We thought Çeviri Türkçe
27,187 parallel translation
And the reason we thought that...
Öyle düşünmemizin sebebi şuydu...
How we thought it was so stupid.
Ne kadar saçma olduğunu düşünmüştük.
Well, we thought you might... be lonely.
Biraz yalnızlık çekebileceğini düşündük.
We thought it would change her.
Böyle yapmanın onu değiştireceğine inanmıştık.
We thought she was talking about an imaginary friend or something like that.
Hayalî bir arkadaştan ya da onun gibi bir şeyden bahsediyor sandık.
We thought he was self-soothing at first.
Başta kendini rahatlattığını sanıyorduk.
The antimatter we actually created amounted to only a fraction of what we thought.
Yaptığımız karşı madde umduğumuzun ancak çok küçük bir kısmını başarabildi.
We thought perhaps some of us could, uh, volunteer to help clean up the debris.
Düşündük de belki kalıntıları temizlemek için gönüllü olabiliriz.
We thought you were...
Biz şey sandık...
It was one thing when we thought she was a pawn, but her mother's the leader, and her brother's a homicidal maniac.
Onun piyon olduğunu öğrendik tamam ama şimdi de annesi başkan çıktı, kardeşi de psikopat bir katil.
- That's what we thought!
- Biz de öyle düşünüyorduk!
We thought it was an inside job but everyone in the transport came up clean.
İçeriden birinin yaptığını düşündük ama transferdekilerin hepsi temiz çıktı.
Yeah. - We thought we were all alone.
- Biz de başkası yok sanıyorduk.
Uh, no. He-he just means that you were the first people we thought of.
Hayır, aklımıza ilk siz geldiniz demek istiyor.
Um... you know, so we-we thought it would be a good idea for him to see a professional.
Biz de bir profesyonelden yardım almasının iyi bir fikir olduğunu düşündük.
If we rounded everyone up, guns blazing, we thought we would never get the man in the middle.
Eğer bütün silahlı adamları bir araya toplarsak işin başındaki adama asla ulaşamayacağımızı düşündük.
I thought when you said we was getting gas we was going to rob the fucking place.
Benzin alacağımızı söylediğinde mekanı soyacağız sandım.
No, I thought we could follow the bug people to where they were holding Laurel...
Hayır, böcek adamları izlersek nerede tuttuklarını buluruz diye düşünmüştüm.
I thought we were clear that the rifle isn't necessary.
Tüfek getirmen gerekmediğini konuşmuştuk.
I just thought that- - Well, I mean, once we'd got here, it was obvious.
- İçeriğe hâkim değildim. Buraya gelince netleşti.
I thought we would never get you back.
Seni hiç geri alamayacağız sanmıştım. Çok aptalım.
- I thought we got over this.
Ne? - Bunu konuştuk.
Who would have thought we'd run into each other here,
Burada karşılaşacağımız kimin aklına gelirdi...
Actually we are doing research on that bungalow we had thought of doing a show on that
Aslında o köşk hakkında araştırma yapıyoruz. Bunun üzerine bir program yapmayı düşünmüştük.
I thought we were on the same side.
Aynı tarafta olduğumuzu sanıyordum.
And I thought, "How do we do that?"
"Bunu nasıl yaparız?" diye düşündüm.
And I thought, "I'm in top five at least. We've not done that bad."
"En azından ilk beşteyim, fena değil." dedim.
It doesn't matter what people thought of us or if we lost track of what's important... if we weren't close to others.
İnsanların hakkımızda ne düşündüğünün bir insanla aramız iyiyse hayatta asıl önemli olanın ne olduğunu unuttuğumuzun...
If that's just the first thing we have to get through, this trail is way harder than any of us thought.
Geçmemiz gereken ilk yer buysa bu patika sandığımızdan daha zor olacak.
Uh, wait. What if we asked Diane from Toledo what she thought?
Bekleyin, Toledo'lu Diane'ye düşüncesini soralım.
Chumba, wait! I thought we were bros, dude!
Arkadaşız sanıyordum dostum!
Molly thought that when they went up, we'd be famous.
Molly ünlü filan olacağımızı düşünmüştü.
I thought we said we weren't gonna do this anymore.
Bunu bir daha yapmayacağımızı söylediğimizi sanıyordum.
She thought it would be safer if we met up after the transaction.
Değiş tokuştan sonra buluşmanın daha güvenli olacağını düşündü. Yemin ederim.
I thought we'd be like...
Ş ey gibi oluruz sanmıştım...
I thought we were meeting en route.
Yolda buluşacağımızı zannediyordum.
Which means there's another solution we haven't thought of.
Bu da düşünmediğimiz başka bir çözüm var demektir.
I didn't want to lose our funding and thought we were making progress,
Fonumuzu kaybetmek istemedim ve ilerleme kaydettiğimizi düşündüm.
Well, I thought we were all supposed to be on the same side.
Hepimizin aynı tarafta olmamız gerektiğini sanıyordum.
I know, but I never thought we'd have to do something like this.
Biliyorum ama bunun gibi bir şey yapacağımızı hiç düşünmemiştim.
The last thing I ever thought I'd do is turn on a fellow traveler... but I really don't think we had any other choice.
Yapacağımı düşündüğüm en son şey bir gezgine ihanet etmekti ama başka şansımız olduğunu sanmıyorum.
I'll be out of com reach when the plane gets above 20,000 feet, which is a terrifying thought unto itself, but I'll check in by cell once we're on the ground, about 6 : 30 your time.
Yerden altı km yüksekte olunca telsizden ulaşılamayacağım. Düşününce korkunç ama yere iner inmez telefondan haberleşiriz. Saat 18 : 30 gibi.
I was sad we lost the baby, but just the thought of losing you was so much worse.
Bebeği kaybettiğimize üzüldüm ama seni kaybetme düşüncesi çok daha kötüydü.
I thought we were finding a way.
Bir yol bulduğumuzu sanıyordum.
- It thought we were already statues!
- Zaten heykel olduğumuzu düşündü!
I thought we had 50 gallons.
- 50 galon benzinimiz olduğunu sanıyordum.
I thought we were making two sets of scrubbers.
İki kese seti hazırladığımızı sanıyordum.
I thought this time we might try something different.
Bu sefer farklı bir şey deneyebiliriz diye düşündüm.
I thought this year we'd be at the grown-up table. Mom, Alex is kicking me. And that's why you're still at the kids'table.
Bu yıl yetişkin masasında oluruz sanıyorum.
I thought we were gonna meet.
Buluşacağımızı sanıyordum.
I thought we were gonna have to deal with multiple facilities, but they're making it easier for us by moving it all to one.
Birden fazla tesisle uğraşmak zorunda olacağımızı düşünmüştüm. Ama sanki onlar bizim işimizi kolaylaştırıyor ve her şeyi tek tesise taşıyorlar.