English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / Wrapped in

Wrapped in Çeviri Türkçe

1,809 parallel translation
He was wrapped in a blanket, and I think his neck was broken.
Örtüye sarılmıştı, sanırım boynu kırıktı.
We found the murder weapon wrapped in Hawkin's blood-stained shirt in his study - there were also powder burns on the shirt.
Cinayet silahını Hawkin'in kan bulaşmış gömleğine sarılmış olarak çalışma odasında bulduk. Gömlekte barut tozu da mevcuttu.
When I woke up, he had me wrapped in plastic.
Uyandığımda beni naylona sarmıştı.
Like this moon wrapped in thick clouds, Titan.
Tıpkı, kalın bulutlarla paketlenmiş bu uydu, Titan gibi.
They gonna find the piece I used... to whack the old man for you, wrapped in a letter.
Yaşlı adamı ortadan kaldırmak için kullandığım silahı bir mektuba paketlenmiş olarak bulacaklar.
Like steel wrapped in silk.
İpekle sarılmış çelik gibi...
Rajneesh will now prepare a dish made of two lychees wrapped in a doughy pouch.
Rajneesh, hamura sarılı iki tropik meyveden oluşan bir tabak hazırlayacak.
- He's wrapped in his blanket.
- Battaniyesine sarıIı.
All triple-wrapped in carbon paper and vacuum-packed in titanium lined with plastic.
Hepsi 3 kat karbon kağıdı ile sarılı havası alınmış paketlenmiş titanium, pastikle bağlı.
My decision to let you represent the Kellers should've come wrapped in a box with a ribbon, understand?
Senin Keller ailesini temsil etmene izin vermem bile üzerinde kurdele olan bir paket gibi geliyordur.
This large portion of fresh battered cod, wrapped in newspaper.
Güzel büyük bir porsiyon taze kızarmış morina balığı, gazeteni almışsın
Planet Earth is wrapped in a thin layer of atmosphere, the biosphere.
Dünya, ince bir atmosfer katmanı olan biyosferle sarılıdır.
Wrapped in a bank note
Kagit paraya sarilmis.
even if that brick comes wrapped in green and gold.
Bu tuğlalar, yeşil ve yaldızla sarmalanmış olsalar bile.
Now you keep that formula wrapped in Kryptonite until I get back tomorrow night.
Yarın ben dönene kadar onu kriptonit içinde sakla.
That dame is a riddle wrapped in mystery and dunked in nasty sauce.
Bu hanım tam bir muamma. Gizem ve kötü ruhlar arasında sıkışmış kalmış.
The mattress is wrapped in plastic.
Yatak ambalaj içinde.
In the oven, wrapped in aluminum foil, 30 minutes at medium temperature.
Alüminyum folyoya sarıp 30 dakika orta ısıda fırında tuttum.
When I started to walk away I just couldn't see her wrapped in all those newspapers in front of the church.
Uzaklaşmaya başladığımda onun gazetelere sarılı halde kilisen önünde yatan bedenine bakamadım.
I just couldn't see her wrapped in all those newspapers in front of the church.
Onun gazetelere sarılı halde kilisen önünde yatan bedenine bakamadım.
wrapped in.. in blazing, right?
... parlak bir nurla çevrilmişti.
How could you come out wrapped in a towel infront of girls?
Sen kızların önünde nasıl havluya, sarılmış çıkarsın?
I think they were wrapped in a sheet.
Sanırım çarşafa sarılmışlardı.
Naked, wrapped in a sheet.
Çıplak, çarşafa sarılmış.
Conjoined twins wrapped in a sheet?
Birleşik ikizler, çarşafa mı sarılmış?
He just sat there wrapped in a blanket.
Battaniyeye sarılıp oturdu.
I found some unusual fibers on the towel the murder weapon was wrapped in.
Cinayet silahının sarıldığı havluda garip lifler buldum.
The bolt pistol that killed Robert Banyon was wrapped in a towel that had traces of Polytrack on it.
