Visiting Çeviri Türkçe
4,772 parallel translation
Visiting surgeon?
Ameliyat ziyareti mi?
You feel like a high schooler visiting college for the weekend.
Kendinizi hafta sonu okulunu ziyaret eden.. ... bir kolejli gibi hissediyorsunuz.
I told you, I was visiting my sister.
Söylemiştim, kardeşime ziyarete gittim.
Visiting my sister.
Sadece kardeşimi ziyarete gittim.
It turns out my parents are visiting for the weekend.
- Ailem haftasonunda beni ziyarete gelmiş.
I still feel like I'm just visiting.
Hâlâ ziyaretteymişim gibi.
Well, we believe the victim, Maya Henson, was visiting somebody in this neighbourhood.
Kurban, Maya Henson'ın, bu mahallede birini ziyaret ettiğini düşünüyoruz.
No more visiting each other's rooms.
Artık oda ziyaretleri yok.
No more visiting each other's rooms.
Artık birbirinizin odasına gitmek yok.
Sorry for visiting at this time of night.
Gecenin bu vaktinde ziyaret ettiğimiz için kusura bakmayın.
New employees from Nippon TVare visiting.
Nippon TV'nin yeni çalışanları ziyarete geliyor.
For the Princess Elisabeth's wedding, as with any event, you must acquaint yourselves, and Mary, with all visiting royalty and dignitaries.
Prenses Elisabeth'in düğünü için ki her mühim meselede böyle olacak kendinizi ve Mary'yi tüm soylulara tanıtmalısınız.
Billy and I are running a personal security detail on a visiting Saudi diplomat, so...
Billy ve ben bir Suudi diplomatın özel korumalığını yapıyoruz da.
I've dreamed of visiting Zloda since I was a schoolgirl.
Öğrenciliğimden beri Zloda'ya gelmenin hayalini kurmuştum.
I'm, uh, visiting relations this week.
Bu hafta akrabalarımı ziyarete gideceğim.
You know, extend visiting hours so, uh, your friends can hang out.
Ziyaret saatlerini arttırırız. Böylece arkadaşlarınla takılabilirsin.
This man is the head of security at Kingdom Mall and it's seemed like you've been visiting Kingdom quite often lately.
Bu adam Krallık'ın güvenlik şefi ve onu sık sık ziyarete gittiğinizi de biliyoruz.
It's true that I've been visiting Kingdom quite often.
Krallık'a sık sık gittiğim doğru.
Anyway... Why'd you stop visiting me?
Her neyse, beni niye ziyaret etmeyi bırakmıştın?
He's likely visiting the U.S. and he feels out of place.
Daha çok ABD'ye ziyarete gelmiş de buraya ait değilmiş gibi hissediyor.
There is one common denominator in all of these stories of extraterrestrials visiting us in the remote past, and that is their promise of a return.
Uzak bir geçmişte, Dünya dışından gelenlerin bizi ziyaret ettiği pek çok hikayede ortak bir payda var. Bu ise tam anlamıyla bir geri dönüş vaadidir.
I think perhaps he's visiting more than one merchant.
Birden fazla tüccarı ziyaret ediyor sanırım.
For the way I spoke to you about Susy and about visiting Katherine.
Susy hakkında ve Katherine'i ziyaret etmene dair dediklerim için.
Inmate you're visiting?
Mahkumun adı?
Visiting someone?
- Birini ziyarete mi geldiniz?
Some members of our sister church are visiting from Uganda.
Kardeş kilisemizden bazı üyeler Uganda'dan ziyarete geldi.
Visiting galleries... this is out of your league.
- Yerini bil! Burası sanat galerisi!
Did you come back for good, or are you just visiting?
Geri dönüş mü yaptın?
Nothing. Just visiting your lovely mother at her new law firm.
Yalnızca harika annenin yeni hukuk şirketini ziyarete geldim.
Is she visiting family back in... the big city?
Ailesini ziyaret etmeye... şehire mi gitti?
How come Rachel is visiting, suddenly?
Rachel'ın gelme meselesi de nereden çıktı?
He was a dark-skinned man visiting Milwaukee.
Kendisi Milwaukee'yi ziyaret eden koyu tenli bir adam sadece.
Unfortunately they're unable to be with us today because they're visiting their biological son in Australia.
çünkü bugün Avustralya'daki biyolojik oğullarını ziyarete gittiler.
You were visiting a relative, maybe... your mother?
Bir akrabanı ziyarete gittin. Belki de anneni.
The public visiting room is in repairs.
Genel kabul odası restore ediliyor.
Then we'll use the private visiting room.
O zaman özel kabul odasında görüşsünler.
Hyejoo Group's Chairman Park, Visiting Pyongyang Tomorrow
Hyejoo Grup Başkanı Park, yarın Pyongyang'ı ziyarete gidiyor.
Whose grave are you visiting today?
Bugün kimin kabrini ziyarete geldin?
And now the lineup of the visiting Montreal Royals.
İlk sıra konuk takım Montreal Royals'te.
Michael's just visiting us from the cupboard.
Michael dolaptan ziyaretimize gelmiş.
Now you tell me that is not a visiting ship of some kind?
Şimdi bu değil bana söyle Bazı tür bir ziyaret gemi?
Look, George, I'm telling you, if the Lord Jesus and Elvis Presley come visiting and they said,
- Beni dinle George... Yüce İsa ve Elvis Presley çıkıp gelse ve...
We're visiting everyone in this neighborhood with an important message.
Önemli bir mesaj vermek için mahalledeki herkesi ziyaret ediyoruz.
Whenever you said you're going to watch a film, or..'... going out for giving tuitions, or visiting a friend..'... you were actually out with him.'
Bir film izlemeye gittiğini söylediğinde, ya da..'... öğrenciler için dışarı çıktığında, ya da arkadaşlarını ziyaret ettiğinde...'... aslında sen hep onunlaydın.'
I'm here for visiting hours.
- Ziyaret saati için gelmiştim.
- Visiting.
Ziyaretçi.
Are you visiting family?
- Aileni mi ziyaret ediyorsun?
How long are you guys visiting us?
Siz ikiniz ne zamandır bizdesiniz?
How long are you visiting for?
Ne kadar kalacaksın?
I said, how long are you visiting for.
- Ne kadar kalacaksın dedim?
I mean the person I'm visiting.
Ziyaret ettiğim kişi.