikten sonra ulaşacaklarını açıkladılar.
They wanted to know why a very intelligent Greek scientist whose texts they were just admiring and they were verifying it... Why would he make a mistake in the first place? So they began to dig.
Çok zeki olduğunu düşündükleri Yunan bilginlerinin hayran oldukları o yazılarında, neden hatalar yaptıklarını... ilk anda neyi yanlış yaptıklarını bilmek istiyorlardı?
I'm just verifying his account. You know how this works, Brass.
Ben de anlattıklarını doğruluyorum.
We have someone verifying the claims. Fine, approve their claims.
Alacaklılar için birini bulmalıyız tamam, alacakları teyit et
See, we issue a wire transfer. The receiving bank seeks out a GFX authorization sequence verifying the funds are available.
Alıcı banka GFX sistemi ile paranın... transfer edildiğini zannedecek.
... among these latest treatment techiniques we're verifying the use of techniques that combine micro videocameras robotics and the use of new artificial fibres designed for space exploration that will transform cardiovascular surgery post surgery period and the reinsertion of the patient into his normal life, in images of the past.
... Teknolojik alandaki son gelişmelerin tedavi teknikleri ile biraraya gelmesi ile Mikro Kameralar, robotlar ve uzay teknolojileri için üretilen yeni nesil ipliklerin.. ... kalp-damar cerrahisine transfer edilmesi ile birlikte..
Big Eye verifying ballpark is clear. Over.
Büyük Göz, top sahası güvenli dedi.
Verifying touchdown of Snake Eater at LZ.
Yılan Yiyen iniş noktasına inecek.
He was a contract killer, The very best, But verifying facts about his life
En iyilerinden biri fakat hayatı hakkındaki gerçekleri tam olarak doğrulamak imkansız.
- I'm just verifying your story.
- Hikâyenizi doğruluyorum sadece.
We have no way of verifying it.
Hiçbir şeyi objektif olarak doğrulayabilmemizin imkânı yok.
- I'm not verifying anything.
- Hiçbir şey onaylamıyorum.
We're verifying the data now. It looks legit.
Şu anda bilgiyi araştırıyoruz ama müspet görünüyor.
We're busy here! You didn't think I'd find out... you'd been calling England verifying my whereabouts.
- Bulunduğum yerleri doğrulatmak için İngiltere'yi aradığını öğrenemeyeceğimi mi zannettin.
They're still verifying the ID of the microlight pilot.
Hala yelken kanat pilotunun kimliğini tespit etmeye çalışıyorlar.
He gave Ministries the power to privatize State enterprises, without inventories, balance sheets, without verifying beforehand if these enterprises generated profits or losses.
Bakanlıklara, devlet girişimlerini, çetele tutmadan, gelir-gidere bakmadan bu girişimlerin kâr mı zarar mı ettiğini önceden kontrol etmeden, özelleştirme yetkisi verdi.
TRS verifying target.
TRS hedefi doğruluyor.
Verifying whether this means anything or not is worth something, if you ask me.
Yaptıklarınıza değsede değmesede, bunu kabul etmek bence anlamsız değil.
She must have gone there for verifying the phone number matter.
Ben biliyorum. Numara meselesini açıklamaya gitmiş olmalı.
Finally, a study came out just in the last month verifying that cannabis smoke does not cause cancer.
Sonunda, geçen ay kenevirin kansere yol açmadığını doğrulayan bir çalışma yapıldı.
I am verifying if what you are saying, whether King Daeso was killed, really is the truth.
Söylediklerinin doğru olup olmadığını öğrenmeliyim, Kral Daeso'nun gerçekten öldürülüp öldürülmediğini.
We're in the process of verifying what Assad told you about his peace initiative.
Assad'ın barış girişimi hakkında sana söylediği şeyleri doğrulama sürecinde olduğumuzu bilmeni istedim.
Verifying target ID.
Hedef kimliği doğrulanıyor.
Verifying identity match.
Kimlik uyumu doğrulanıyor.
Verifying.
Doğrulanıyor. Doğrulanıyor.
Verifying sensor calibration.
Algılayıcı kalibrasyonunu doğruluyorum.
- Magnetic coils ready. - Verifying now.
- Bir terslik çıkmayacak.
So on the first three times I talked to him, it was just verifying his story. Looking for loops. Looking for holes.
Böylece onunla konuştuğum ilk üç seferde hikayesini kanıtladım, gözlerinin için baktım, bu konuşmanın ardından hikayesi hala tutarlıydı ve kendimi onun suçsuz olduğuna inanmaktan alamıyordum.
Will Listen? Verifying.
Bekliyoruz
Brooks Atkinson from The Times verifying a Thursday evening opening for Caesar. One minute, sir. Brooks Atkinson.
Bir dakika efendim, Brooks Atkinson.