Well you know Çeviri Türkçe
37,097 parallel translation
- All right, well you know this place.
- Pekâlâ, en azından tesisi tanıyorsun.
Well, you know, you gotta pedal real fast.
Şey, daha hızlı pedal çevirebilirsin mesela.
Yeah, well, you know I just like to get a jump on the day.
Şey, güne erken başlamayı sevdiğimi bilirsin.
Well, you know, someone should be there for her.
Birilerinin sahip çıkası gerekiyordu.
Well, you know me better than anyone.
Beni herkesten daha iyi tanıyorsun.
Well, you know I hate these things.
Böyle şeylerden nefret ederim, bilirsin.
- Well then why don't you go find him and ask him because I don't know!
- O hâlde neden o adamı bulup kendisine sormuyorsun? Çünkü ben bilmiyorum işte!
Yeah, well, you seem to know a lot about me.
Evet, tamam, hakkımda çok şey bildiğin belli.
Well, now we've got one, and we both know you're not above undermining me.
Evet, artık bir düşmanımız var ve ikimiz de kuyumu kazdığını biliyoruz.
Well, you know what? You should sit on my chair.
Biliyor musun, ne var Sandalyemde oturmalısın.
You know damn well you'd tweet against yourself - if Kimmel ever asked your sorry ass. - Shut up.
Sen de çok iyi biliyorsun ki Kimmel seni programına çağırsaydı kendine karşı tweetler atardın.
- Well, now I know you're making excuses, because the jokes are not funny tonight at all, but... it's...
Bu gece şakalar hiç de komik olmadığı için bahaneler ürettiğini biliyorum.
Did you know him well?
Onu ne kadar tanıyorsunuz?
Well, you know, if you're upset I got it canceled, I'll fix it.
Ama eğer iptal ettirdim diye kızdıysan, düzeltirim bende.
Well, you know...
Evet, bilirsin...
I mean, all you're missing is maybe, I don't know, the Royal Family and the Pope or something like that as well.
Tek eksigi, kraliyet ailesi veya Papa falandi.
Well, the easiest way is to start with someone you know.
En kolay yolu, tanıdığın biriyle başlamaktır.
It's just, um, well, you know, I have this perfect way to connect with this client, and, uh, I mean, he was totally appreciating me. I mean, it was amazing.
Bu müşteriye bağlanmanın mükemmel bir yolunu buldum, ve o beni tamamiyle takdir etti.
Okay, well, you know what?
Tamam ne olacak biliyor musun?
Well, you know, I hate to break it to you, but you're broke.
Seni bozmak gibi olmasın ama, iflas ettin, canısı : )
What about it? Well, it's a situation out there, and... and people should be... careful when they're in a situation, you know?
Orada durum gergin ve insanlar da öyle orada kendine dikkat et, anlarsın ya?
Well how do you know what Cadmus wants?
Cadmus'un ne istediğini nereden biliyorsun?
You know, it's, um, you know, it's just, with your sister, and Superman, and Hank even, sometimes or J'onn... well, I just...
Bilirsin işte, kardeşin, Superman hatta Hank, bazen J'onn...
Look, you and I, we... we... we don't know each other that well yet, kiddo.
Bak, sen ve ben... biz birbirimizi o kadar iyi tanımıyoruz evlat.
Well, it's good you know better, then.
Bildiğiniz iyi olmuş o halde.
Well, I didn't know the column would fall on us, but yes. I suspected something, and now you've proven it true.
Sütunların üzerimize düşeceğini bilmiyordum fakat evet birşeylerden şüpheleniyordum sen de az önce doğru olduğunu kanıtladın
Well... you know how I felt.
Nasıl hissettiğimi biliyorsun.
Well, I guess I know enough to turn you inside out, old gal, you sockdologizing old man-trap.
Aslında, sanırım.. yaşlı bir kadının içini dışına çıkartacak kadar biliyorum... seni sömürgen yaşlı erkek tuzağı.
I don't know you that well.
Seni o kadar iyi tanımıyorum.
Well, I guess I know enough to turn you inside out, old gal, you sockdologizing old man-trap.
Aslında, sanırım yaşlı bir kadının içini dışına çıkartacak kadar biliyorum... seni sömürgen yaşlı erkek tuzağı.
Well, you know where we are if you want it back.
Geri istersen nerede oturduğumuzu biliyorsun.
Well, I don't know much about patent law. But, uh, my advice is : hear them out, offer as little information as possible, and whatever you do, don't sign anything.
Yani patent hukuku hakkında pek bilgim yok ama tavsiyem bir dinleyin, olabildiğince az bilgi verin ve ne yaparsanız yapın hiçbir şeyi imzalamayın.
Well, I guess it's just gonna remain a mystery, you know, like whatever happened in that seminar after they dimmed the lights. Hmm.
Barbara Chen'le yüzleştim ama neden bahsettiğimi bilmediğini iddia etti.
Well, thanks, but you should know we're a little concerned about this being used in weapons.
Sağ olun ama bunun silahlarda kullanılması konusunda biraz endişeli olduğumuzu söyleyelim.
Well, you know what, Barbara?
Sana bir şey diyeyim mi, Barbara?
Well, you know what? Forget it!
Biliyor musun, ne var Unut gitsin!
Well, you know I can't say no to booze.
İçkiye hayır diyemeyeceğimi biliyorsun.
Well, you should know, you set up my iCal.
iCal uygulamasını telefonuma senin indirdiğini hatılatayım.
- Well, you know, we're doing our best.
- Yani, biliyorsunuz elimizden geleni yapıyoruz.
All right, well, thank you for letting me know.
Peki, haber verdiğiniz için teşekkürler.
You know me very well.
Beni çok iyi tanıyorsunuz.
Well, you know how Amy's the coolest girl on campus, right?
Amy'nin kampüsteki en havalı kız olduğunu biliyorsun değil mi?
Well, you know the kid's probably hungry.
Çocuğun muhtemelen aç olduğunu biliyorsun.
Well, I don't know how to break this to you, but you shouldn't be.
Bunun nasıl söylerim bilmiyorum ama, gelmemeliydin.
Well, Christy, you have to know that watching your son every minute of the day is not the answer.
Christy, oğlunu her saniye izlemek bir cevap değil.
Well, you know, when you're dealing with geniuses, things get curious.
Söz konusu dâhiler olduğunda işler garipleşebilir.
Well, no, but at least we would've know how you felt, and we could've made things easier for you.
Hayır ama en azından ne hissettiğini bilirdik ve işleri senin için daha kolay bir hâle sokardık.
You know perfectly well what you must do.
Ne yapman gerektiğini adın gibi biliyorsun.
Well, it's just that, you know, you- -
Şu dediğin var ya, şu an benden -
Okay, well, if Grace's dad wants to know who she's dating, why can't he, you know, just... ask her?
Tamam, eğer Grace'in babası kızının kimle çıktığını bilmek istiyorsa o zaman niye kendi sormuyor?
You know, it's just as well.
Aslında böylesi daha iyi.
well you see 19
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know me too well 26
you know it 920
you know who i am 419
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know me too well 26
you know it 920
you know who i am 419
you know what they say 484
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know something 619
you know what time it is 65
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know something 619
you know what time it is 65