You've seen me Çeviri Türkçe
1,234 parallel translation
Then you've seen all there is of me to see.
O halde bende görülecek her şeyi daha önce de görmüşsün.
You've seen me pissed.
Sana öyle geliyor.
You've seen me five or six times.
4-5 kez gördün.
I've seen you outside me flat there a few times.
Seni evimin dışında bir kaç kez gördüm.
I'm sorry. You've never seen me before. I must shock you.
Özür dilerim, beni hiç görmediğiniz için sizi şaşırtmış olmalıyım.
You've never seen me panic.
Beni paniklerken hiç görmedin.
- Ah, well, you should've seen me yesterday.
Beni dün görmeliydin.
Brother, call me after you've seen the doctor tomorrow.
Ağabey, yarın doktora göründükten sonra beni ara.
You should've seen me.
Beni bir görmeliydin.
Maybe... maybe after I've seen him you can keep me company.
Belki... Belki onu gördükten hemen sonra bana arkadaş olabilirsin.
- You've never seen me naked.
- Sen beni hiçbir zaman çıplak görmedin.
You should've seen me last night at O'Malley's I sat there with the band!
Dün gece "O'Malley's" e gelmen gerekiyordu. Tüm gece orkestrayla oradaydım.
I feel like you've seen me clearly.
Doğrudan kafamdakileri görüyorsun sanki.
I've seen the way you look at me.
Bana bakışlarını gördüm.
I heard you was looking for me and I seen what you done to Amber and Raymond.
Beni aradığınızı duydum. Amber ve Raymond'a neler yaptığınızı görmüştüm.
I've seen you see me.
Beni gördüğünü görmüştüm.
So far, you've seen me and my dick throw up.
Daha şimdiden benim de sikimin de kustuğunu gördün.
I've seen it. You're pissing me off.
Şimdi kızmaya başlıyorum.
Every place you've gone, every person you've seen... every word you and Blackburn ever said to each other, bugged... taped, seen and heard by me as it happened!
Gittiğin her yer, gördüğün her insan sen ve Blackburn'un her duyduğu kelime, videoya ve teybe, gördüğüm ve duyduğum herşey tarafımdan kaydedildi!
- You've never seen me.
- Beni hiç izlemedin.
I've seen you looking at me
Bana baktığını gördüm.
You've never seen that part of me.
Siz benim o yönümü hiç görmediniz.
Well, you should've seen me cry putting onions in this ham loaf.
Köfte için soğan soyarken nasıl ağladığımı görmeliydin.
This is the first time you've seen me since, uh, we had that fling and I dumped you.
Bu bizim o şeyleri yapmamız ve benim seni terketmemden sonraki ilk görüşmemiz.
Well, you've seen me do it enough times.
Beni kapı açarken görmüştünüz!
You've seen me naked hundreds of times.
Beni çıplakken yüzlerce kez gördün.
Honey, you should've seen me with my last customer.
Balım, son müşterimle beni bir görecektin. Ben- -
I know that we haven't always seen eye to eye, but despite our differences, you helped me become a good officer and I'd like to think that you're proud of me for it.
Daima aynı fikirde olmadığımızı biliyorum, ama farklılıklarımıza rağmen, iyi bir subay olmama yardım ettiniz, ve benden daha gururlu olduğunuzu düşünüyorum.
I've seen you looking at me.
Bana baktığını gördüm.
Only you and me seen it, and I won't tell a soul.
Bunu sadece sen ve ben gördük, ben kimseye söylemem.
Excuse me! Have you seen two boys and a little girl?
Affedersiniz, 2 erkek ve 1 kız çocuğu gördünüz mü?
Don't you recognize me? Yeah. I've seen you riding through the streets.
Ya, seni gözüm bir yerden ısırıyor ama.
You should've seen me.
Beni görmeliydin.
My mistress... she asked me to stay until I've seen you read it.
Hanımım okuduğunuzu görene kadar kalmamı istedi.
You should've seen Matthew and Katie and me.
Matthew, Katie ve benim halimi görmeliydin.
You've seen me.
Görüyorsun beni.
Just tell me if you've seen her.
Onu gördüysen söyle bana.
The little I've seen tells me you're neither stupid nor weak.
Farkettim ki.. .. ne aptal ne de zayıfsın.
I hate that you've seen me naked.
Beni çıplak gördüğün için nefret ediyorum.
Don't tell me you've seen it a hundred times.
Bana bunu milyon kez gördüğünü sakın söyleme.
You came to see me? Well, you've seen me.
Beni görmeye geldin ve gördün.
You've never seen me eat before?
Daha önce beni yemek yerken görmedin mi?
You're perfect practice for me, I've seen you naked.
Benim için mükemmel bir egzersizsin. Seni çıplak görmüştüm.
It's probably your brother wondering if you've seen me.
Herhalde ağabeyin beni soruyordur.
You've seen me interviewing other people.
Beni başkalarıyla röportaj yaparken, hikâyelerini anlatırken gördünüz.
Forgive me princess for startling you, but you startled me. For I've never seen such a radiant beauty before.
Sizi şaşırttığım için bağışlayın ama siz de beni şaşırttınız, çünkü daha önce hiç böyle bir güzellik görmedim.
I love you, but there's no way they're gonna let me cast this thing until I've seen everyone.
Seni seviyorum, ama herkesi görmeden, oyuncuları seçmeme izin vermezler.
You have the love of a man named Tom. A man who, when he walked into rehearsal dinner the other day... said, "I can't believe she picked me. I can't believe I'm marrying the most beautiful woman I've ever seen."
Geçen gece, akşam yemeğindeki provada "Beni seçtiğine inanamıyorum!" diyen "Gördüğüm en güzel kadınla evlendiğime inanamıyorum." diyen Tom adlı adamın sevgisine sahipsin.
- Run and tell me what you've seen.
- Koş ve bana ne gördüğünü söyle.
So you've seen photos of me diving into public fountains.
Yani halk çeşmelerine girerken çekilmiş fotoğraflarımı gördün.
I am Rua, your father's brother, and it's a long time since you've seen me.
Ben Rua, babanın kardeşiyim. Sen beni görmeyeli uzun zaman oldu.
you've seen them 46
you've seen it before 18
you've seen 27
you've seen them all 19
you've seen it 87
you've seen him 53
you've seen her 49
mexico 335
metro 61
merci 624
you've seen it before 18
you've seen 27
you've seen them all 19
you've seen it 87
you've seen him 53
you've seen her 49
mexico 335
metro 61
merci 624