Wasn't me Çeviri Türkçe
10,347 parallel translation
See, I wasn't gonna let him do to my mom and dad, who are enjoying their retirement, what he'd done to me.
Bana yaptığı şeyi. emekliliklerinin keyfini yaşayan anne ve babama yapmasına izin veremezdim.
It wasn't going to eat me.
Beni yemeyecekti ki.
That wasn't me, that was him!
Ben sormuyorum, o soruyor.
That--that wasn't me.
O ben değildim.
I did do it, but it wasn't me.
Ben yaptım ama ben değildim.
Well uh, it wasn't this me.
Yani yapan bu ben değildi.
It wasn't me.
Ben yapmadım!
It wasn't me, it was my Young-nam!
Ben değildim, Young Nam'ımdı!
But that truck outside the walls, it'd be inside if it wasn't for me.
Ama duvarların dışındaki o kamyon ben olmasaydım içeri girmiş olacaktı.
Well, when you chose your analyst, it wasn't me, and when I tried to help with the group, you shot me down.
Analistini seçtiğinde ben değildim ve grupla yardım etmeye çalıştığımda ağzımın payını verdin.
He wasn't looking for me. He was looking for you.
Beni değil, seni arıyormuş.
I spent my entire life thinking that I wasn't as good as him, but you're the one person... you're the one person who made me feel like maybe I was.
Tüm yaşamımı onun kadar iyi olmadığımı düşünerek geçirdim ama sen tek kişiydin... Belki de onun kadar iyi olduğumu hissettiren tek kişiydin.
If it wasn't for me, even if Alex was exonerated, you'd be in jail right now.
Benim için olmasaydı, Alex beraat ettirilseydi şu an hapiste olurdun.
I didn't see who it was, but if it wasn't for Hayes pulling me up, I might be dead.
Kim olduğunu görmedim ama Hayes beni tutup çekmese ölmüş olabilirdim.
He can tell you it wasn't me.
Ben olmadığımı söyleyebilir.
That wasn't me.
O ben değildim.
I know... Because you taught me that I wasn't.
Bunu biliyorum çünkü öyle olmadığımı sen bana öğretmiştin.
You convinced me that I had a purpose, that maybe my life wasn't over, but just... getting somewhere.
Bir amacım olduğuna beni ikna etmiştin. Hayatımın sona etmediğine. Sadece bir yerlere ulaştığımı.
My mother screamed at me for the mess. But, he wasn't mad.
Annem dağınıklık için bana bağırdı Ama babam kızgın değildi.
I kissed Brandon at the G.U. fundraiser, but only because Robert told me that he wasn't gonna let me get adopted, and I thought
Brandon'ı K.B'ne yardım gününde öptüm ama sırf Robert bana evlat edinilmeme izin vermeyeceğini söylediği için ayrıca düşündüm ki...
I-I-I didn't do it. I-It wasn't me.
Ben yapmadım.
It wasn't me!
Ben değildim!
You've always treated me as if I wasn't there.
Her zaman bana sanki orada değilmişim gibi davrandın.
She didn't like me, but she wasn't mean to me either.
Beni sevmezdi ama kaba da davranmazdı.
That wasn't mom and dad. That was me.
Annemle babam değildi.
It wasn't from me.
Bu doğru değildi.
Range Tech called me after they heard that I was negotiating with another company. Problem is, I wasn't negotiating with another company.
Sorun şu ki, başka bir şirketle görüşmüyordum.
He wasn't any more capable of caring for you than he was for me.
Artık seni de beni umursadığından daha fazla umursamıyor.
Oh, my God, it wasn't me!
Tanrım, ben yapmadım!
Hey, it wasn't me. Colleen and Les were much nearer the Cochrans!
Colleen ve Les, Cochran'lara çok daha yakındı!
There wasn't anyone waiting for me back at home.
Evde beni bekleyen kimse yoktu.
It wasn't me.
- Ben değildim.
The whole time. Wasn't really me doing all of that.
Bunca zamanlar onları yapan ben değildim.
Mm-hmm. And it wasn't because he tried to impress me by being like the others.
Diğerleri gibi davranarak beni etkilemeye çalıştığından dolayı sevmedim onu.
I thought the whole adoption thing wasn't... I was 100 % sure that Carmen was going to blow it for me.
Bütün bu evlat edinilme olayı % 100 emindim ki Carmen, benim için batıracaktı.
Ma'am, the last time I let someone up that he wasn't expecting, he threatened to have me executed.
Hanımefendi, beklemediği bir kişiyi yukarı gönderdiğim son seferde, beni idam etmekle tehdit etti.
Don't tell me he wasn't in here either.
- Burada da değildi deme bana.
I've thought about this a lot, and it wasn't fair for me to make you the bad guy.
Bu konuyu çok düşündüm. Kötü adamı sen yapmak benim için doğru olmazdı.
And me blaming my issues with him on you... that wasn't fair.
Ve onunla ilgili hissettiklerim hakkında seni suçlamam hiç de adil değildi.
All you guys ever did was tell me I wasn't good enough, tell me I didn't belong.
Bana tek söylediğiniz tek şey yeterince iyi olmadığımdı oraya ait olmadığımdı.
I wasn't interested in doing it, but my friend asked me for a favor.
İlgilenmiyordum ama bir arkadaşım rica etti.
You know, Davina, I... I wasn't ok with what you had me do to the Versailles coven...
Biliyorsun, Davina ben Versailles meclisine yaptıklarından memnun değildim ama sanıyorum ki sen de memnun değildin.
Clearly, I didn't know it was about vampires, because I wasn't paying attention, which you would know, if you ever paid attention to me!
Çünkü dinlememiştim. Eğer bir kereliğine beni dinlemiş olsaydın, fark ederdin.
It wasn't me, yeah?
Ben değildim.
And it wasn't me.
Ben de değildim.
My apartment is trashed, the man I love is dead because I wasn't there for him, and you're hitting on me?
Dairem yağmalanmış, Sevdiğim adam öldü çünkü, Onun yanında değildim, Ve sen bana asılıyor musn?
But, honey, something happened, and it wasn't safe for me to be with you.
Ama hayatım, bir şeyler oldu ve artık seninle birlikte olmak benim için güvenli değildi.
But something happened, and... it wasn't safe for me to be with you.
Ama bir şey oldu ve yanında kalmam benim için güvenli değildi.
I did everything you told me to do. Even if it wasn't fit for a boy.
Benden istediğiniz her şeyi yaptım, bir delikanlıya uygun olmayanları bile.
That bomb in Syria, at the refugee camp, it wasn't meant for During ; it was for me.
Suriye'deki mülteci kampındaki bombalı saldırı Düring'e yönelik değil, bana yönelik yapıldı.
Again, that wasn't me.
Tekrar söylüyorum, onları yapan ben değildim.