We are nothing Çeviri Türkçe
731 parallel translation
Because without them we are nothing.
Çünkü, duygularımız olmadan biz bir hiçiz.
- But we are nothing to each other.
- Ancak aramızda bir şey yok.
Without love without a cause, we are nothing.
Aşk olmadan neden olmadan, bizler hiçbir şeyiz.
Without him we are nothing.
Onsuz bir hiçiz.
Contessa, without our wine we are nothing.
Kontes, şarabımız olmadan biz bir hiçiz.
Saint Paul tells us that we may have all wisdom and knowledge but if we do not have love, we are nothing.
Aziz Pavlus, ne kadar bilgili ve akıllı olursak olalım içimizde sevgi yoksa bir hiç olduğumuzu söyler.
- If you're trying to hoodwink us, we are certain to find it out sooner ar later, I and if such is the case, there is nothing left for us to do but mourn for you.
- Eğer bizi oyuna getirmeye... çalışıyorsanız elbet er ya da geç öğreniriz... ve eğer böyleyse... bize sizin için yasınızı tutmaktan başka bir şey kalmayacak.
Because, here we are at the dessert and we know nothing about each other.
Çünkü burada oturmuş tatlılarımızı yerken birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
Oh, Pa, what are we going to do with no money... and nothing to eat?
Baba, parasız ve yiyeceksiz ne yapacağız?
We are not gonna pay you nothing.
Sana hiçbir şey vermeyeceğiz.
Here we are with all this money and nothing to spend it on.
Bir sürü para var ama harcayamıyoruz.
We are speaking nothing but English now.
Şimdi sadece İngilizce konuşalım.
Oh, Tarzan, I'm just as impatient as you are, but there's nothing we can do now.
Tarzan, ben de senin kadar sabırsızım ama yapabileceğimiz bir şey yok.
We are happy, Mrs. Romari, because you have everything and I have nothing to lose.
Biz mutluyuz, Bayan Romari. Çünkü sizin her şeyiniz var benim ise kaybedecek bir şeyim yok.
There's nothing personal or vengeful in what we are about to do.
Yaptığımızda kişisel veya intikam alma gibi bir durum yok.
The story that we are about to tell will teach you nothing.
Birazdan anlatacağımız hikaye size hiçbir şey öğretmeyecektir.
Alec and me - perhaps a little younger than we are now, but just as much in love... and with nothing in the way.
Alec ve ben belki şimdikinden biraz daha genç, ama en az şimdiki kadar aşık ve yolumuzda engel yokken.
Well, we will drink to you, to when we are young and know nothing except living.
Sizlere, gençliğe içeriz ve yaşamak dışında hiçbir şey bilmeyiz.
Don't you see you're doing nothing against the law? We are helping them by investigating the patient as doctors.
Kanuna karşı gelmiyorsun, biz onu inceleyerek, doktorlar olarak ona yardım ediyoruz.
- Yes. Although we find nothing except good in her, still we are not certain if it's wise to send her into battle.
Evet, Joan'da iyilikten başka bir şey bulamamış olsak da onu savaşa yollamanın akıllıca olup olmadığından hâlâ emin değiliz.
You'll do nothing of the kind. Here we are.
Öyle bir şey yapmayacaksın, işte geldik.
Some say we are only looters of what others have created, that we create nothing ourselves.
Kimi başkalarının yarattığını yağmaladığımızı ve hiçbir şey yaratamadığımızı söyler.
Nothing like it has ever been exploded before. We're going to be pretty close, but there are observers in a forward bunker who will be a lot nearer than us.
Daha bunun gücüne yakın hiç bir şey patlatılmadı Biz oldukça yakın olacağız fakat ilerideki siperde sığınan gözlemciler bizden çok daha yakın olacaklar.
The ants are still out there and we've nothing else to burn.
Karıncalar hala orada ve yakacak hiçbir şey kalmadı.
We are looking for God and nothing else.
Biz yalnızca Tanrıyı arıyoruz, başka birşey değil.
Here we are, three desperate criminals... who'll stop at nothing to escape from Devil's Island... and we have to fall in with nice people.
Şeytan Adası'ndan kaçmak için... her şeyi göze alan üç ümitsiz mahkûm... tutup iyi insanlarla karşılaşıyor.
Now, because of television, millions may witness this event, including the subject herself, for we are going to present her with a film of tonight's proceedings together with a projector, to say nothing of a beautiful charm bracelet.
Şimdi ise, televizyondan dolayı, milyonlar bu olaya tanıklık edebilir, buna ameliyat edilen kişi de dahil, çünkü güzel bir tılsımlı bilezik bir yana onu bir projektörle birlikte bu gece olup bitenleri içeren bir filmde sunacağız.
Are we to bear nothing together?
Hiçbir şey paylaşmayacak mıyız?
