English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / Wrapper

Wrapper Çeviri Türkçe

350 parallel translation
In the outermost corner of this wrapper we found traces of fruit drops and powdered sugar particles.
Kağıdın kenarında meyve izi ve toz şeker parçalarına rastlandı.
We've tried to trace the origin of this wrapper in every coffee shop and grocer's within a two-kilometre radius, to no avail.
İki kilometre çaplık alandaki kahve dükkanı ve marketlerde araştırma yaparak nereden... alındığını anlamaya çalıştık. Ama bir şey bulamadık.
Oh, it's my wrapper.
Sabahlığım.
Here's a wrapper for you and some slippers.
Sana sabahlık ve terlik getirdim.
- A wrapper.
- Bir sabahlık.
What you doin'in the bathtub with your wrapper on?
- Üzerinde sabahlıkla küvette ne yapıyorsun?
- In my pink wrapper.
- Üzerimde pembe sabahlığımla.
If you leave the wrapper on, it's imperialism.
Etiketini ekmeğin üzerinde bırakırsan, bu emperyalizmdir.
But only with the silver wrapper on it.
Ama sadece gümüş kağıda sarılıyken.
Now, the best part of the leaf is called wrapper.
İşte yaprağın en yeni yeri burasıdır.
See how I've brought tealeaves, tied to the end of my wrapper
Çay yapraklarını getirmek için poşeti nasıl bağladığıma bak.
I shall also reveal one of my own culinary secrets, how to remove the wrapper from a frozen food package without tearing the directions.
Aynı zamanda kendi mutfak sırlarımdan bazılarını da açıklayacağım, Donmuş yiyecek paketinden tarifini yırtmadan ambalajı nasıl çıkarılır.
On sale at every grocery store in the city,... in a new waxed wrapper that slow-baked, softly fluffy vitaminized, flaky, ready-sliced Gibson's bread.
Şehirdeki bütün marketlerde yeni mumlu kâğıtta yavaş pişirilmiş, yumuşak vitamin katkılı, kesilmiş Gibson ekmekleri. Gibson...
It was US $ 1.98 in a plain wrapper.
Yazısız kapaklı.
- A plane wrapper?
- Yazısız kapaklı mı?
I sent for a book just like that. In the same plain wrapper.
Ben de aynı kapağı yazısız bir kitap ısmarladım...
- The wrapper says he lives in Acapulco.
- Kapakta Acapulco'da oturduğu yazıyor.
Not a tin can or a gum wrapper along the whole 30 miles.
- Fark etmez. Kamu alanında, kendi malınızmış gibi kamp kuramazsınız.
Hey, wait a minute, take the wrapper off. It's better that way.
Hey, dur bir dakika, jelatinini çıkar.
Look at the wrapper.
Kağıda bak.
I got the wrapper, and I spelt "school."
Kâğıdı aldım, ve "okul" kelimesini heceledim.
One subject- - four different views. 12 and six in a plain wrapper.
Bir konu, dört farklı görüş kuşe kâğıda, 12 sterlin 6 peni.
I go in for a lousy ulcer operation, I lay in a Birds Eye wrapper for 200 years,
Buna inanamıyorum. Hastaneye ülser ameliyatı için yatıyorum. 200 yıl alüminyum folyoya sarılı yatıyorum.
- Is that what it said on the wrapper?
- Balya dedikleri şeyler onlar mı?
If the money were intact, it would have, excuse me, a wrapper similar to this one.
Eğer paraya el sürülmemişse, beni mazur görün, buna benzer bir bandajı olur.
Similarly, the stamp on the wrapper would also be the same, since all our banking is handled by one bank, International Trust.
Aynı şekilde, bandajdaki damga da aynı olur, çünkü bizim bütün bankacılığımız bir tek banka, International Turst tarafından yürütülür.
Do you think, sir, I could have this wrapper to compare with the other one?
Acaba, efendim, bu bandajı ötekiyle karşılaştırmak için alabilir miyim?
By the way, I checked out the wrapper.
Yeri gelmişken, Bandajı kontrol ettim.
But there is no mistaking about the money that this wrapper was holding together.
Fakat parayı bu bandajın tuttuğu konusunda hiçbir yanlış yok.
I DON'T WANT TO SEE A GUM WRAPPER.
Yapışkan sargı görmek de istemiyorum.
Gum wrapper.
Sakız kağıdı.
An old candy wrapper made me think of how sweet you are.
Eski bir şeker ambalajı bana senin ne şeker bir kız olduğunu düşündürüyor.
I wake up and take the cellophane off the drink glass. The soaps in the Holiday Inn wrapper, even the toilet has a paper band on it with a nice little note from the hotel saying they put the band on the toilet for my protection.
Uyandığımda su bardağının koruma poşetini Oteldeki sabunların paketini hatta tuvaletin üzerinde bile kâğıt bant var, üzerinde şöyle yazıyor "bu bant güvenliğiniz için konmuştur".
We got a bear in a plain brown wrapper!
Sol tarafta bir aynasız var.
Others can read the ingredients on a gum wrapper and unlock the secrets of the universe.
Bazıları ise sakız kağıtlarını okuyup... evrenin sırlarını keşfeder.
What's that candy wrapper doing there?
Bu kağıdın burada ne işi var?
You ain't even took it out of the wrapper.
Paketinden bile çıkarmamışsın.
Number 10 cigarillos, unsorted, Sumatra wrapper at a special price
Numara 10 : İnce ve kısa purolar. Sumatra puro dış sargısı :
Some are brand new. This one's still in its wrapper
Bazıları yepyeni Bak bu hala kapağında
That little fish wrapper you're printing up, you're calling that the press?
Bir kaç küçük haber yayına verdin diye kendini basın olarak mı görüyorsun?
Yeah, kinda. What're you doing with that gum wrapper?
Evet biraz.
Like a gum wrapper.
Mesela sakız kağıdı gibi.
I caught a fish with your gum wrapper.
Senin sakız kağıdınla bir balık yakaladım.
The inside of a chocolate wrapper!
Çikolata paketine mi!
She flattened them like a Tootsie Roll wrapper.
Tüp şokella gibi hepsini ağzına sıktı.
A soap wrapper.
Bir sabunun ambalajını.
- Don't eat the wrapper, honey.
- Ambalajı yeme, tatlım.
"Goodman" and a date written on a fast food wrapper kind of looks like an appointment :
Goodman ve hamburger kağıdına yazılmış bir tarih, bir randevu gibi :
I thought for sure everybody would hear the wrapper crinkle.
Herkes kesin ambalajın sesini duyar diye düşünmüştüm.
Saturday mornings, tearing the wrapper off a Milky Way?
Cumartesi sabahları, bir gofret yemez miydin?
It could be a candy bar wrapper.
Bir çikolata olabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]