Warrants Çeviri Türkçe
962 parallel translation
Who warrants me that in the heat of battle not a chance blade should pierce where the lime leaf fell?
Savaşın sıcaklığında bir mızrağın, ıhlamur yaprağının düştüğü yeri delip geçmeyeceğini bana kim garanti eder?
He was a criminal with many warrants so perhaps it was a dangerous experiment?
Birçok arama emriyle aranan bir suçluydu. O deney tehlikeli olabilir mi?
... has claimed that the fact that my client was acting compulsively warrants the death sentence.
... müvekkilimin kesinlikle ölüm.. .. cezasını hak ettiğini söylüyor.
Yet he commits an error in judgement, because the very nature of compulsion warrants an acquittal!
Ama yanılıyor, çünkü bu zorlayıcı etken beraat etmesini gerektirir.
No warrants, no trials.
Jim, vadinin yarısını zincirlediler.
You want to swear out warrants for their arrest?
Tutuklama tezkeresi mi?
Bring the workmen here if the situation warrants and have Churchill take charge.
Durum düzelirse işçileri buraya getirin ve Churcill orada yetkiyi alsın.
You get warrants in Fort Davis, don't you?
Yetkilerini Fort Davis'ten alıyorsun değil mi?
If she's in there, it won't make any difference about warrants.
Eğer Jacqueline oradaysa, hiç fark etmez.
I checked your warrants at the gate.
Biletlerinize baktım. Treniniz bir dakika sonra gelecek.
I want a couple of warrants for Ruth and Teresa Collins.
Ruth Collins ile Teresa Collins hakkında bazı izinler gerekiyor.
If the evidence warrants it, the case is bound over to the superior court... where the state's attorney examines the facts and decides... whether or not the accused shall be indicted.
Kanıt varsa, eyalet savcısı olayları inceler ve sanığın suçlanıp suçlanmayacağına karar verir, dosya yüksek mahkemeye sevk edilir.
He's out putting'up tax warrants.
O dışarda vergi memurlarıyla baş etmeye çalışıyor.
His warrants rotted away long ago.
Onun yakalama emri uzun zaman önce çürüdü.
Phoney warrants!
Sahte yakalama emirleriyle.
Out of 97 warrants he was the only one we couldn't pick up.
97 yakalama emrinden karakola getiremediğimiz tek kişi oydu.
They got three warrants out for us, indictments for three murders.
Bizim adımıza üç arama emri çıkarttılar. Üç cinayetle suçluyorlar.
If I was you, I'd think it over real careful before I started making out warrants.
Yerinizde olsam dava açmadan önce bir daha düşünürdüm.
Got railway warrants for the return.
Trenle geri dönüşümüzü garanti ettiler.
I've got two John Doe warrants to serve here.
Yanımda iki açık tutuklama emri var.
I've got two warrants and I'm gonna serve them.
Uygulayacağım iki tutuklama emrim var.
I've heard of warrants like this before.
Bunun gibi belgeleri duymuştum.
This is one of the warrants from Chongqing that I picked up.
Bu Chongqing'in verdiği uyarı belgelerinden birisi.
Those warrants were ordered destroyed.
Bu belgelerin yok edilmesi emredilmişti.
I'm questioning the use of these warrants.
Bu belgelerin kullanılış tarzlarını sorguluyorum.
These warrants were issued to troops of independent Chinese generals whose integrity cannot be questioned.
Bu belgeler, bağımsız Çin generalleri ve birliklerine verilmiştir... -... ve onların tutumu sorgulanamaz.
And I, sir, must insist that these warrants were misused by a warlord who took it upon himself to kill Americans.
Ve ben de efendim, bu belgelerin bir gerilla tarafından Amerikalıları öldürmek için kullanıldığında ısrar ediyorum.
Possession and misuse of warrants issued by the Republic of China are being investigated by proper authority.
Çin Cumhuriyeti tarafından verilmiş belgelerin yanlış kullanımı otoriteler tarafından araştırılıyor.
I was looking at some of these pictures attached to the warrants for arrest.
Tutuklama emirlerine eklenmiş resimlere bakıyordum.
It's the privilege of every captain to decide when an emergency warrants the reduction of water rations.
Bütün kaptanların su kaynaklarının azalması gibi bir acil durumda uygun gördükleri kararı alma özgürlükleri vardır.
There are warrants for arrest.
Tutuklama emri bana, Fritz ve Kouassi-Ba hariç.
It's difficult with all these little laces, it warrants a woman's hands.
Bu küçük düğümleri atmak çok zor. Bu iş, bir kadın eline daha uygun.
I offered to obtain permits, passes, warrants.
Belgeleri ve izinleri hazırlayacağımı söyledim.
Tear the warrants with the numbers from the walls and give them to the devil.
Duvarların üzerindeki rakamları yırtıp onları şeytan'a verin.
When we arrange travel warrants and permission.
Gezi belgelerini ve izni alınca.
His act warrants death.
Yaptıkları ölümünü mazur kılar.
I've made out the warrants for their arrests.
Tutuklama emirlerini hazırladım.
I have seven warrants here.
Yedi tane tutuklama emrim var.
I got two unfilled warrants here Blackfoot and Maddow, the law still wants them.
Burda gereği yapılmamış iki tane daha tutuklama emri var Blackfoot and Maddow, kanun onları hâlâ istiyor...
Could you sign the death warrants?
Ölüm belgelerini imzalayabilir misin?
Other prizes include two years for breaking and entering, a crate of search warrants, a'What's all this then? 'T-shirt and a weekend for two with a skinhead of your own choice.
Diğer ödüller arasında, haneye tecavüzden iki yıl bir tomar arama izni, "Peki Bunlar Ne?" tişörtü ve seçtiğiniz dazlakla iki kişilik bir hafta sonu.
As a Federal Justice... I'm issuing warrants for the arrests of both of those men.
Federal yargιç olarak... o iki adamιn tutuklanmasι için emir çιkartacağιm.
Here's the warrants and the court order for the wire tap.
Telefon dinleme ile arama için mahkeme kararı.
- Did you get the warrants?
- Arama izinlerini aldın mı?
We blew our warrants and we blew our cover.
Arama emirleri de, gizlilik de yitirildi artık.
But warrants are issued by the magistrate.
Ama emirleri yargıç veryor.
Your Honor, I got three warrants on Joe Kidd here :
Joe Kidd hakkında üç tutuklama kararı var :
Disobeying a direct command warrants death.
Direkt bir emre itaat etmemenin cezası ölümdür.
I'll have the names of every man here on warrants for murder.
Buradaki herkes için tevkif emri çıkartacağım.
We got our search warrants and multiple charges.
Arama iznini ve tutuklama yetkisini aldık.
Such irresponsible action... warrants a serious charge of assault. I suppose that's marginally better than the charge of murder... you were contemplating a few minutes ago.
Böylesine sorumsuzca bir hareket saldırı suçuyla değerlendirilecektir.