If science, intellect and instinct are nothing but chance, what are we doing here?
Eğer bilim, zekâ ve yetenek şanstan başka bir şey değilse ne işimiz var burada?
It's all nothing but appearances ; those we think powerful are puppets
Güçlü olduğunu düşündüklerimiz sadece birer kukla.
These matters have nothing to do with the case we are trying.
Bunların görüşülmekte olan davayla uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Nothing we do as entertainers are gonna make a difference, all right?
Biz izleyicilerin elinden gelen bir şey yok, değil mi?
We ask nothing further of you, but, there is always a but, as I'm sure you are aware?
Sizden daha fazla bir şey istemeyeceğiz, ama... her zaman bir ama vardır, ve eminim, siz de bunun bilincindesinizdir,
But if we can, that dosage of insecticide will be seventy times less dangerous, practically nothing at all! Are you sure?
Normal boyutumuza dönersek, böcek ilacının dozajı yetmiş kat tehlikesiz olacaktır, yani bir şey olmaz.
Then why are we all here if it's nothing?
Bir şey yoksa neden bizi buraya gönderdiler?
Some smart man once said that on the most exalted throne we are seated on nothing but our own arse.
Akıllı adamın biri, en ihtişamlı tahta bile oturduğumuzda, sonuç olarak kendi kıçımızın üzerine otururuz, demiş.
We are a command divided against itself, and I fear nothing will ever heal this breach.
Askerler arasιnda husumet var ve korkarιm ki bu yara asla kapanmayacak.
Yet among 2 million meters of Nazi documentary materials, we managed to find only these rare scenes. Really, why bother filming ordinary people if they are nothing.
Nazi idaresinde çekilen 2 milyon metre uzunluğundaki belgesel film arasında sadece bunları bulabildik.
We are ready for the next shot... only in this scene, instead of doing nothing... we do something.
Sonraki sahneye geçiyoruz yalnız bu sahnede, hiçbir şey yapmak yerine bir şeyler yapacağız..
"I realize we can control our ideas, which are nothing, but not our emotions, which are everything."
"Düşüncelerimize hükmedebiliriz, ki onların zerre önemi yoktur oysa, her şeyden mühim olan duygularımız bizden bağımsızdır."
when we have nothing but typhus, the philistines are backing up from the revolution, scared of it.
Hiçbir şey olmadığında ise, tifüs, ve Devrimden destek alan darkafalılar, onları korkutmuş.
Are we just going to sit here then and do nothing?
Peki hiçbir şey yapmadan burada oturacak mıyız?
We are particularly talented. We are a team and there is nothing we can not do.
Bir düşünsene senin ve benim hiç kimse işimize karışamayacak.
If the polls are right, we have nothing to lose.
Anketler doğruysa kaybedecek bir şeyimiz yok.
We are not cowards! But it is meaningless to die for nothing!
aslında bizler korkak değiliz... ama körü körüne ölmekte istemeyiz!
Nothing? Are we that badly off?
Durumumuz o kadar kötü mü?
Eventually, we use as much water that it finished and there we are, seeing fires, without being able to make nothing.
Sonunda kullandığımız su da tükendi. Binaların yanışını izlemekten başka hiçbir şey yapamıyorduk.
We, father and son, are going the way of hell, Nothing can scare us, we are prepared for all that may come...
Biz, baba ve oğul, cehennemin yolundan gidiyoruz, bizi hiçbir şey korkutamaz, gelebilecek herşeye karşı hazırlıklıyız...
Have you noticed, Cross, that we are being replaced by young men with bright stupid faces, a sense of fashion, and a dedication to nothing more than efficiency?
Yerlerimizin, kendilerini daha verimli çalışmaya adamış modadan anlayan, aptal parlak suratlı genç çocuklarla değiştirildiğini fark ettin mi, Cross?
There are so many problems that we can do nothing about.
Elimizi kolumuzu bağlayan pek çok sorunumuz var.
Now we have given you all that we are, one gift remains which contains everything and nothing.
İşte biz neysek, sana onu anlattık ; geriye, her şeyi ve hiçbir şeyi içeren bir beceri kalıyor.
we are going 52
we are not the same 19
we are family 66
we are friends 99
we are 2563
we are free 37
we are brothers 40
we are together 51
we are fucked 33
we are coming 52
we are not the same 19
we are family 66
we are friends 99
we are 2563
we are free 37
we are brothers 40
we are together 51
we are fucked 33
we are coming 52
we are done 75
we aren't 48
we are ready 99
we are here 152
we are back 37
we are who we are 38
we are a family 40
we are not friends 33
we are leaving 66
we are in this together 38
we aren't 48
we are ready 99
we are here 152
we are back 37
we are who we are 38
we are a family 40
we are not friends 33
we are leaving 66
we are in this together 38