You killed Çeviri Türkçe
31,964 parallel translation
I thought you killed all the zombies.
Bütün zombileri öldürdüğünü sanıyordum.
Not only is it bad manners, but it might wind up getting you killed.
Bu hem kötü bir davranış. ... hem de öldürülmene neden olabilir.
Well, you know what? You killed two people. In cold blood.
Soğuk kanlılıkla iki kişiyi öldürdün.
I had a dream that you killed Rachel in a car accident.
Rüyamda bir araba kazasında Rachel'ı öldürdüğünü gördüm.
You killed Mama.
Annemi öldürdün.
You killed all those Locos.
O çılgınların hepsini sen öldürdün.
I helped cover up that man's murder, so the least you can do is admit it, admit you killed Lee Walsh.
O adamın cinayetini örtbas etmeye yardım ettim. En azından itiraf edebilirsin. Lee Walsh'ı öldürdüğünü itiraf et.
You killed my wife.
Karımı öldürdün.
That shit's gonna get you killed, you know?
Bu boklar seni öldürtecek, biliyorsun değil mi?
You killed it!
Öldürdün!
Jesus! Are you telling me you killed him?
Tanrı aşkına, onu öldürdün mü yoksa?
What? So, you killed him?
Öldürdün mü yoksa?
You killed her. Well, if that surprises you, you're not much with reading people.
Eğer bu seni şaşırttıysa insanları okuma konusunda çok da iyi değilsin demektir
Jesus, are you telling me you killed him?
Tanrım, onu öldürdüğünü mü söylüyorsun yani?
You came to see Jacob... three times in those couple of weeks before he was killed.
Jacob'ı görmeye geldin öldürülmeden önceki haftalarda üç kere.
Killed a man? I am trying to help you.
- Sana yardımcı olmaya çalışıyorum.
Maybe you're not aware, but two of my staff members were personally killed by Syrian agents.
Belki farkında değilsin, ama çalışanlarımdan iki tanesi Suriye ajanları tarafından öldürüldü.
- I killed you, too.
- Seni de öldürdüm.
You know nothing of the linguistic nuances of Japanese and are therefore liable to say something that might get me killed too.
Hiçbir şey bilmiyorsun Japonca'nın dilsel nüansları Ve bu nedenle Bir şey söylemek zorundayım Bu beni de öldürebilir.
The Apocalypse killed most of the people on the planet. But that was random, you know?
Kıyamet gezegendeki birçok insanı öldüydü.ama bu rastgeleydi.
[Mauer] Polly Klaas, abducted from her bedroom at home and ultimately killed, which led to the California "three strikes and you're out" law.
Yatak odasından kaçırılan ve daha sonra öldürülen Polly Klaas, California'nın "üç cezada işin biter" yasasına yol açtı.
and, you know, arrested and detained and questioned and killed with impunity.
Bu kişilerin hakları yokmuş, durdurulmaları, üstlerinin aranması, tutuklanmaları, alıkonmaları, sorgulanmaları ve öldürülmeleri cezasız kalabilirmiş gibi.
When we think about the children who were killed at the hands of the state, I think about Tamir Rice at 12 years old, and the way that he was killed, you know, it hits my heart.
Devletin elinde öldürülen çocukları düşündüğümüzde on iki yaşındaki Tamir Rice'ın...
Are you trying to get me killed, man? Did he touch his food or not?
- Beni öldürtmeye mi çalışıyorsun adamım?
I mean, last night you told me you almost killed someone.
Yani, dün gece neredeyse birini öldürdüğünü anlattın.
"You know, maybe he could have killed those people after all."
"Belki de gerçekten o insanları bu adam öldürmüştür." edasıyla bakıyorsun.
Previously on "Once Upon a Time"... I killed you.
- Seni öldürmüştüm.
You're gonna get yourself killed.
Kendini öldürteceksin.
So your research told you they were killed by the spirits here.
Araştırmana göre buradaki ruhlar tarafından öldürüldüler yani.
And you know, I would rather look like a crazy bitch than get killed trying to make this show.
Bu programı yaparken ölmek yerine deli bir sürtük gibi görünmeye bile razıyım.
Sheriff Miller, if you don't tell me why you weren't killed in office... I might kill you now that you're out.
Şerif Miller, görevdeyken neden öldürülmediğini bana anlatmazsan... şimdi ben seni öldürebilirim.
We can learn a lot when someone dies, as was the case when you and Radcliffe killed Agent May.
Radcliffe ile beraber Ajan May'i öldürdüğünüz zaman olduğu gibi birinin ölümünden çok fazla şey öğrenebiliyoruz.
You help me find who killed my friend, I'll help you find who killed yours.
Arkadaşımı öldüren kişiyi bulmama yardım et ben de senin arkadaşlarını öldüren kişileri bulmana yardım edeyim.
Trying to bribe you likely clears them of that, since whoever killed him already has the Seal.
Rey'i öldüren kişi mührü çoktan çaldığından sana rüşvet teklif etmeleri onları temize çıkarır.
So if you want to find out who killed him and who stole my property, I suggest you start by trying to identify the losing bidders.
Onu öldürüp mührümü çalan kişiyi bulmak istiyorsan ihaleyi kaybedenleri aramaya başlamanı tavsiye ederim.
You said that whoever killed Rey Torres was tall and left-handed, as well.
Rey Torres'i de uzun ve sağ elini kullanan birisinin öldürdüğünü söylemiştin.
So what are you suggesting- - that I had Rey Torres killed so I could get the Seal and trade it with the Chinese for the mineral deal?
Yani Rey Torres'i öldürterek mührü aldığımı ve ona karşılık da Çinlilerle maden anlaşmasını yaptığımı mı ima ediyorsunuz?
Would you just watch someone get killed?
Sen biri öldürülürken öylece durup izler misin?
That stuff you gave me, that killed a lass.
Bana verdiğin şu şey bir kızı öldürdü.
You could have got yourself killed.
Kendini öldürtebilirdin.
Didn't you get a girl killed once, messing around with your dad's car autodrive?
Bir seferinde babanın otomatik arabasıyla gezerken bir kızın ölümüne neden olmadın mı sen?
You're the one who's gonna get killed.
Öldürülecek olan sensin.
You... killed a rat, right?
Bir fareyi öldürmüştünüz, değil mi?
You didn't pull the trigger which killed Kenneth Tolan, so you get first crack at a plea deal.
Kenneth Tolan'ı öldüren tetiği siz çekmediniz bu yüzden itiraf pazarlığını yapan ilk siz olun.
You knew I'd come here and I'd killed him.
Buraya geleceğimi ve onu öldüreceğimi biliyordun.
Every time we get nearly killed, you come down here to talk to your dead dad, and I'm the weird one?
Ne zaman ölümle burun buruna gelsek,... buraya gelip babanla konuşuyorsun,... ve tuhaf olan ben oluyorum öyle mi?
Well, you are the only survivor of an attack that killed a thousand people.
Binlerce insanın öldürüldüğü bir saldırıdan tek kurtulan sizsiniz.
Plus, you know, I would feel bad if you went and got yourself killed when I could've helped you.
Ayrıca biliyorsun ki sana yardım edebilecekken kendini öldürtürsen kendimi kötü hissederim falan filan.
But then you lived, and he's killed at least 20 more.
Fakat sonra sen yaşadın ve en az 20 cinayet daha oldu.
The night Mike was killed, he was wearing the same jacket as the night he wore when he you know.
O gece giydiği ceket bana şey yaptığı gece giydiğiyle aynı.
You think she was killed by a patient?
Bir hasta tarafından öldürüldüğünü mü düşünüyorsunuz?