Robert Banyon'ı öldüren hayvan bayıltma silahı, üstünde Polytrack kalıntıları olan bir havluya sarılıydı.
Merlin, you are riddle wrapped up in a mystery.
Merlin, gizemin içine saklanmış bulmaca gibisin.
So we placed it in a plastic bag with a washcloth wrapped around it.
Böylece biz de onu içinde çamaşır yıkadığımız plastik bir kaba aldık.
And Mary wrapped the baby in swaddling clothes... and placed him in a manger.
Ve Meryem, bebeği ahırdaki kıyafetlerden bir kundak yaparak sardı.
When the package was wrapped, the woman, who was back in the cab, was blocked by a delivery truck.
Paket hazır olduğunda taksiye dönen kadının önüne bir kamyon çıkmıştı.
My dad and brothers are all wrapped up in some lame game on TV.
Babam ve kardeşlerim televizyonda sıkıcı bir maç seyrediyorlar.
Then, a year later, my mom wrapped her car around a tree, and she died in surgery.
Bir yıl sonra da annem arabayla bir ağaca çarptı ve ameliyat sırasında öldü.
Had you all wrapped up in an army blanket.
Askeri battaniyeyle sıkıca sarardık seni.
"wrapped him in swaddling clothes... " and laid him in a manger... "because there was no room in the inn."
Onu kundağa sardı handa yer olmadığı için ahırda kaldılar. "
"And she brought forth their firstborn son... " and she wrapped him in swaddling clothes...
Orada Mary bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
I remember laying in a red wagon... all wrapped up in blankets.
Etrafı örtülerle kaplı kırmızı bir arabada uzandığımı hatırlıyorum.
I've just spent a few minutes rather wrapped up in your "Green Scarf."
Birkaç dakikadır senin yeşil fularını düşünüyorum.
So much so that he and his son, Nose wrapped their house in plastic and only came out wearing full bio suits.
O kadar çıldırdı ki kendisi ve oğlu Nose evlerini plastikle kapladılar ve dışarıdan sadece özel kıyafetle giriliyor.
Actually, he was the kind of guy who was so wrapped up in his work and research and whatever else, you could be walking around the house with a bloody stump and he wouldn't notice.
- Aslında işiyle ve araştırmalarıyla o kadar fazla meşguldü ki evde kanayan bir bacakla dolaşınca bile farkına varmazdı.
Takes out a gift wrapped box, opens it, reaches in and pulls out, and I shit you not, the biggest, blackest -
Ambalajlı bir hediye kutusu çıkardı, açtı, elini sokup bir şey çıkardı, ve kalıbımı basarım ki kocaman, kapkara...
You were wrapped up in your matrimonial arrangements.
Düğün işlerinle o kadar yoğundun ki.
The blanket. I wrapped the body in a blanket, and if they find that, the fibers...
Battaniye, cesedi sardığım battaniye.
- You wrapped him in a blanket?
- Onu battaniyeye mi sardın?
And then, then, my friend they wrapped it in a sumptuous pancake bun.
Ve sonra, sonrasında, dostlarım görekemli bir şekilde sunuma hazırlar.
We wrapped her up in your bloody jacket first.
Onu kanlı ceketinle sardık önce.
It would be an honor to die at my post and be given the traditional burial of a Parcell man- - wrapped in a Confederate flag, fried, and fed to dogs.
Bir konfederasyon bayrağına sarılmak, kızartılmak ve köpeklere mama olmak.
What you're going to have to explain, is why you wrapped them in a sheet because that's something a woman would do out of respect.
Onları neden çarşafa sardığını açıklaman gerekecek çünkü bu, bir kadına hürmeten yapılabilecek bir şeydi.
Or waiting for a plain brown paper-wrapped package to come in the mail.
Ya da tamamen kahverengi bir kağıda sarıImış bir derginin gelmesini beklemek.
I got so wrapped up in whether or not Neil was going to pick me, and I'm not like that.
Neil beni seçecek mi seçmeyecek mi diye çok gerilmiştim. Normalde öyle biri değilimdir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]