What've we got Çeviri Türkçe
2,003 parallel translation
"One More Year. We Have So Much Time, And Look What That Got- -"
"Çok zamanımız var." ve ne oldu gör- -.
What is it about this severe and deepening coma that makes you think we've got time for protocol?
Protokollere vakit ayırabileceğimizi düşündüren bu derin ve ciddi koma hali de ne böyle?
Ain't anything worse than what we've got out there now.
Şu andakinden daha kötü olamaz nasıl olsa.
- Guys, we didn't wanna say anything, because we weren't sure what was gonna happen, but we just got the call, the TV people have picked the Dillon Panthers to be the High School Game of the Week.
- Beyler, önceden bir şey söylemeyelim dedik, çünkü ne olacağından emin değildik ama bir telefon aldık, ve televizyoncular Dillon Panthers'ı haftanın lise futbol maçı olarak seçtiler.
What he meant to say, kids, is that we ain't never heard of no fancy door code'cuz in our time we got to rely on wood locks and such.
Biz kapı kodu falan duymadık demek istiyordu, çocuklar,.. ... çünkü bizim zamanımızda tahta ve benzeri kilitlere güvenmek zorundaydık.
You know what we've got to do, Kurt?
Bizim ne yapmamız gerekiyor, Kurt?
The reality is that we have to deal with what we've got, and have to do it within ten years.
Gerçek, karşı karşıya olduğumuz durumla başa çıkmamız ve bunu 10 yıl içinde yapmamız gerektiği.
We will after you've shown me what you've got.
Neler yaptığını gösterdikten sonra elbette çalışacağız.
Well, we better hurry, because I got a lot more. And I'm not letting you wiggle out of this on a technicality. So you sit there and let me finish what I've gotta say.
Acele etsek iyi olur, çünkü daha fazlası var ve detayları anlatmadan kıpırdama izin vermiyorum bu yüzden orada otur ve söylemem gerekenleri bitirmeme izin ver.
I need you here to keep them apart until we figure out what we've got.
Elimizde ne var anlayınca kadar onları uzak tutmak için bana burada lazımsın.
You do what you need to do, but Ronnie and me, we got no axe to grind.
Yapman gerekeni yap, ama Ronnie ve ben, şikâyetçi değiliz.
Special Agent Young, FBI. What've we got?
Özel Ajan Young, FBI'dan.
That was before we got to know Stella and see how awesome she is and what a great couple you guys are.
Bu Stella'yı iyice tanımamızdan, ne kadar süper olduğunu ve ne kadar güzel bir çift olduğunuzu görmemizden önceydi.
Now let's run it, see what we got.
Şimdi çalıştıralım ve neyimiz var bir görelim.
Let me tell you what we've got.
Size neler olduğunu anlatıyorum.
It's got a little bit to do with destiny, fate, what's written in the stars a lot to do with the simple fact that most women are smarter than we are.
Birazcık kadere, kısmete ve yıldızlarda ne yazdığına ama en çok da çoğu kadının bizden daha zeki olduğu olgusuna bağlı.
And what we've got- - that's all I can handle.
Ancak şu anda yaşadığımız şeyi kaldırabilirim.
We've got what we want!
- Sayın Yargıç, istediğimizi aldık!
We've got what we wanted.
İstediğimizi elde ettik.
You know, we got ourselves a little Mexican girl here, and I'm thinking... what does a little Mexican girl love more than anything else in the world?
Biliyorsun, elimizde bir Meksikalı kızımız var ve düşünüyorum da... küçük bir Meksikalı kız dünyada her şeyden çok neyi ister?
I'm trying to calm myself down, and hey, we got insurance, so what the hell, I can smoke.
Kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum, ve hey, sigortamız var, o yüzden canı cehenneme, içiyorum.
We know he's got Charles, and that's what matters.
Charles'ı elinde tuttuğunu biliyoruz ve bu da sorunun ta kendisi.
This is what we've got to do.
Olay şu. Ne yapacağımızı söylüyorum.
We'll see, man, we've got all night, see what happens.
Göreceğiz dostum. Bütün bir gecemiz var. Bakalım ne olacak.
What are we - Dean, we've got to help him.
Ne yapa- - Dean, ona yardım etmek zorundayız.
What a final table line-up we've got for you.
Bu gece burada ne kadar muhteşem oyuncular var.
But just in case things get ugly, you're stayin'here, and you're not goin'up there until I see what we've got.
İşler karışırsa diye, sen burada kalıyorsun ve ben elimizde ne olduğunu görene kadar yukarı çıkmıyorsun.
Yeah, well, it better be'cause this is what we've been working for since we got here.
Öyle olmalı. Çünkü buraya geldiğimizden beri üzerinde çalışıyoruz.
You know what, we've got to go.
Biliyor musun, bizim gitmemiz gerek.
We should probably start with what Tess and I got excited about on our honeymoon.
Sanırım ben ve Tess'i balayımızda en çok heyecanlandıran şeyle başlamalıyız.
You've been working so much lately, that we haven't got to spend much time together, and you're forgetting what it's like to be with me.
Geç saatlere kadar çalışıyorsun, bu yüzden birlikte çok vakit geçiremiyoruz ve sende benimle olmanın nasıl bir şey olduğunu unuttun.
What've we got today?
Bugün ne vardı?
What've we got here?
Elimizde ne var?
We looked more closely... I got in right on the computer and from what could have looked like a female figure from a long way away, up close and tight you could see it was neither female or Alice.
Daha yakından baktık bilgisayarda baktım ve o figürün uzaktan bakınca kıza çok benzediğini sandık ama yakından iyice bakınca o figürün ne kız ne de Alice olmadığı görülebiliyordu.
- We've only got the one ferry. - What?
Sadece bir vapurumuz var.
Now, with the new JetAir ad, we got the potential Sony campaign, and what is the...
Yeni JetAir reklamıyla olası Sony kampanyasını da biz aldık. Ve bir de...
We've got to talk. I don't care what you've done.
Yaptıkların umurumda değil.
We've got to know what these Martians want from us and since we can't find them here on Earth we're going to Mars.
Bu Marslıların bizden ne istediklerini öğrenmek zorundayız. ve onları yeryüzünde bulamadığımıza göre... biz de Mars'a gidiyoruz
There's something dangerous in the lake, and if the freaking Department of Wildlife can't tell us what it is, this guy's all we got.
Gölde tehlikeli bir şey var ve kaçık Vahşi Yaşam Kurulu bize ne olduğunu söyleyemiyorsa bu adam bizim her şeyimiz.
And what do we got?
Ve tadına bakıyoruz.
Take a look at what we've got, pull it apart.
Yaptığımız şeye bir bak, iyice incele.
I've no idea what you said, but I believe we've got him.
Ne dediğin hakkında fikrim yok ama, inanıyorum ki onu elde ettik.
Let's just knock it out with some ether, find out what we've got.
Biraz eter verip bayıltalım ve sonra da ne olduğunu öğrenelim.
- I don't know what's going on, but we've got to move!
Neler oluyor bilmiyorum ama gitmeliyiz.
We've got about 30 seconds before they figure out what happened.
Ne olduğunu anlamadan önce 30 saniyemiz var.
Look, if you think all you've got to do is nod your head confirming what I already know, then we've got a problem.
Bak, eğer tüm yapman gerekenin kafanı sallayarak zaten bildiklerimi onaylamak olduğunu sanıyorsan bir sorunumuz var demektir.
Just as real as Santa Claus, that's what, and we've got 10,000 Allentown youngsters to back us up.
Noel Baba kadar gerçek ve bunu destekleyen 10.000 tane Allentown'lu çocuğumuz var.
- Let's, uh, see what we've got.
- Neyimiz varmış bir bakalım.
You know, it just got me thinking, like, how we see and ascertain an object purely by what's in front of us rather than taking into account our peripheral vision.
Ve bu bana, bizim olayların bütününe bakmak yerine niçin önümüzdeki belirli nesnelere odaklandığımızı düşündürdü.
Aaron, what do you think we've got here?
Aaron, sence bu ne olabilir?
Okay, kiddies, let's see what we've got here.
Tamam çocuklar, bakalım nelerimiz varmış.
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we got you 282
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we got a deal 77
we got something 131
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we got you 282
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we got a deal 77
we got something 131
we got to move 144
we got to go 657
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we gotta stick together 17
we got a situation 38
we got them 73
we got a big problem 23
we got to go 657
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we gotta stick together 17
we got a situation 38
we got them 73
we got a big problem 23